Ela'yla uzun süren bir konuşmanın ardından işe başlamıştım. Yinede içimde Ela'ya karşı olan ufacık şüpheyi göz ardı edemiyordum doğrusu. Yinede bunu dile getirmemiştim. Öte yandan Ateş'e karşı olan tutumum kendimi bir aşağılık gibi hissetmeme sebep oluyordu. Adamla para, gelecek için vakit geçiriyorum. Daha kötü ne olabilir. Üstelik beni böyle severken. Yanlışlarımı bana gösterecek anne babam olmadığı için bu haldeydim belkide. Psikolojik destek almayı düşündüm bir an, sonra hemen vaz geçtim.
Kapının çalmasıyla irkildim. Düşüncelerimle kendimi hayattan oldukça fazla soyutlamıştım. Oturduğum koltuktan kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Belim ağrıyordu. Kendimi geriye doğru esnettim. Kapıyı açtım ve gelen kişiyle oldukça şaşırmıştım. Akşam olmak üzereydi ve evime Alev Şansal gelmişti, Ateş de yoktu yanında. Şaşırmış ama aynı zamanda gülümseyen yüz ifademle kalmıştım. "Hoşgeldin Alevcim." Dedim. Oda kapıdan girip bana sıkıca sarıldı ve "Merhaba Ranya abla. Nasılsın, haber vermedim sürpriz yapayım dedim." Dedi. Bende gülümsedim Alev'in karşısındaki insana bulaştırdığı büyülü bir neşesi vardı. "İyiyim canım sağol. İyi yapmışsın sorun değil." Dedim bende. Elindeki poşetleri hafifçe havaya kaldırdı ve "Yeriz diye ev yemeği aldım." Dedi. "Süper oldu bak bu" Dedim bende. Alev kahkaha attı. Elindeki poşetleri alıp mutfağa gittim ve tabaklar yerleştirdim. Masaya koydum ve her şey hazır olunca Alev'i çağırdım. Oda gelince keyifli bir yemeğe başladık. Gece Alev'in eski sevgilileriyle ilgili anlattığı komik olaylar,benim başıma gelen rezilliklerle dolu ve eğlenceli zamanla devam etmişti. Gece yarısına birkaç saat kala uzun süredir aklımda olan soruyu sormaya karar verdim. "Alev, şey Ateş... Ateş nasıl?" Dedim ve kafamı çok beğenerek aldığım vazonun içine sokmak ve bir daha geri çıkarmamak istedim. Umursamazca ve havadan sudan konuşuyor gibi sormak isteyip kekeleyip ikileyen tek insandım sanırım. Alev hafifçe kıkırdadı. "İyi Ranya abla şirkette bugün gecikecekti." Dedi. Bende başımla onayladım. Çok saçma bir hareket olmuştu neden yapmıştım ki? Eline telefonunu aldı ve biraz uğraştıktan sonra kafasını kaldırdı ve "Ranya abla sana bir şey sorsam ama kızmak yok?" Dedi bende başımla onayladım ne sorabilirdi ki? "Ağabeyime karşı bir şey hissediyor musun?" Dedi ciddi bir şekilde. E ama yuh yani, öyle lak diye sorulur mu? Nefes alırken nefesim boğazıma kaçtı resmen. Hafifçe öksürdüm. "Yani, ağabeyinin bana olan hisleri garip geliyor. Ben daha önce sevilmedim ki hiç. Hemde bir erkek tarafından değil aile sevgisi nedir onu bile bilmiyorum ki ben. Ama ağabeyinin yanımda olması hoşuma gidiyor, birinin beni fazlaca sevmesi güzel hissettiriyor. Biraz kafam karışık sadece, sadece ondan hoşlandığımı söyleyebilirim. Sevmek benim için büyük bir kavram."Dedim. Alev gülümseyerek beni dinliyordu. "Ranya abla ben kalksam iyi olacak saat geç oldu." Dedi bende başımı salladım. "Seninle vakit geçirmek çok güzel Alev, yine gel." Dedim. Sonra hemen ekledim. " Neyle gideceksin eve saat geç oldu tek göndermem bu saatte." Dedim. Ne olacağı belli olmazdı sonuçta. "Kapının önünde şoför var beni bekliyor Ranya abla. Seninle de vakit geçirmek çok güzel, iyi geceler." Dedi ve sıkıca sarıldı. "İyi geceler." Dedim bende ve Alev arabaya binip uzaklaşana kadar izledim. Arabaya gözden kaybolunca kapıyı kapatıp içeri girdim. Alev 16 yaşındaydı belki daha ama eğlenceli oluşu, kendine ait fikirlere sahip oluşu onunla yaşıtım gibi eğlenmemi sağlıyordu. Ağabeyini geleceğim için kullandığını bilse beni asla affetmezdi. Bunu içimde saklamaktansa birine anlatmayı tercih ederdim lakin anlatabileceğim tek kişi Ela'ydı ve biz Ateş sayesinde tanışmışken bunu ona anlatmak aptallık olurdu. Ve yüzüme çarpan bir gerçek vardı ki okulu aksatıyordum. Pastaneye dersim olmadığı günlerde gidiyordum. Cumartesi pazar günüm bile yoktu. Ama yinede fazlaca maaş alıyordum, şikayet etme gibi bir lüksüm yoktu. Okulu ve işi idare edebiliyordum. Yine eski düzenime dönmek istedim. Mutfağa gidip ısıtıcıya şu doldurdum ve kendime sert bir kahve yaptım. Kahve sevmezdim, 3'ü bir aradalar bile ağır gelirdi bana ama sabahlamak için ihtiyacım vardı. Kahvem olunca kokusu yüzümü buruşturmama neden olsa da odama girdim ve masaya geçip bir program hazırladım çalışacağım dersler için. En çok eksiğim olanlara çalışacaktım. Ders çalışmak, hoşuma giden bir şeydi. Kendi ayaklarım üzerinde durmak zorundayım, arkamı yaslayacağım kimsem yok çünkü. Hemde sevdiğim mesleği yapacaktım. Doktor olmanın hayaliyle her şeyi gerçekleştiririm.
Lisedeyken okuluma çok yakın bir hastane vardı. Herkes çalışmak için kütüphaneye giderken ben hastaneye giderdim. Kokusu duyduğum en güzel kokuydu sanki. Belki biraz takıntılı olabilirim ama gerçekten öyle gelirdi bana, hoş hala öyle geliyor ya. Kafamdaki düşünceleri dağıttım ve programıma göre konuları tamamlamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON ŞANS
Teen FictionHayatını dalgalanmalarla yaşayan genç kadın. Geleceği için son şansı ise karşısına çıkan adam. Kendi doğrularıyla hareket eden bir adam, başkaları için yanlış olsa bile. Doğrular ile yanlışların kesiştiği zamanlar. Kimin doğrusu kimin yanlışına ka...