BİRİNCİ BÖLÜM

85 13 6
                                    

Neden zordu ki bu kadar neden ? Sadece inanıp inandığım gibi yaşamak istemiştim .
Henüz 13 yaşında orta ikiye gidiyordum.Kendime ait küçük bir dünyam ve inanç degerlerim vardı. Tamam tabiki bu değerlerin bir çoğu ailemden ve yaşadığım çevreden geliyordu.Ama olsun yinede çok mutluydum bu sekilde .Rabbim ile kendi aramızda , kimselerin bilmediği özel bir bağımız vardı. O tüm dünyayı sadece benim için yaratmıştı. Hatta annem babam kardeşlerim onlar dahi sadece benim için varlardı. Önüme bir konu hakkinda bir bilgi veya yine hiç beklemediğim bir olay geldiğinde doğru mu yanlış mı olduğunu vicdanım aracılığıyla bana söylerdi O .Tabi her zaman dinlemedim hevesime ve çocukluguma yenik düştüğüm anlarda olurdu.Fakat hemen pişman olur O ndan Özür dilerdim. Tabi O benim gözümde o kadar büyüktü ki her ne hata yaparsam yapayım beni çok sevdiğinden dayanamaz affeder di.Yaptigim yanlışları da ve sonra yaptığım Özürlü de sadece ikimizin arasındaydı. Tamam kabul ediyorum beş vakit namaz kılmasam da mevlutler de kadillerde Teravih namazları nda en ön safar da yer alanlardandim.Elimden geldigince yani top oynamaktan eğlenmek ten fırsat buldukça kaçırmazdım ) .Kuran okumayı kendi başıma öğrenmiş tim. Tabi düz arapça olarak.
Her sene olduğu gibi dershanelerin STS yani seviye tespit sınavı vardı .Bende başvurdum bu sınava ve gün geldi sınava girdik .sonuçlar aciklanginda çok sevinmistim.il çapında 24 .cü olmuştum. Benim için iyi bir dereceydi. Aradan bi kaç gün geçmişti ki dershaneden bir telefon geldi .Beni bi anket için davet ettiler.Bende kabul ettim Derhaneye girdiğimde Selim beyi bulmam gerekiyordu öyle de yaptım. Selim bey görünüş itibariyle esmer tenli orta boylarda güler yüzlü ve sempatik biriydi.Cok hoş karşıladı beni .tanışma faslı bittikten sonra ankete geçtik .Yanlış hatırlamıyorsam 30 yakın soru vardı .Sorular baya bi özel olmakla beraber inanç değerlerimizle ilgili olanlar agirliktaydi.Hepsini cevapladım tek tek .Selim abi sürekli tebessüm ederek konuşuyordu .Anket bitmişti artık .Ve bana özel ders vermeyi teklif etti.il çapında benim gibi zeki çocuklara bedava özel ders veriyorlarmis.Bende seve seve kabul ettim .Tabi âleminde onayını alacaktım öyle de yaptım zaten .Kimin hoşuna gitmez ki bedava ders .Babam da kabul etti .Özel dersi Selim abinin evinde alacaktık. İlk buluşma için randevulaşmıştık.
O gün gelip eve girdiğimde dört kişi vardı ben hariç .Hiç birini tanımıyorum meğerse zaten kimse kimseyi tanımıyormuş. O gün tanışma faslıyla ve ders çalişma pfogrami uzerinde geçmişti zaten .Hepimiz farklı okullardandik.Kisacasi Selim abinin bir ekibi olmuştuk bizleri kaliteli ve guzel Liselere yerleşebilmemiz için hazırlayacak ti.Oylede yaptı zaten .Yalnız Selim abi çok iyi bir insandı. Namazlarını kılar ve bizlere de elinden geldigince bişeyler öğretmeye çalışır dı.Ve bir gün ders bitmiş oturuyorduk ki .Selim abi birden aranızda namaz kılmak isteyen varmı diye sordu .Tabi ki hepimiz de evet diyerek kabul ettik .Ve başladık cemaat halinde namaz kılmaya. inanılmaz bu mutluluk tu bu .gerçekten çok hoşuma gitmişti. Aileme anlattım bu durumu onlarda çok mutlu olmuştu. Hafta içi hergün öğlen e kadar okula , öğleden sonra da Selim abiye gidiyorduk. Çok güzel vakit geçiriyorduk. Ders haricinde de hali saha maçı basketbol ve bilgisayar oynuyorduk ara sıra. Hersey çok güzeldi. Günler şu gibi akmış artık orta sona geçmiş sınav tarihi iyice yaklaşmış tı.Selim abi gerçekten de en çok benim iyi bir yere yerleşmemi istiyordu.Sınava sadece bir gün kalmıştı hepimiz hazırdık. O kadar çalışmamın emeğin karşılığını alma vakti gelmişti. Son gün zaten sadece öylesine muhabbet ederek ve oyun oynayarak stres atıyorduk. Herşey gerçekten çok güzeldi. Akşam saat beş olmuş hepimiz evlere dagilmıştik.Artık sınava saatler kalmıştı. Bi taraftan eve doğru giderken bi taraftan da sınavı düşünüyordum hep .Tarifsiz bir heyecan vardı. Eve doğru yaklastigimda bizim evin ònunde ki kalabalık dikkatimi çekmişti. Bir sürü araba yığılmisti kapının önüne Biraz daha yaklaşınca kapıda ki kalabalığın bizim akrabalar olduğunu farkettim.İçimden Allah Allah niye toplandılar acaba diye geçirirken birden bir korku düştü içime.Daha da hızlı yürümeye başladım .Kalbim yerinden firliycak gibiydi .ailemden birine bişey mi olmuştu yoksa ?
Artık eve varma ma on metre gibi bir mesafe kalmısti ki annemin feryadlarini duydum birden .içerden ağıt sesleri geliyordu.Cok kötü bir şey olmuştu belliydi .Ve birden hızla kalabalığı yararak kapıya doğru koştum ki birden kolumu saran bir el hissettim .Tutan kişi dayım dı ve bana gel buraya oğlum biraz konuşalım  dedi . Titrek bir sesle ne konuşucagız dayı , annem neden ağlıyor diye sordum .Tamam gel şöyle yürüyelim anlatayım sana durumu dedi.Tam iki üç adım atmıştık ki birden Bir el elime yapışıp başın sağolsun yiğenim dedi .Öylece kala kalmıştım birden gözümden yaşlar kendiliğinden  süzülme ye başlamıştı. Kanım birden çekilivermis dilim damagim kupkuru olmuştu. Şok geciriyordum.Kendi sesimden başka  hiç bir ses duyamiyordum o an .Bi taraftan dayım beni daha ileriye doğru  yürütürken diğer taraftan akrabaların sesleri bir ugultu gibi geliyordu kulağıma Dayımın da dudakları kıpırdıyor ama hiç sesi çıkmıyordu sanki.Tamam anladım ailemden biri ölü  ölmüştü ama kim?
O an birden dayıma dönüp kim dayı abim mi ablam mı  babam mı  dedim sadece .Oda başını öne eğerek baban oğlum baban dedi.Beynimde şimşekler çaktigini hissettim .Gök  yüzü zifiri karanlığa büründü sanki.ve çok geçmeden yere yığıldım.  tansiyonum düşmüş bayılmışım.
Kendime geldiğimde yanaklarım acıyordu. Meğer dayım ayıltmak için  tokatlamış.yanagimin acısı Yüreğimin acısının yanında sinek ısırığı gibiydi.yine dayım bişeyler söylüyor du ama ben sadece bir ugultu olarak hissediyordum onu .göz yaşlarıma hakim olmam söz konusu bile değil di .ben yürek yangını nı işte  o an çok iyi anladım. Yandı yüreğim hemde cayır cayır. Fakat hiç ses çıkaramadım. Benim feryatlarımı yüreğim haykıyordu zaten ama duya bilene tabiki.Bi yarım saat kadar orada ilk şoku atlatınca annem geldi aklıma hemen onu görmek için  kalktım kapıya doğru yöneldim içeri girdiğimde karşımdaki manzara beni bikere daha yer ile yeksan etmişti .Annemin başında teyzelerim yengelerim ve komşular vardı  durmadan baygınlık geçiren annemi sakinleştirmeye çalışıyorlardı.Birden anneeeee diye bağırıp boynuna sarıldım. Kuzum deyip oda sarıldı boynuma ve dakikalarca beraber ağladık.Birileri sürekli bir şeyler söyleyip teselli etmeye çalışıyordu ama hangi söz hangi kelime bu yangını dindirebilirdiki..
Aradan saatler geçmişti ama eve sürekli birileri girip çıkıyordu .komşular akrabalar memleketten gelenler yurt dışından gelenler.Aslinda cogunu yeni görüyor tanımıyordum bile.Demekki nasip buguneymis .Kadınlar bir odada erkekler bir odada bir çoğu da kapıda sohbet ediyorlardı. Saatler ilerledikçe sohbetin konusu da değişmeye başlamıştı. Her şey normale dönüyor du anlaşılan. Benim se aklımda sadece babam vardı. Koruyucu kalkanım yıkılmaz duvarlarım dı babam.iste bir trafik kaza sı yıkmıştı onu şimdi  adı da kendi gibi soğuk olan hastane morgunda bir çekmecede boylu boyunca uzanmış toprağa girmeyi bekliyordu.Hayatta bundan daha kötü bir acı varmıdır hiç bilemiyorum.Derken gün ağardı namazlarımızı kılıp hastaneye gitmek için hazırlandık.Babama son görevimizi yapacaktık.Öylede oldu zaten .yıkayıp kefenledik .Allahım bu nasıl bir acı nasıl bir yangın bu .Babam hazırdı  artık  sadece öğlen ezanı nin okunmasını bekliyorduk .Annem ablam abim hepimiz perişan haldeydik. Evet ezan okundu ve herşey  bir saat anca sürdü  .babamı kara toprağa gömmüstük artık. Herkes definden sonra dagilmışti birer birer sadece birinci dereceden akrabalar kalmıştı. Onlarda bir iki gün sonra gittiler zaten .Artık bir kanadım kırık gibiydi .sanki hayat artık bir sıfır ön deydi bundan sonra.Evde sadece annem abim ablam otururken yine kapı  çalmişti. Kalktım kapıyı açtığımda gelen Selim abi ydi. İçeri buyur ettikten sonra tüm  Aileme taziyelerini iletti ve benimle özel olarak görüş mek istediğini söyledi. Diğer odaya geçtik.bana epeyce bir nasihatta bulunduktan sonra artık bundan sonra gidecegini söyledi. Neden diye sorduğumda bana ömrüm boyunca unutmayacağım şu cümleyi kullandı. Bizler bir trenin vagonlari gibiyiz .durmak yoktur .baş nere giderse diğer vagonlari da oraya gider .Yani duranlar kalır bir daha geriye dönmek yoktur bizde dedi ve helalesip gitmişti. O an tam anlayamamistim ne demek istediğini ama aradan bi kaç gün sonra çok iyi anlamıştım. Telefonlarına çıkmıyor du .Diğer arkadaşları mada ulaşamıyordum. Sanki benden resmen saklaniyorlar dı.Aynen de öyle olmuştu. Meğer lokomotif Selim abiymiş vaginlari da arkadaşlarım.duran kalan vagon da benmişim meğer. Sınava giremediğim için bir yılım gitmişti sırf bu yüzden  bırakmıştı o çok güvendiğim kendi öz abim gibi sevdiğim Selim abim beni.Bumuydu insanlık bumuydu dindarlık
Demekki beni kendi menfaatleri doğrultusunda kullanacaktı.Artık anlayabiliyordum bazı  şeyleri .Derken aradan aylar geçmiş yaz tatili bitmiş ve bende normal bir liseye yazılmıştım.
Okul kiyafetlerimi almak için annemle pazara gitmiştik. Ve pantolon gömlek ceket herseyi almıştık sadece ayakkabı kalmıştı. Ve bir dükkana girdik ayakkabı bakıyorduk. Sahibi çok iyi biriydi.artik adama nasıl bir izlenim bıraktıysam adam beğendiğimiz ayakkabı yı bana hediye etti .ve bana bir teklifte bulundu.okul cikislarinda onun yanında çalışmamı teklif etti.Ben çok sevindim ve hemen kabul ettim .Annem de ilk başta gönüllü olsada sonunda oda kabul etti.bu sayede hem okul harçlığı mi çıkaracak hemde eve katkım olacaktı. Evet artık okullar açılmıştı ve ben hergün okuldan sonra Ahmet abinin yanına tezgahtarlik yapmaya gidiyordum.Ahmet abi çok iyi ve dindar biriydi namazını kılar bana kılmam için  öğüt verirdi bende kılmaya başlamıştım zaten.hersey çok güzel gidiyordu.Fakat derslerim için  aynı şeyi söyleyemem. Okulun artık benim için pek bi önemi yoktu.Zaten annemde yetisemiyordu herbirimize ayrı ayrı. O yuzden kafama göre takılıyordum kendi halimde.Ama içim de beni rahatsız eden bir his vardı. Ne olduğunu bilmiyordum ama .yine birgün dükkanda çalışırken ikindi namazi icin cami ye gitmiştim .yan dükkanın  sahibi Abdullah abide gelmişti .oda çok severdi beni sürekli nasihatta bulunur du.ve bana namaz çıkışı yolda sohbet ederken akşam evlerinde sohbet olduğunu söyledi ve benide davet etti.Bende hemen kabul ettim tabiki tamam abi saat yedi de sizde yim dedim.Bu arada sürekli bana cemaatin öneminden bahsediyordu .Bir Müslümanın asla yalnız hareket etmemesi gerektiğinden cemaat olmanın gerekliliğinin farz olmasını ve mutlaka bir murşide bağlanmak gerektiğini felan anlatıp duruyordu.Her neyse o gün akşam sohbete gitmiştim ve gerçekten memnun kalmıştım. Ertesi gün Abdullah abiye cemaate girmek istediğimi söyledim. Oda bana felan yere git felanca adamı bul sana yardimci olacaktır dedi.Bende ertesi gün aynen dediği gibi yaptım ve o adamı buldum .Bir çay ocağınin sahibiydi. Elli li yaşlarda sakallı uzun boylu biriydi.yaninda da ondan daha yaşlı  daha uzun sakallı bir ihtiyar vardı. Selam verdikten sonra beni Abdullah abinin gönderdiğini söyledim. Oda durumu anladı ve ooooo çok kısmetli bir çocuksun bak burda bu bölgenin velisi Dursun hocam var o yardimci olacaktır sana dedi ve benimle tanıştırdı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 26, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UMUTSUZ...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin