2. Bölüm

11 2 0
                                    

"Karanlık, dipsiz bir karanlık koşuyorum ama yorulmuyorum nefesim tükenmiyor kalbim hızlı hızlı çarpmıyor. Yolun sonu bir tren istasyonuna çıkıyor. Trenler durmadan geçiyor. Yolcu almadan. Tren raylarının sonunu göruyorum sonu uçurum. Trenler uçuruma doğru daha fazla hızlanıyor. Uçurumdan teker teker düşüyorlar. Durduran yok, bağıran, çağıran, yardım isteyen kimse yok. Uçurumun aksi yönünde yürümeye başlıyorum aydınlığa doğru."
Perdeler daha takılı değil ve güneş ışınları göz kapaklarımın içinden geçiyormuş gibi bir his veriyor ve bu beni yeterince deli etti. Uyandım ve telefonumu elime alıp sosyal ağlarda gezindim. Her şey aynı. Yataktan kalkıp tuvalete gittim. Tuvalette günlük işlerimi hallettikten sonra mutfağa girdim. Annemler masada kahvaltı yapıyorlardı ben de onlara katıldım. Kahvaltı bitince annemle birlikte masayı toparlayıp hazırlanmaya başladık. Bugün okulun ilk günü. Heyecanlıyım. Hazırlandım ve annemlerle beraner evden çıktık. Beni okula bırakıp gittiler. Bahçede birbirine sarılan, selamlaşan, şakalaşan bir sürü öğrenci vardı. Zar zor onuncu sınıfların sırasını buldum ve sınıfımın olduğu yerde arkalarda bir yerde durdum. Bir kaç kişi bakıp başını çevirdi. O kadar. İstiklal Marşını okuyup sınıflarımıza geçmeye başladık. Sınıfa girdim ve etrafta bakındım en önde kapı tarafında bir sıra boştu. Yeri hoşuma gitti. Oraya oturdum. Beş-on dakka sonra yanıma bir kız oturdu. Uzun kumral saçları vardı ve at kuyruğu yapmıştı. Kocaman kahverengi gözleri ve uzun kıvrık kirpikleri vardı küçük fındık burnuyla çok uyumluydu. Bana bakıp kocaman gülümsedi ve "Adım, Ecrin." , dedi. Ben de ona gülümseyerek ismimi söyledim. "Memnun oldum." , dedi. Konuşacak bir şey bulamadığım için kızın yüzüne bakıp tebessüm ettim. Sanırım durumu anladı ve "Hangi okuldan geldin" diye sordu, ben de "Yurt dışından geliyorum. Gittiğim okul bir Amerikan Kolejiydi." dedim. Bana bakıp bir şeyleri kafasında tartıyormuş gibi baktı ve "Aranan kan bulundu" dedi. Ben de ona saçma saçma baktım. Fazla üzerinde durmadı. Bana okuldan, öğretmenlerden, öğrencilerden falan bahsetti. Kızı gerçekten sevmiştim gayet hoş ve kibar bir kızdı. Biz konuşmaya dalmışken zil çaldı. Beraber bahçeye çıktık. Bahçede çok öğrenci yoktu. Bir banka oturup etrafa bakmaya başladım. Okulun bir tarafı futbol sahasıydı devamı ise ormanlık bir alan gibi nir seydi ama ilerisinde çay bahçesi vardı arkası ise asker kışlasıydı galiba koraya gerek yok. Ben bunları düşünürken zil çalmıştı. Ecrinle beraber sınıfa girdik. Ecrin benim yanımda oturmaya karar verdi. Beraber yedi ders çektikten sonra eve gitmek için hazırlanmaya başladık evlerimizin aynı mahallede olduğunu öğrendim. Evlerimizde okula zaten yakındı en fazla taş çatlasa yirmi dakka da evdeydik. Eve beraber yürüdük ve sürekli bir şeyler hakkında konuştuk. Konuşkan biriydi ve bu özelliğini sevdim çünkü konuşmayı ben de çok severim. Evlere dağıadan önce Ecrin bana hafta sonu bir şeyler yapmak isteyip istemediğimi sordu ben de ona "Olur belki." dedim. Ben eve gitmek için karşıya geçtim ve eve geldim. İlk günden bir arkadaşım olmuştu ve çok mutluydum.
Eve gelince anneme okulda yaptıklarımı anlattım ona Ecrinden bahsettim. Babamla kardeşim gelince beraber vakit geçirdik. Kitabımı okuyup yatağıma girdim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.



Olur BelkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin