-1-

642 39 7
                                    

Arkadaşlar ilk bölüm için biraz kısa kusura bakmayın.İyi okumalar!

Alarm çaldığında göz kapaklarımı usulca açtım ve ellerimle komidini yoklayarak sesli göstergeler sayesinde telefondaki alarmı kapattım.Gözlerimi açmam pek birşeyi değiştirmiyordu gerçi.Yine karanlıktı.Evet,görme engelliydim.9 yaşında geçirdiğimiz kazada hem annemi kaybetmiştim,hem de gözlerimi.Annemin acısına dayanamıp fazla stresli dönemler geçirdiğim için zaten yüksek olan göz tansiyonum iyice arttmıştı ve gözlerimden olmuştum.Açıkçası,kendi karanlığımda boğuluyordum.Acı dolu geçmişimi bir kenara atıp yaşama tutunmaya çalışmıştım bende.

Düşüncelerimi bir kenara atarak ellerimden yardım alarak doğruldum.Benim gözlerim ellerimdi.Her şeyi dokunarak anlıyordum ve öyle buluyordum nesneleri.Kalktım ve ellerimle tedbir alarak kapıya doğru yürüdüm.Herhangi bir çarpmaya karşı önce ellerimle yokluyordum.

"Günaydın." dedi sesinden tanıdığım Nergis teyze.40'lı yaşlarının sonlarındaydı.Evimizde çalışan bir hizmetliydi ama annem gibi seviyordum Nergis teyzeyi.Annem öldüğünde en büyük dayanakçılarımdan biri olmuştu.Hatta gece sessiz sessiz ağlarken bile duyar,yanıma gelip bana masal okurdu.

"Günaydın." dedim içten bir gülümseyerek.

"Nereye gidiyorsun bakalım." dediğinde tekrar gülümsedim ve "Lavoboya." dedim.İstediğim yere götürmek için koluma girince beni yönlendirmesine izin verdim.

Braz yürüdükten sonra "Geldik." dediğinde ellerim yardımıyla kapı kolunu bularak "Teşekkürler." dedim ve banyodan içeri girdim.

Yüzünü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra tekrar dışarı çıktım.Evi ezberlemiştim,bu yüzden görmemem,en azından bu konuda,çok sorun olmuyordu benim için.Görme engelli olduğum için diğer duyularım çok gelişmişti.Çok iyi duyuyordum mesela.Ya da karşımdaki insanın yüz ifadesini tahmin edebiliyordum.Odama doğru yol alırken ayak sesleri duymamla "Nergis teyze?" diye seslendim.

"Benim." dediğinde koluma girdi ve beni odama çıkardı."Bugün dışarı çıkacağım." dedim beni yatağıma oturturken.

"Nereye gideceksin?" dedi ve masamda birşeyler aramaya başladı.Seslerden anlamıştım.

"Bankaya." dedim söylenmemesini umarak.Dışarı çıkmama hep karşıydı,oysaki ben caddelerin hepsini ezbere biliyordum.Görmememin getirdiği bir yetenekti bu.Herşeyi kolayca ezberleyebiliyordum.

"Faruk amcana versen,o yapsa işini." dediğinde kocaman ofladım.Faruk amca bekçimizdi.Onuda çok seviyordum ama konu şuanda bu değildi.

"Hem hava da alırım.Bunalıyorum artık evde." dedim ve sesinden tahmin ettiğim kadarıyla yüzüne baktım.

"İyi tamam." dediğinde gülümsedim ve ellerimi birbirine vurdum.

"Saçımı tarayıp elbiselerimi hazırlar mısın?" diye heyecanla söyledim ve arkama oturmasına izin verdim.Saçlarımı o kadar yumuşak tarıyordu ki.

"Ah kuzum o kadar güzelsin ki.Masmavi gözlerin var." dediğinde renkleri yavaş yavaş unuttuğumu farkettim.9 yıldırlı renk görmediğim için haliyle hafızamdan silinmişti.

"Güzelliğimin bir önemi yokki.Kimse beni almaz." dedim gülerek.Nergis teyzede gülmüştü ama altında yatan acı gerçeği ikimizde biliyorduk.Belkide hiç evlenemeyecektim.Kim kör bir kızı isterdi ki.

"Tamam kuzum bitti." dediğinde yataktan tutunarak doğruldum.Dolabımın kapağını açıp birşeyler karıştırmaya başladığında kıyafetlerimi hazırladığını anladım.

"Aman kalın giydireyim seni,üşüme." diye kendi kendine konuştuğunda gülümsedim.Çok komik oluyordu bu halleri.Hazırladığı kıyafetleri yatağıma bıraktığında teşekkür edip odamdan çıkmasını bekledim.Çıktığında kıyafetleri elimle kontrol ettim.Bir kazak,bir pantolon ve montum vardı.Zorda olsa üzerime geçirdikten sonra neredeyse hep taktığım siyah güneş gözlüklerimi de taktım ve aşağı indim.

"Elif'im araban dışarıda bekliyor."

Nergis teyzenin seslenmesinden sonra kaşlarımı çattım.

"Yürüyerek gideceğim." dedim ve son kalan merdiveni de inerek kapıya yürüdüm.

"O zaman Faruk amcanla git." dediğinde ofladım.

"Tek başıma gitsem?" dedim ve yalvaran bakışlarımı gönderdim.Gerçi gözlüklerimden gözükmüyordu.

"Olmaz kuzum tek göndermem seni." dedi ve kolumdan tutarak beni kapıya doğru yürüttü.

"Ya Nergis teyze lütfen,hem ben kendi başımın çaresine bakarım." dedim ve portmantodan bastonumu aldım.Bu alet o kadar işe yarıyordu ki,en büyük yardımcılarımdan biriydi.Katlı olan bastonu açtım ve dikkatimi söylenen Nergis teyzeye verdim.

"...Kuzum ben senin iyiliğini istiyorum.Ya başına birşey gelirse? Hadi beni bırak zaten baban izin vermiyor tek başına dışarı çıkmanı."

Babam aklıma gelince kaşlarımı çattım.Babam içinden çıkmadığı,o çok değerli şirketinden bile bana emir yağdırıyordu.Annemin ölümünden sonra iyice şirkete bağlanmıştı zaten.

"Nergis teyze ben gelince hesabımı veririm babama,sen beni boşver." dedim ve kendimi dışarı attım.

"Hadi görüşürüz." dedikten sonra hızlı adımlarla sokakta ilelemeye başladım.Bastonun yardımıyla önceden engelleri farkettiğim için kolay oluyordu.Sokağın bitiminden sağa döndüm ve ilerlemeye devam ettim.Nereye gideceğimi bende bilmiyordum doğrusu.Bankaya demiştim ama aslında bankayla bir işim yoktu.Bende 2 sokak ötedeki parka gitmeye karar verdim.Çocuk sesi duymak bana iyi geliyordu.Göremediğim için yakındığım sadece bu konu vardı.Parkları izlemek isterdim saatlerce.

Karşıya geçmek için arabaların seslerinin kesilmesini bekledim.Böyle anlıyordum kırmızı ışığın yandığını.Sesler kesilip durgun motor sesleri geldiğinde kaldırımdan yola doğru bir adım attım.Hızla gelen bir motor sesi duyduğumda geri çekilmek istedim ancak bir anda vücudum kaskatı kesilmişti.Tam o anda araba tarafından çarpılacağımı düşünürken iki elin omuzlarımdan tutup beni geri çekmesiyle dengemi kaybedip kaldırıma kapaklandım.Beni tutan kişininde düşmesini sağladığımda dudağımı dişledim.Bana neredeyse çarpacak olan kişi küfür ederek hala ilerliyordu.Ben ise kapaklandığım kaldırımdan kalkmaya çalışıyordum.Beni kurtran kişiye ait olduğunu düşündüğüm ses kulaklarıma iliştiğinde ne dediğini bile idrak edemedim.

"Kör müsün kızım sen!"

KÖRDÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin