•6•

13.6K 228 10
                                    

🔊 Telephatic Teddy Bear - Where Is My Mind

'Oysa ki umutlar kar tanesi gibi üzerimize yağardı. Tutmaya çalıştıkça eridiğini fark ettik. Ve umutlar söndü.

Sonrasında ne oldu? Sıkıldık, hayatı söndürmek istedik.

Kolay mıydı insanın kendi canına kıyması..'

Elimdeki sigaraya kısa bir bakış attım ve tekrar dudaklarıma götürdüm. Sonrasında gözlerim pencereyi buldu.

Güneş kendini daha yeni göstermeye başlıyordu. Bugün, parlak bir başlangıç yapıyordu.

Başımı sağa sola eğerek boynumu esnettim. Sonrada sigaramı duvarda söndürdüm ve pencereyi açıp dışarı fırlattım. Odam bahçenin arka tarafında kalıyordu ve bu benim için bir artıydı.

Dolabıma adımlayıp eşofman, kazak ve spor ayakkabı çıkardım.

Üzerimi giydikten sonra saçımı at kuyruğu şeklinde bağladım. Yatağımı da topladım, saate baktım. Duvarda asılı küçük bir saat vardı, 4:15'i gösteriyordu.

Neden erken kalktığımı bilmiyordum ama sıkılmaya başlamıştım. Yatağa uzanıp tavanın pürüzlü yüzeyini incelemeye koyuldum.

Bu sefer güzel bir şeyler düşünmek istiyordum. Sıkıntıdan sabahın köründe beynimi yormak, yorgun hissetmek istiyordum ama gerçekleşmeyecek bir hayali kurmanın ne anlamı vardı ki? Belki de bu yüzden her şey ters düz oluyordu. Mahvetmenin bir yolunu buluyordum. Tek başıma büyük bir sorun gibiydim. Şu anda da öyleyim. Kendim dahil herkesi üzebiliyorum.

Mesela dün olanlar..korkunçtu ve birazda saçma. Bilerek yapmıyorum ama sonucunda ben üzülüyorum. Ahmakça yeteneğim sayesinde her seferinde elimden bir şeylerin kayıp gitmesini izliyorum.

Duygularımı kontrol edemiyorum. Nerden bilebilirim ki belki de akli dengemi bu yüzden kaybetmişimdir.

8:30

Yemekhane kuyruğunda yerimi aldığımda kapüşonumu kafama örtüp bir adım sırada ilerledim.

Dün en son Diego odamdaydı. Sabah yanımda olmaması benim için iyi olmuştu. Kendi başıma biraz düşünme fırsatı bulmuştum. Ama şimdi onu gördüğümde utanacakmış gibi geliyordu. Söyledikleri kesit biri şekilde aklımın bir ucunda dolanmaya devam ediyordu. '"sen güzel olmaktan fazlasısın Rosa."'

"küçük hanım tabağını uzat."

"üzgünüm dalmışım."

"sorun."

"anlamadım?"

"devam et küçük!" görevlinin ıslahıyla birkaç adımda bir masa bulup yerleştim.

Etrafa biraz baktığımda Michael'ın birkaç çocukla yemek yediğini gördüm. Daha yeni kalkmış gibiydi. Saçları dağınık gözleri mora yakın bir renk halini almıştı.

Onu izlemeyi bırakıp yemeğimi yemeye başladım. Kahvaltı tepsimde peynir, zeytin bal, reçel ve salatalık vardı. Oldukça hızlı şekilde bitirmeye çalışıyordum.

"saklanmaya mı çalışıyorsun?" başımı kaldırıp gözlerine baktım. İfadesiz duruyordu, ciddi.

"hayır."

"yanılmam." dedikten sonra karşımdaki sandalyeye oturdu ve devam etti.

"fazla sigara içiyorsun."

"bunu bilemezsin."

"odanda yere attıklarını sayarsak, bilirim." ahmak bir duruma düşmüştüm.

Rosa #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin