1. Bölüm

113 17 7
                                    


05.01.2006

Poyraz'ın ağzından..

Şimşek.

Karanlık.

Sanırım bu ikiliyi sevmiyordum. Özellikle son iki yıldır.. Odama fazlasıyla duyulan yağmuru aldırış etmeden uyumaya çalışıyordum. Taki o şimşek sesini duyana dek. Nereden çıkmıştı şimdi bu? Ürkek adımlarla babamın odasına gittim. Uyuduğunu tahmin edebiliyordum. Sessizce kapıyı açtım. Her yağmurlu gecede kendimi burada buluyordum. Oda tamamen annemin zevklerine göre düzenlenmişti. Geniş ve yüksek yatağın bozulmadığını görünce şaşırmıştım. Saat neredeyse gece üçü gösteriyordu. Ama babam henüz eve gelmemişti. Gelir elbet, diye düşünerek yatakta iki yıl öncesine kadar annemin yattığı tarafa geçtim. Bu yastık, bu yatak... Annem gibi kokuyordu, onun kadar güzel...

Sabah uyandığımda yanım boştu. Sanırım babam dün gece yanıma hiç gelmemişti. Bu onu merak etmeme neden olmuştu. Yataktan kalktığımda babamın yastığının üstünde dün gece fark etmediğim bir zarf olduğunu gördüm. Zarfın üzerinde özenli bir şekilde 'Oğluma...' yazıyordu. Buna anlam veremesem de hızlı bir şekilde zarfı açıp mektubu okumaya başladım:

"Oğlum, Bu kararı almak için epey zorlandım. Fakat inan bana başka çarem kalmamıştı. Beni anlamanı beklemiyorum senden. Bana çok kızacaksın belki nefret edeceksin. Annene olan aşkımı biliyorsun... Onu kaybettiğimiz günden beri toparlanamadım. Kardeşinle seni gördükçe mutlu günlerimiz aklıma geliyor. Dördümüzün beraber ve mutlu olduğumuz günler... O günlere asla dönemeyeceğimizi bilmek beni mahvediyor. Benim buna dayanabilecek gücüm kalmadı... Gidiyorum buralardan, bu şehirden, belki ülkeden...

Kardeşin... O daha çok küçük Poyraz. Sana bu kadar büyük bir sorumluluk yüklediğim için beni asla affedemeyebilirsin. Ama bir gün beni anlayacaksın... Ölüler giderken yanlarına bir şey almaz derler; fakat annenin giderken ruhumu, yaşama sevincimi alıp kendiyle beraber götürmesi... Böylesinin daha iyi olacağına inanıyorum. Belkide inanmak istiyorum... Hoşça kal Poyraz, Nihan'a iyi bak."

Selçuk Daim

Mektubu bitiresiye kadar yanağımdan o bir damla yaştan habersizdim. Donmuştum resmen, hareket edemiyordum. Gitmiş miydi yani? Annemi kaybedeli henüz sadece iki yıl olmuştu. Hayır bu benim için çok fazlaydı. On bir yaşında ki çocuk için çok fazlaydı. Kaç dakika öylece kendi düşüncelerimde boğuldum bilmiyorum. Nihan'ın 'baba' diye ağlamasıyla kendime geldim. Sersemlemiş bir şekilde ayağa kalkıp hızla Nihan'ın odasına koştum. Dolabının üstündeki bir kutuya uzanmaya çalışırken yere düşmüştü. Sanırım canı acımıştı. Onu susturmayı başardıktan sonra babamı sordu, ne diyecektim şimdi ben?

SESSİZ ÇANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin