Gecenin karanlığı ve soğukluğu tenime nüfuz ederken bir kez daha lanet ettim giydiğim elbiseye. Boş sokakta ruhumun fısıltısı kulaklarıma ulaştı. Artık yürüyecek gücü kendimde bulamayınca en yakınımda gördüğüm duvara tutundum. Yavaşça yere bıraktım kendimi.
Hayatım boktan bir çıkmaza girmiş ve benim bile bilmediğim bir hâl almıştı.
Arkamdan gelen serserilerin bana taktıkları lakapları duymazdan gelerek kalktım ve bu geceyi geçirebileceğim bir yer aramaya başladım.
15 dakikanın sonunda bir bar bulup kalabalığın arasına karıştım. Barmene dönüp en ağırından bir içki sipariş edecektim ki bir gencin sinirle içeri girdiğini gördüm.
Gözleriyle etrafı taradı ve sanırım aradığı şeyi bulamamış olacak ki gelip yanıma oturdu. Hemen ardından da kafasını masaya gömdü.
2 Saat Sonra;
Saat gece yarısı üçü gösterirken artık bir elin parmağını geçmeyecek kadar kişi kalmıştı barda.
Ha bir de yanımda uyuyan çocuk.
Yedi bardak fondipten sonrasında saymayı bırakmıştım. Bundan dolayı da aklım bir gelip bir gidiyordu.
En son hatırladığım birinin boynuna sarılıyor oluşumdu.
Ekin'den;
Babamın söylediği laflar bir kulağımdan girip diğerinden çıkarken aklımda büyük hesaplaşma vardı.
Tabi Gece'nin nerede olduğu da merak konusuydu.
Babamın konuşmasının bitmesini beklemeden hızlıca kalktım ve Gece'yi aramak için yola koyuldum.
Babamın arkamdan bağırışlarını duymazdan gelerek arabamın anahtarlarını kaptığım gibi koşmaya başladım. Arabaya bindiğimde soluk soluğa kaldığım için dinlenme gereği duydum.
Nerdeydi şimdi bu kız?
Hızlıca İzmir'in bu soğuk gecesinde sokakları tararken aklıma gelen ani bir fikirle durdum. Gece'nin telefonundan nerede olduğunu bulabilirdim!
"Ekin dedim! Gece'nin telefonunu bana getireceksin! İtiraz kabûl etmiyorum!"
Babamın söylediği sözler hafızama kazınmışçasına yankılandı beynimde.
Bir zamanlar babama Gece'nin telefonuna GPS taktırmayalım diye yalvarırken, bugün işime yarayacağı aklımın ucuna dahi gelmemişti.
Telefonumu açtığım gibi Gece'nin nerede olduğunu buldum. Hemen ardından hızlı bir şekilde gaza yüklendim.
Barın önünde durdum ve "BlackClup" isminin bana nereden tanıdık geldiğini düşünmeye başladım.
Böyle bir barda Gece'nin ne işi olabilirdi ki?
Daha fazla düşünmemeye karar vererek sinirle içeri daldım.
Bu kız boyundan büyük işlerle uğraşmaya meraklıydı. Hatta meraklı değil, fazla meraklıydı.
İçeride gözlerimi gezdirdiğim anda Gece'nin barmenin karşısında, pek de müsait olmayan bir konumda oturduğunu gördüm. Kendine geçmiş olduğunu anlamam pek de uzun sürmedi. Şuan kendine olsaydı belki de aklımda olan, onun için uygun kelimleri açıkça öğrenecekti.
Akmış makyajı ve giydiği minicik elbiseyle fahişelerden farkı yok gibi görünüyordu.
Bazen bu kadar kirli durmasına rağmen ne kadar masum olduğunu unutuyordum.
Başını ellerinin arasına almış, şakaklarını ovuyordu. Kaç bardak fondiplemişti acaba?
Daha fazla barmenin karşısında çıplak durmasına dayanamayarak yanına gittim.
Yanına oturduğumda beni tanımamıştı, bende acaba neler olacak düşüncesi ile kafamı masaya koydum ve beklemeye başladım.
Yavaş yavaş göz kapaklarım kapanıyordu. Uykunun peşimi bırakmayacağını anladığımda, kendime dikkat dağıtıcı bir şey bulmaya çalıştım ve Bom! Gece'nin bacakları gözümün önünde belirdi. Sırıtarak kendime ne kadar şanslı olduğumu hatırlattım.
Jetotunumun köşeli nedeniyle aklıma gelen soruyla dişlerimi sıktım.
Iyi de bu bacakları gören bir tek ben değilim ki!
Kafamı sol tarafa çevirdiğimde resmen gözleriyle Gece'yi soyan erkeklerle göz göze geldim. Hışımla Gece'ye döndüm ve uykuya dalmış olduğunu gördüm.
Kıpırdatmamaya özen göstererek Gece'yi kucağıma aldım, ben kucağıma alır almaz Gece hemen ellerini ensemde birleştirdi. Hemen onu barın üstündeki boş odaya götürdüm.
Gece'yi yatağa yatırdım ve koşarak bardaki serserilerin yanına gittim. Gece'ye bakmanın hesabını fazlasıyla ödeyeceklerdi. Yumruğumu en yakınımda bulunan adamın gözüne isabet ettirmeye çalıştım. Yere kapaklanarak bayılmasını da keyifle seyrettim.
Sonra hepsi birden üzerime çullanmaya başladığında Allah ne verdiyse emmeli gömmeli geçirmeye başladım.
-----------------SlnDrySlny
