4.Bölüm:Gecenin Kollarında

284 39 15
                                    

Saat gece yarısını geçiyordu. Evimden çok uzakta bir köşeye sinmiş ağlıyordum. Usulca... Göz yaşlarım yerçekimine karşı koyamıyor ve birer birer yanaklarımdan süzülüp beni terk ediyorlardı. Herkes gibi... Ne bekliyordum ki zaten bu hayattan? Hayat değil miydi beni yarı yolda bırakan? En başında o terk etmemiş miydi beni? Küsmemiş miydi bana? En yakın dostumla, yalnızlığımla birlikte evimden çok çok uzakta bilmediğim bir sokağın bilmediğim bir kuytu köşesinde, bir kaldırımın üstünde oturmuş öylece ağlıyordum. Neden ağladığımı sormayın çünkü... çünkü ben de bilmiyordum nedenini. Belki de o olmadığı için ağlıyordum. Bu gece o yoktu yanımda. Neredeydi? Neden yanımda değildi? O da terk etmiş olamazdı beni öyle değil mi? Kargaların sesi uğursuzca yankılanırken bacaklarımı biraz daha kendime doğru çekip bulunduğum yere sindim. Neydi bu içimi titreten? Korku mu? Bilmiyordum... Bilmediğim bir yerden saatin tik takları duyuluyor ve bu beni daha fazla rahatsız ediyordu. Başımı dizlerime gömdüm ve bu sesin geçmesini bekledim.

Tik tak tik tak tik tak tik tak...

Geçmiyordu işte.

"Lütfen..."

diye yalvardım sessizce.

"Lütfen biri durdursun bu sesi... lütfen..."

Gözyaşlarım giderek daha fazla akarken bir el yavaşça başımı okşamaya başladı. Başımı kaldırıp bunun kim olduğuna baktığımda bana şefkatle bakan bir çift çimen yeşili gözlerle karşılaştım.

"Sonunda..."

dedim.

"Sonunda geldin..."

Hiçbir şey demeden gülümsedi ve yanıma oturup başımı dizlerine koydu.

"Neden bu kadar geciktin?"

diye sordum sitemle. Cevap vermedi.

"Seni çok özledim."

dediğimde yavaşça saçlarımı okşamaya başladı. Aklıma eli geldi sonra ve merakla

"Elin iyi mi?"

diye sordum. Yine sessizlik...

"Neden konuşmuyorsun?"

dediğimde saçlarımı örmeye başlamıştı. Elleri...elleri çok yumuşaktı. Başımı ona doğru çevirdim ve son sorumu sordum.

"Bana örgü yakışıyor mu?"

Evet anlamında başını salladığında tekrar eski konumumu aldım ve gözlerimi kapatıp fısıldadım.

"Teşekkür ederim..."

* * * * * *

Çalan zille birlikte gözlerimi açtım. Gecenin köründe kim gelmiş olabilirdi ki? Hemen üstüme sabahlığımı geçirdim ve korkuyla kapıya doğru ilerledim. Kapının deliğinden baktığımda onunla karşılaştım. Çevresine bakınarak kapıyı açmamı bekliyordu. Onu bekletmek istemediğim için kapıyı açtım ve merakla sordum.

"Burada ne işin var?"

"Sadece bana ihtiyacın olduğunu hissettim."

dedi. Onu denemek adına başımı olumsuz anlamda salladım. Gülümsedi ve

"Hadi ama yalnız ve savunmasızsın. Yani... yani bana ihtiyacın var."

dedi . Kaybetmiştim. O...o haklıydı. Ona deli gibi ihtiyacım vardı . Kapıyı sonuna kadar açarak içeri girmesine izin verdim. İçeri girdiğinde odama doğru ilerledi. Bir dakika o benim evimi nasıl biliyordu?

"Hey benim evimi nasıl buldun?"

diye sorduğumda bana bakmaya tenezzül bile etmeden

"Senin hakkında her şeyi bildiğimi daha önce de söylemiştim İpek. Aptalca sorular sormaktan vazgeç."

Rüyanın EsaretiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin