Zeynep;
- Kızlar orada morg yazmıyor değil mi?
Zahide;
- Tam da öyle yazıyor.
Sıla;
- Bir şey diyeceğim. Saat aynı saat. Dakikasına kadar aynı.
Cemile;
- Kızlar ben hayatta girmem!
Betül;
- Ben de girmem! Hadi geri dönelim.
Zahide;
- Kızlar yapmak zorundayız.
Kapının önünde konuşurken bir anda morgun kapısı kendiliğinden açıldı. Hepimiz bir anda korkudan bağırarak en aşağıdaki geldiğimiz pencerenin önüne kadar koştuk. İdil;
- Kaçalım hadi, ben hayatta girmem oraya!
- Kızlar benim yaptığımı yapıyoruz.
Sude;
- Ne yapıyorsun?
- Hepiniz ipten bir parça koparın ve o iple feneri kafanıza bağlayın. Küçükken bir kampa gitmiştim. Orada öğrendim. Sonra bir elinize sopa, diğer elinize de bıçağı alıyorsunuz.
Cemile;
- Peki ip kısaldı. Ya aşağıya pencereden inmemiz gerekirse!
- Tahminlerime göre ip yeterli.
Zeynep;
- Kızlar çok korkuyorum! Bence geri dönelim.
- Buraya kadar gelmişken geri dönmek olmaz. Bana güvenin.
Cemile;
- Hazır mıyız?
Hep birlikte;
- Hazırız.
Yavaş adımlarla içeriye doğru giriyorduk. Betül;
- Korkuyorum!
Kızlarla son basamağa geldiğimizde son basamağın üstünde bir şey yazıyordu.
- Kızlar orada bir şey yazıyor.
Sıla;
- Hoşgeldiniz kızlar yazıyor orada.
Zahide;
- Kızlar çok korkuyorum!
- Gelin benimle.
Sude;
- Kapı kapanmış.
Cemile;
- Kapıda da bir yazı var.
Betül;
- Özletmedim değil mi? yazıyor.
Betül o yazıyı okur okumaz kapı yeniden kendiliğinden açıldı. Kapının diğer tarafında da yazı yazıyordu.
Zeynep;
- Bir tane daha yazı var orada.
İdil;
- İçeriye girin yazıyor.
- Gelin hadi içeri girelim.
Sıla;
- Emin misiniz? Ben çok korkuyorum!
- Buraya kadar gelmişken geri dönmek olmaz. Hadi kızlar cesaretli olun. Korkanlar arkama geçsin.
Kızların hepsi arkama geçti.
- Tamam, bari arkamı koruyun.
Cemile;
- Tamam.
İçeriye korkarak girdik ama içerisi hiç morga benzemiyordu. Yani ölüleri koymak için o dolaplar yoktu. Belki onları da götürmüşlerdir. İdil;
- Geldik işte çık artık. Neredesin sen? Çık!
Sıla;
- Duvada bir yazı yazıyor.
Sude;
- Umarım ailelerinizle vedalaşmışsınızdır yazıyor.
Hep birlikte;
- Aaaaaaa!!!