Mabelle akşam üzeri banyosunu yapıp aşağı indiğinde, Bradley ve Jaden'ın gitmiş olduğunu gördü. Genç adamın gitmiş olmasına üzülmüştü içten içe fakat düşünmemeye çalıştı. Çünkü düşündükçe, gece yanına geleceğini üstüne basarak belirtmiş olması aklına geliyordu Mabelle'ın. Ve bu düşünce, ister istemez içini heyecanla dolduruyordu.
Vincent'ın çalışma odasına ilerleyerek, Alec'in uyuyor olabilme ihtimaline karşı kapıyı yavaşça açtı. Ama genç adam uyanık olmakla beraber, Vincent ile ciddi bir sohbet etmekteydi.
Kaşları havaya kalkan genç kız, koltukta oturan ikiliye doğru ilerledi.
"İyi görünüyorsun Alec."
Alec, Mabelle'ın sesini duyduğunda bakışlarını ona çevirerek gülümsedi. Konuştukları konu çok ciddi olsa gerekti ki, genç kızın içeri girdiğini ikisi de fark edememişti.
"Sesini duyduğum için artık daha iyiyim. Ya sen?"
Eteğini düzelterek koltuğun yanında bulunan sandalyeye yerleşti genç kız, yüzündeki tebessümle.
"Çok kibarsınız beyefendi. Bende sizi gördüğüm için daha iyiyim." Ardından yüzündeki tebessüm silinerek devam etti. "Çok ağrın var mı?"
Alec bu soruya gülmüştü.
"Bu ufacık yara beni yıkmaz güzelim."
Mabelle, Alec'in dudaklarından dökülen güzelim kelimesiyle kaşlarını çattı. Bradley gibi söyleyememişti. Oysa, Bradley ne de güzel söylüyordu bu kelimeyi. Ama tabii, Mabelle için söylediği zamanlarda!
"Haklısın. Sen bu 'ufacık' yara nedeniyle baygınlık da geçirmezsin zaten."
Cümlesini, hafif kıkırtılarla bitirmişti genç kız. Bu arada konuya Vincent dahil oldu, ortamdaki tatlı atışmanın sebep olduğu tebessümüyle.
"Üzerine gitmeyelim. Doktor fazla kan kaybettiğini söyledi. Sanırım bu, yaralandığı yerden buraya kadar geldiği için oldu."
Mabelle merakla "Nerede yaralandın ki? Üstelik, neden buraya geldin?" diye sorduğunda, Alec endişeyle Vincent'a baktı.
Yaşlı adamın gözleriyle onayladığını gördüğünde ise, Mabelle'a anlatmaya karar verdi.
"Araştırmamızda bazı ilerlemeler kaydettik. Daha doğrusu, Bradley bu konuda yardımcı oldu."
"Ne araştırması?"
Alec yine tereddütte kalmış görünüyordu. Fakat kısa bir duraksamadan sonra, sözlerine devam etti.
"Kardeşimin kaçırılmasıyla ilgili olan araştırma."
Genç kız heyecanlanarak gülümsedi.
"Yoksa onu buldunuz mu!?"
"Hem evet...hem hayır..."
Vincent'ın sözleri, genç kızın aklını karıştırmıştı. Heyecanının yerini merak ve endişe alırken, bakışlarını karşısındaki yaşlı adama çevirdi.
"Bu da ne demek oluyor?"
"Aslında, seni bu konudan biraz uzak tutmak istiyorum Mabelle. Ne kadar az şey bilirsen, şimdilik senin için o kadar iyi. Fakat şunu bil ki, Jennifer'ı kurtarmaya çok yaklaştık."
Mabelle'ın kaşları, duyduklarından memnun olmayarak çatıldı. Nasıl bu konudan uzak durabilirdi ki? Zaten tam merkezinde değil miydi!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel'im (Tamamlandı)
Historical Fiction#1 - Tarihi Kurgu #1 - Romantic Mabelle, çocukluğunda babasından dinlediği macera dolu hikayelerin gerçek olmasını istemişti her zaman. O heyecanları yaşamak, o savaşlara girmek istemişti. Cesur ve dik başlıydı. Karşısına çıkabilecek tüm sorunların...