2

8 0 0
                                    

Hesrog hep böyleydi.

Başından beri savaşlar, acı ve ölüm burada hüküm sürmüşdü. Çoğu kral burayı ahlileştirsede yine aynı kalmıştı. Biçimsiz hayatlar ve her gün yiten canlar vardı... Helsrog'un en büyük kilisesi kasaba meydanındaydı, uzun kubbesi ve ve etrafını saran sütünlarla basit bir kiliseden farksızdı. Karla kaplı meydan yine boşdu. Fakat bu boşluk ölümün habercisiydi. Daha geniş ve temiz olan Loraf meydanında bir sürü insan toplanmıştı. Şerif hızla koşdu ve arada açtığı yolla toplanmaya sebep olan şeye baktı. Küçük bir çocuk elinde kanlı bir kazıkla birinin başında oturuyordu. Yarım yamalak yanmaya başlamış vampir yerde kanlar içinde yatıyordu. Öldürmek suçdu ve cezası idamdı. Fakat küçük bir çocuğu nasıl asacaklardı hemde öylesine korkmuş ve o iri zeytin gözleriyle küçük bir kuzu gibi bakarken. Çocuk şerifi görünce titrek bir sesle:
Önüme çıktı yeminle ...çok korktum ..onu öldürmek istememiştim özür dilerim, özür dilerim gerçekten istememiştim.

Şerif çocuğun başını bağrına basdı. Çocuğun teni korkudan kaskatı kesilmiş ve terlemişdi. Ne yapmalıydı her gün yüzlerce kişi can verirken bu küçük bedeni soğutup yerin yüzlerce altına mı gömmeliydi ama başka çaresi yokdu. Şafak sanki ölümü anlamış gibi solgun bir ışıkla gelmişti. Her kış sonu neşeyle öten kuşlar susmuş tozlar bile uçmuyordu.
İdam için platforma kurulan kalın halatlar sallanıyordu. Herkes nefesini tutmuştu. İki üç zabıt ite-kaka bir kaç mahkûm getirdi. Hepsinin uzun saçları, kirli uzun tırnakları ve çıplak beyaz tenleri vardı. Birden en arkada boyu hiçbirine yetişmeyen altın sarısı saçlı temiz giyimli bir çocuk belirdi. O anda tepede uçan üç dişi vampir karşı binanın taş damına kondu hepsi çocuğa bakıyordu. Çünkü ilk defa bir çocuk idam ediliyordu. Çocuk platformda ipe boyu yetmeyince bir takozun üstüne çıktı. Titremiyordu aksine dik ve korkusuzdu. Elinde tuttuğu paraya baktı. Gümüşi paranın üzerine Yunanlıların Bilgelik ve savaş tanrıçası Athene'nın resmi işlenmişti.
Diğerleri son sözlerini söyledi fakat çocuk sadece oradakilerin yüzüne bakıp havaya döndü ve gözlerini yumdu. O anda ayaklarının altındaki kapaklar açıldı ve her birinin kırık boyunlu bedenleri onları boğarak öldüren halatlarda asılı kaldı. Çocuğun elindeki para platformdan seke seke yuvarlandı ve en önde duran şerifin ayağına vurup durdu. Şerif parayı duyup yerdekini aldı ve çevirdi. Ofisine giderken onu çeviriyordu çaresizce oturup düşündü. İşini iyi mi yapıyordu? Yoksa iyi yaptığını sanıp savsaklıyor muydu? Faka basmıştı. Tek yapabildiği saatlerce masasına bakıp oturmaktı...

INTYREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin