Birke ile geçirdiğim 1 saatten sonra eve doğru hızlı adımlarla ilerledim. Nedense içimde bir kıpırtı vardı. Evet evet sanırım içimdeki filler halay çekiyordu. Eve geldiğimde annem çoktan işten gelmişti ve yemek hazırlıyordu. Hemen yanına iliştim ve yanaklarından öptüm.
" Kolay gelsin Ayşe Sultan , yine neler döktürüyosun ? " dememe kalmadan evde bir koku yayıldı. Yanık kokusu. Annemin bu yemek işleriyle alakası yoktu. Hatta hiç yoktu.
Ama bazen hevese gelir bir şeyler yapmaya çalışırdı. Sadece çalışırdı. Bu her zaman alışık olduğumuz bir durum olduğu için kahkaha atarak gülmeye başladım. Anneme baktığımda ise hıçkırarak ağlıyordu.
" Yok artık , anne. Gerçekten ağlıyor musun? Ne var yani senin yerine babam daha becerikliyse yemek işlerinde. Fena mı ? Yeni bir akım yaratıyosunuz. Hem biz senin yanık yemeklerini bile yeriz kız sen üzülme. " dedim ve annemin yüzünde bir gülümseme oluştu. O sırada zil çaldı. Paytak paytak kapıya koşup açtığımda babam içeriye girdi. Hemen yanaklarına sulu bir öpücük kondurup elindeki poşetleri aldım. İçeriye geçtiğinde annemi o halde gördü ve babam da gülmeye başladı. Artık onlara bu yeni okul konusunu açmayı düşündüm. Anne ve babamı içeriye çağırarak karşılarına dikildim.
" Benim hastalığımın ne derece de olduğunu biliyorsunuz. Gün geçtikçe daha fazla krizlere giriyorum ve okuldaki kişiler artık benimle dalga geçmeye başladılar. Bana inanmadıklarını söylüyolar. Artık dayanamıyorum. Okulumu değistirmek istiyorum. Bugün okul dönüşü Birke ile karşılaştım hem onun da okulu benim okulumla neredeyse aynı derecede. Lütfen onun okuluna geçmem için elinizden geleni yapın." dedim ve gözlerinin içine baktım. Fazla sinirli duruyolardı. Babam :
" Ne demek sana inanmıyorlar? O öğretmenlere ve öğrencilere tek tek hesabını soracağım. " dedi ve hışımla koltuğa oturdu. Annem ise üzülmüş gibiydi :
" Merak etme benim güzel kızım. Senin için elimden geleni yapacağım. O okula geçebilirsin. Ben hallederim. " dedi ve bana kocaman sarıldı. Ah canım anne ve babam onlar benim hayattaki en değerli varlıklarımdı. Hastalığımla onları üzdüğüm için kendimden nefret ediyordum.***
Nakil işlemleri bir hafta kadar sürdü ve yarın yeni okuluma başlıyordum.
Fazla heyecanlı sayılmazdım çünkü Birke ile aynı sınıftaydık ve her zaman yanımda olup bana her yeri en ince ayrıntısına kadar öğreteceğine emindim. Ha bir de Alya var. Alya ile de ortaokuldan tanışıyordum. Onunla aynı okulda değildik ama aynı dersanedeydik. Çok tatlı bir kızdı. Alya ben ve Birke ' nin muhteşem bir üçlü olacağını hissediyordum. Yarının çok güzel olmasını dileyerek gözlerimi kapattım.
Sabah annemin " Mersa kalk artık. Geç kalıcaksın. Kime diyorum? Mersaa! Bak geliyorum yanına. Kalksana kızım! " diye ardı ardına sıraladığı cümleleri umursamayarak (!) sabah erkenden okul yapan kişiden başlayıp okulun yapılmasını sağlayan taşları yapan kişiye kadar söverek banyoya doğru ileredim. İşimi halledip , üstümü giyindim. Kahvaltı yapmayı canım istemediğinden anne ve babamı öpüp dışarı çıktım. Apartmanın girişinde Birke , Alya ve Ali olduğunu tahmin ettiğim çocuk beni bekliyorlardı. Ah canım arkadaşlarım ilk gün okula yalnız gitmemi istememişlerdi. Birke ve Alya ' ya sıkıca sarıldım. Sıra o çocuğa geldiğinde Alya söze girdi :
" Bu Ali. Benim gönlümün efendisi. Şaka ya malın teki. Lise 3. sınıfa gidiyor. Sana nasıl tanıştığımızı anlatmak için can atıyorum. " dedi ve Ali'ye sarıldı. Okul yolunda ilerlerken Ali ' ye kanım aşırı derecede ısınmıştı. Sanki onu bir kaç yıldır tanıyo gibiydim. Yaptığı esprilerle beni gülme krizine sokuyordu. Yaptığımız sohbetler sayesinde okula nasıl geldiğimizi anlamamıştım bile. İlk ders arkadaşlara ve öğretmenimle tanışma faslının ardından okula baya ısınmıştım. İlk 5 dersin nasıl geçtiğini anlamadım ve öğle arasına girdik. Alya , Birke ve ben kapının önünde Ali yi beklemeye başladık. Ali geldiğinde kantine doğru ilerledik ve yemeklerimizi aldık. Cam kenarında bir masaya oturduk. Alya hemen Ali ile nasıl tanıştıklarını anlatmaya başladı :
" Bak şimdi ben bunu 9. sınıfın ikinci günü fark ettim. Üzerinde sarı bir tişört vardı. O kadar tatlı geldi ki gözüme. İlk dönemim resmen onun hakkında her şeyi öğrenmekle geçti. Sürekli ne yaptığını izledim. Mesela sürekli karışık meyve suyu içerdi. Eğer o yoksa tercihi portakallıydı. Genelde 4. Teneffüs kantine gelirdi.
Çok güzel satranç oynuyordu. Hatta bir keresinde arkadaşlarıyla satranç oynarken okul dergisi için fotoğrafınızı çekebilir miyim diye yalan atıp onun resmini çekmiştim. Sonra sabah okula erkenden gelip onun servisinin plakasını ezberledim. Sonra servis görevlisine gidip nerde oturduklarını öğrendim. Ve daha bir sürü şey. İkinci dönem beni fark etti ve işte şu an bu durumdayız. "
Ağzım açık Alya ' nın anlattıklarını dinliyordum. İçimden aşka bak be diye geçirdim. O sırada bizimkilerin hepsi gözünü kantin kapısına dikmişti. Bende arkamı döndüğümde 3 tane simsiyah giyinmiş erkeklerin kantine girdiğini gördüm. Birinin saçının önü turuncu renkteydi. Bu beni gülme krizine sokmuştu. Birke hemen ağzımı kapattı. " Sus bence. Onların sana bulaşmasını istemezsin heralde." dedi. Bu kendini bad boy sanan salaklar mı bana bulaşacaktı? Bu duruma sadece güldüm. Ali konuya girdi :
" O saçı boyalı olan. Adı Özgür Soyadı Kamış. Kendini bad boy sanıyor ama bilmiyor ki herkesin onu Şeker Kamışı olarak gördüğünü. " dedi ve bir kahkaha patlattı. Şeker Kamışı. Bu hoşuma gitmişti. Ali gülünce ben de bir kahkaha patlattım ve sanırım 15 dakika kesintisiz güldük. Alya ve Birke ise bize katılmıyorlardı sanırım onlar gerçekten korkuyordu. O sıra onları umursamamayı seçtim. Zil çaldı ve öğle arası bitmişti. Bu dersimiz Beden Eğitimi idi. Herkes önceden hazırlıklı olduğu için üzerini değişmişti. Tek benim üzerimde okul kıyafeti vardı. Kızlar bu okulda herkesin aynı eşofmanı giydiğini ve benim dolabımda da mutlaka bir tane olduğunu söylediler. Onlarla birlikte gidip aldık ve soyunma odasına gittik. Kızlara dışardan kapıyı tutmalarını söyledim. Alt eşofmanı giyerken kızlar bir iki dakika bi yere gidip geleceklerini ve etrafta kimsenin olmadığını rahat giyinebileceğimi söyleyip gittiler. Ben tişörtümü çıkarıken kapı açıldı. Kızlarını geldiğini düşünüp kafamı kaldırdım ve gözlerime inanamadım. Bir kendi üzerime baktım bir de ona. Üzerimde sadece atlet vardı karşımda ise Şeker Kamışı?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeker Kamışı
Random'İnsanlardan kaçamazsın ve bazen hayat hiç bir zaman senin yanında olmaz.'