Bazıları hayatı hayat gibi yaşarken bazıları ise işte benim gibi nefes alıp, yiyip içip yatağında yatarak yaşamını sürdüren varlıklardı. Hayatımda ki tek tempo okulumdu, onu da bir hafta önce bitirmiştim. Konservatuar mezunuyum ama mesleğimi yapacağımı zannetmiyorum, sadece bir kitapçı bulup, hayatımı orada kitap satarak geçirmek istiyorum. Bu konuları bir kenara bırakıp, mutfağa kahve yapmaya geçtim. Daha yeni mezun olduğum için kendime biraz zaman ayırıp yaz tatilimi yaşamak istiyorum.
Evde sadece ben vardım, annem komşumuz Nergiz Teyzedeydi , bir kardeşim yoktu ama kitaplarım vardı. Bir kitap okumak istiyordum ama ne okuyacağıma bir türlü karar veremedim. Kitaplarımın çoğunu okumuştum zaten, en iyisi yeni bir kitaba merhaba demekti. Kahvemi bitirdikten sonra odama geçip bir jean ve beyaz bir t shirt giyerek evden ayrıldım. Kendime hem kitap bakacak hem de çalışacak bir kitapçı arayacaktım.
Oturduğum semtte çok sevdiğim bir kitapçı vardı ama oraya gitmek istemiyordum. Zaten oraya yeterince hakimdim, biraz açılıp yeni kitapçılar keşfetmek istiyordum. Arkadaşlarımdan duyduğum kitapçıya ulaşmak için on dakikalık bir otobüs yolcuğu çekmem gerekiyordu, bende durağa giderek otobüs beklemeye başladım. Fazla beklemem gerekmemişti, durağa geldikten beş dakika sonra otobüs geldi ve otobüse binip kulaklıklarımı taktım.
Otobüsten inip kitapçıyı aramaya başladım ama bulmam hiç de zor olmadı . O kadar şirin ve bir o kadar da ihtişamlı bir yerdi ki hemen gözüme çarptı. Hızlı adımlarla kitapçıya girdim. Kasada yaşlı bir amca vardı, ben içeri girince; '' Hoş geldin kızım'' diyerek beni selamladı. Bende karşılıksız bırakmayarak, hafif bir tebessüm ettim. İki katlı ve oldukça büyük bir yerdi. Her kitap rafının üzerinde kitapların türleri yazıyordu. İlk katta gezindim ama ben roman tarzı bir şey arıyordum, aradığım şey bu katta yoktu. Yaşlı amcanın yanına gidip; ''Şey ben roman tarzı bir şeyler arıyordum ama bulamadım'' dedim. Yaşlı amca gülümseyerek, '' Kızım aradığın şey tam da üst katta'' dedi ve bana merdivenleri gösterdi.
Merdivenlerden çıktığım da kütüphaneyi andıran bir yerle karşılaşmayı beklemiyordum. İnsanlar bu sıcak ortamda oturmuş kitap okuyorlardı. İçim buraya cidden çok ısınmıştı. Ben raflarda gezinirken burada çalıştığını anladığım 25 yaşlarında bir çocuk bana doğru ilerliyordu. Yanıma gelerek gülümsedi, ''Nasıl yardımcı olabilirim?'' dedi. Bende boğazımı temizleyerek ona aradığım tarzda ki kitabı anlattım. ''Beni takip et ne aradığını biliyorum''dedi. Cevap vermeden onu takip ettim.
Bir kitap rafını işaret ederek ''Eğer aradığını burada bulamazsan mesleğimi sonlandırıyorum'' dedi. Kendimi tutamadan güldüm. '' O kadar iddialı olma, mesleğinden olmanı istemem'' dedim. Çarpık şekilde gülümseyerek bana baktı ve eline bir kitap alıp bana uzattı. O an bir kaç saniye de olsa gözlerini inceledim. Bal rengi gözleri kumral saçlarıyla uyumluydu. Uzun boylu, zayıf ve giydiği dar tshirt' ün üzerinde duruşuna bakarak kaslı bir yapıya sahip olduğunu anlamıştım. Onu incelemeyi sonlandırarak elinde ki kitabı alıp incelemeye başladım. Ben kitapların ilk bir sayfanı okuyarak alıp almayacağıma karar verirdim. İlk sayfayı okurken ağır bakışları üzerimde hissediyordum. Dikkatimi dağıtıyordu kitabı okuyamıyordum. ''O seni mi inceliyor?'' diye iç sesimin pis pis sırıttığını hissettim. Ne saçmalıyordum. Derin bir nefes aldım ve kitaba konsantre oldum.
Cidden bu çocuk işinden anlıyordu. Kitap tam bana göreydi. Kitabı kapattım ve hala beni inceleyen çocuğa döndüm benim baktığımı fark edince hemen gözlerini kaçırdı. Bu neydi şimdi ? Boğazımı temizleyerek, '' Sanırım biraz daha burada çalışabilirsin'' dedim. Çocuk da beni onaylayarak güldü, '' Her zaman ki gibi yine harikayım'' dedi. Biraz ukala mıydın acaba sen ? diye geçirdim içimden. Çaktırmamaya çalışarak gülümsedim, ''Bunlar işin şakası tabi, tarzlarımız benzediği için sana bu kitabı önerdim'' dedi. Hafifçe gülümsedim. Tam teşekkür edip gidecekken elini uzattı, '' Bu arada ben Görkem '' dedi. Bir an ne yapacağımı bilemedim, bunu beklemiyordum doğrusu. Kendime gelmek için silkelendim ve elimi uzatarak, "Bende Aymira" dedim. Bir süre gözlerimin içine baktı. Artık elimi bırakması gerekiyordu değil ama? Hafif öksürür gibi ses çıkarınca kendini toparlayıp elini çekti, "Memnun oldum Aymira" dedi. "Bende memnun oldum Görkem. Sanırım gitsem iyi olacak her şey için teşekkür ederim, hoşçakal"dedim. "Rica ederim, bir daha bekleriz" dedi samimice. Bende hafifçe gülümsedim ve alt kata kitabın parasını ödemeye indim.
***
Otobüsten indiğimde saat 19.10' du, zaman ne ara bu kadar hızlı geçiyordu. Bir taşla oynaya oynaya evin yolunu tutmuştum. Beş dakikalık bir yürüyüşün ardından evimdeydim. Anahtarımla kapıyı açıp içeri girdim ve anneme seslendim. Tencere tabak sesinden anladığım kadarıyla mutfaktaydı, yemek yapıyordu. "Mutfaktayım gel"dedi. Mutfağa gittim ve sandalyelerden birini çekerek oturdum. "Nerelerdeydin insan bir çıkarken haber verir dimi aaa".
"Anne çocuk muyum ben, kitap almak için kitapçıya gittim, Nergiz Teyzeyle dedikodun bozulmasın diye sana haber vermedim" dedim kıkırdayarak. Oda güldü. "Aman kızım ne dedikodusu yaş aldı gidiyor, ben daha o sularda yüzmem" dedi iç geçirerek. Hemen kalkıp yanağına kocaman sulu bir öpücük kondurdum,"O da ne demek fıstığım benim, çıtır gibisin Maşallah " dedim ve ikimizde kahkayı kopardık. " O zaman bu genç kadın için salata yapmaya ne dersin?" hemen uyanıklık yapıp salatayı da bana kakalamıştı. "Tabi olur çıtırım" dedim ve salata yapmaya koyuldum.
Yemekleri yiyip bulaşıkları makineye dizdikten sonra valideme bir öpücük kondurup, makineye bakmasını yorgun olduğumu ve uyuyacağımı söyleyip odama geçtim. Yaz mevsiminde olduğumuz için hava sıcaktı. Üzerimi değiştirdim ve pudra rengi bir şort atlet takımlı pijamalarımı giyip, dağınık bir topuz yapıp, müstakbel yol arkadaşım olan yatağıma geçtim.
Uyumak için çabalıyordum ama aklımı tırmalayan düşünceler vardı. Bu evde yalnız annem ve ben yaşıyorduk. Babam nerde mi? Daha doğrusu baba sıfatını bile yakıştıramadığım insan, ben daha çok küçükken annem ve beni yalnız bırakıp, bizi terkederek gitmiş. Ben baba sevgisi nedir bilmeden büyüyen bir kızım. Ama şanslıyım ki annem beni gerçekten seviyor. Bende onu seviyorum, ondan başka kimim var ki benim. Bu düşünceleri bir kenara bırakıp uyumak istiyordum artık. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi yumdum. Bir anda zihnimde bir çift bal rengi göz belirdi, bugünü düşünmeye başladım. O çocuk yani Görkem benim tarzımdan anlıyordu, garip bir çocuktu doğrusu. Ukala gibi gözüken ve tanıdığım kadarıyla hiçte öyle olmayan bir tipti. "Öyle mi canım iyi incelemişsin çocuğu "diyen iç sesime bir tokat geçirdim ve kendimi müstakbel yol arkadaşımın kolları arasında uykunun şefkatli kollarına bıraktım...
**************************************************
Merhaba arkadaşlar ilk hikayemi yazmış bulunuyorum. İlk bölümü okuyarak kestirebileceğiniz bir hikaye değil çünkü sağ gösterip sol vurmayı düşünüyorum :D İlk bölümden olaya giremezdim zaten. Umarım tatilinizi sıkılmadan geçirmenize yarar bir hikaye olmuştur. Kapak fotoğrafında ki acemiliğimi çaktırmayın sdkdha Hayırlısı olsun diyelim :D
UMARIM BEĞENİRSİNİZ.... ♥♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayın Tutkusu
Teen FictionAşk sadece üç harfden oluşmazdı. Aşk üç harfin içine aldığı milyonlarca duygudan doğmuştu. Aşkın bilinmezlikleri içinde ki varoluş hikayesi. Bir genç kızın varoluş hikayesi. Karanlıktan güç alan insanların hikayesi...