Multimediada Çığıl ve bölüm müziği var. Bölüm müziği Black Veil Brides Coffin. İyi okumalar.
Kitabın kapağı, ismi ve konusunda bana yardımcı olan Nilsu Karabulut'a çok teşekkür ediyorum. Seni seviyorum Nilsu.
"İyileşecek miyim?"diye sordu kız tekrardan. "Sen hasta değilsin. Sen tedavisizsin. Seni çözemiyorum. Böyle bir rüyayı sadece akıl hastaları görür."dedi psikolog. Bilmiyordu ki kızın ne kadar acılar çektiğini.
Ayağı kalktı kız kapıya doğru hızlı adımlarla ilerlerken son kez arkasına baktı ve "Kabuslarıma bi son veremediniz sizi kovduracağım Bayım."dedi ve kapıyı açıp çıktı.
Çığıl
Arabama bindim. Bu lânet yerden bir an önce gitmem gerekti. O adamın saçmalıklarını dinlememeliydim. Onu kim mezun etmişti o yarı akılsız beyniyle? Kafam almıyordu. Nasıl bana deli muamelesi yapabiliyordu? Yüksek korna sesiyle başımı kaldırdığımda karşımda arabanın hızla bana doğru geldiğini gördüm. O an ki şokla ne yapacağımı bilemedim. O kadar yakınımdaydı ki artık son an da herşeyi algılarken direksiyonu hızla sağa kırdım ve arabayı durdurdum.
Bi an ağlamaya başladım. Herşey üst üste geliyordu. Bu yaşımla herşeyin üstesinden nasıl gelebilirdim ki. Başımı direksiyona yaslayıp ağlamaya devam ettim. "Sen iyi misin?"açık olan camdan gelen sesle yavaşça başımı kaldırdım. Genç bir çocuk endişeli gözlerle bana bakıyordu. Bana çarpmak üzere olan çocuktu sanırım.
"Hey, neden ağlıyorsun?"ona hala cevap vermezken başını aşağı yukarı sallayıp diye sorduğunda ağlamayı bırakıp cevap verdim. "Ben iyiyim. Yanıma geldiğin için sağol. Ama şimdi gitmeliyim."deyip hemen gaza yüklendim.
En iyi olduğum tek şey araba kullanmaktı benim. Yarışlarda hep kazanır birinci olurdum. Arabam olmazsa sanırım bende olmazdım. Eve vardığımda kapıyı hizmetçilerden biri açtı. "Babam nerde?"
"Çalışma odasında efendim."
Hızlı adımlarla odasına gidip kapıyı çalmadan açtım. Bana bakıp "Hoşgeldin kızım. Otursana."dedi masanın önündeki koltuğu gösterip. "Oturmayacağım. Sadece bir daha o psikolağa gitmeyeceğim o kadar."dediğimde yüz ifadesi biraz gerilmişti. "Nerden çıktı bu?"
"O adam bana deli muamelesi yaparken ona sürekli olarak gidemem ben."
"Sana deli muamelesi mi yaptı?"başımı olumlu anlamda salladığımda yüzü daha fazla gerildi. "Ben halledeceğim. Şimdi odana git ve biraz dinlen saat 4:00te toplantım var eve bu gece gelemeyebilirim."samimiyetsiz bi şekilde gülümsedim ve odadan çıktım. Biliyoruz biz senin o toplantılarını. Odama girip kapıyı kitledim ve ev kıyafetlerimi giydim. Yayağıma uzanıp laptopumu aldım ve skype a girdim. Yağız'ı açık görünce ona görüntülü arama gönderdim. Yağız sınıftaki en iyi arkadaşımdı. Hatta tek arkadaşımdı. Görüntüsü ekranda belirince her zaman ki gibi elinde bi cips, havada dolanan sigara dumanı ve diğer elindeki telefonuyla gördüm onu. "Naber güzellik?"her zaman ki gibi neşeliydi. "Pek iyi sayılmaz"dedim iç çekerken. Yüzünde anlamsız bir ifade doğarken "Bir sorun mu var Çığıl?"
"Şu kabuslarım yüzünden psikoloğa gidiyordum ya. İşte benim deli olduğumu söyledi."
"Gerçekten esprilerime tek gülen kişiye deli denmesi çok ağırıma gitti."klasik Yağız. "Saçmalamaya başladın yine."dedim hafif kahkaha atarken. "Tamam, şakanın sırası değil." teslim olmuş gibi konuşmuştu. "Harbiden ne kabusu görüyorsun?"işte daha sormayı yeni akıl etmişti benim canım arkadaşım. "Bir otelde asansör bekliyorum. Asansör geliyor. Bindiğimde harfler var kat sayıları yerine. O harflerle "ölmek için dua et"yazıyorum. Asansör çalışıyor. Odaya giriyorum. Aynanın karşısında saçlarımı tararken arkadan Çığır'ı görüyorum. (Çığır Çığıl'ın ölmüş olan ikizi ve erkek.) Sonra arkama bakıyorum. Yok. Tekrar aynaya bakıyorum. Orda arkama bakıyorum. Yine yok. Sonra önüme dönüyorum tarağı alıp aynaya atıyorum. Ayna kırılıyor. Sonra aynanın bir parçasını alıyorum. Ağlıyorum o sıra. Parçalı karnıma bastırıyorum ve ittiriyorum. Tamamen içime girene kadar bastırıyorum. Bundan zevk alıyorum. Bu sefer diğer parçaları alıyorum. Bazılarını yutuyorum. Bazılarını aynı karnıma yaptığım gibi vücudumun başka yerlerine yapıyorum. Hergün aynı kabus Yağız."inanmaz gözlerle bana bakarken 'Ne var?'der gibi kafamı salladım. "Bir filmde aynı senin gördüğün rüyadan gören bir kadın vardı. Ama rüyada yapmasına rağmen heryerinden ayna parçaları çıkıyordu." Ne? Hayır böyle bi şey olamaz o sadece bi film. Konuşmaya devam etti. "Şimdi karnını açıp bakar mısın?"
"Buna inanmıyorum. Bu sadec-" Sözümü kesti. Elindeki cipsi ve telefonu bıraktı ve kameraya biraz daha yaklaştı. "Bir kerede dediğimi yap." Öyle birşey olamazdı. Ama Yağız ilk defa bu kadar ciddiydi. O yüzden dediğini yapıp karnıma bakınca üç tane uzun birbirine paralel çizik görünce şok olmuştum. Hayır aynanın karşısına geçip karnıma bakmıyordum ki ben. Havalar soğuk olduğu için yarım tişörtte giymiyordum. "Şimdi gördüğün o şeyi bana gösterir misin?"dediğinde kameraya doğru döndüm. "Bu çok saçma Yağız."
"Filmde gördüğüm çiziklerle aynı. Şimdi kapatmam gerek yarın seni alacağım ve hastaneye gideceğiz. Anlaştık mı?"dedi. Başımı yavaşça aşağı yukarı salladım. Görüntü bi an kararınca laptopun kapağını kapattım. Yağız doğru söylüyor olabilir miydi? Karnımdaki çiziklere hafif bastırınca canım acımıştı. Vücudumun birkaç yerinde daha vardı.
Soğuk bir duş alıp kremlerimi sürdüm ve üzerimi giyindim. Yatağı açıp yatağıma girdim. Normalde bu kadar erken uyumazdım. Ama eminim iki saat uyuyamayıp bugün olanları düşünecektim.