Gecenin üçünde bi gürültüyle uyandım. Anlaşılan yine korkularımla yüzleşmem gerekiyordu. Perdeyi sıyırdım ve ölümüne korktuğum gök gürültüsünü içinde barındıran yağmuru izlemeye başladım.Yağmuru seviyorum ama beraberinde gök gürültüsünü getirmesi beni küçüklükten beri korkutuyor.
Bunları düşünürken gök gürledi bi an yer yarıldı sandım. Yatagıma geri döndüm yastıgıma sarıldım ama birtürlü sakinleşemiyordum. Gozlerimden yaşlar aktığını o an farkettim. Hem titriyor hem ağlıyordum. Bunların hepsi o günden sonra olmuştu, annemin ölümünden sonra...
8 yaşındaydım annem kanserdi. İlaçlar kullanıyordu. Doktor son zamanlarda annemin durumunun iyiye gitmediğini , öleceğini söylemişti.Hergün annem saçlarımı okşayarak uyutur bana iyi geceler demeden asla uyumazdı. Ertesi gece yatağa yattığımda anladım annemin bir daha gelmeyeceğini. İlk defa o zaman saçlarımı okşayan bir elin eksikliğini hissettim. O gece gök gürültüsünden uyuyamamıştım. Nerden bilebilirdim bu korkunun asla peşimi bırakmayacağını.Annem öldükten sonra hayatım değişti. Ama değişen sadece benim deil babamında hayatıydı. Kızlar babalarına düşkün olur derlerya ben onun tam tersiydim. Ben babamdan bi babalık görmedim. Ben bunları düşünürken bir tane daha şimşek çaktı. Daha çok gömüldüm yatağa ve birkez daha lanet ettim yanlızlığıma.
Ağlamam dahada şiddetlenirken dua ediyordum, anne diyordum sesimi duy, gel yanıma, saçlarımı okşa diyordum. Bi an gürültüler kesildi. Kendimi sıkmayı bırakıp camdan baktım yağmur durmuştu hayret ettim normalde bu kadar sürmezdi yagmurlar sabaha kadar yağardı. Annem geldi aklıma sesimi duy demiştim ve oda bana yardım etmisti işte. Yastığıma başımı koyduğumda acı bir tebessüm kapladı dudaklarımı. Güldüm, bir daha güldüm bugünde kendimi nasıl avuttuğuma güldüm, acizliğime güldüm, hayatın bana sırt çevirişine güldüm.Annemi çok özlüyordum. Her şimşek çaktığın da aklıma annem geliyordu.
Sabah kalktığımda ağlamaktan şişmiş gözlerle aynanın karşısında kendimi inceliyordum. Saçlarım belime kadar geliyordu, gözlerimin ise ışıltısı sönmüş, yeşilin en koyu rengiydi. Üzerime giydigim sıradan okul formasına baktım. Ne kadar basit bi kızdım böyle. Ama bu omuzlar benim basit dış görünüşüm gibi sıradan yükler taşımamıştı. Aynanın karşısında biraz daha dikilip okula geç kalmak istemiyordum. Çantamı aldım ve aşşagı indim zaten evde benden başka kimse yoktu. Arada Emre geliyordu. Emre kim diye sorarsanız, o benim en yakınım. Zaten ondan başkada kimsem yoktu. Düşünceleri kafamdan uzaklastırıp ayakkabılarımı giymek icin kapıyı actım. Sonunda dışarı adımımı atmıştım.Okula gitmek için otobüse binecektim. ben tam otobüs durağına vardığımda otobüs gelmişti. Şanslıyım. Okula ulaşınca direk sınıfıma gittim. Emreyi görünce yanına oturdum. Telefonuyla uğraşmaktan beni görmedi bende "hoca bakıyo hoca! " deyince telaştan telefonu yere düşürdü ve daha zil çalmadığını anlayınca "yüreğime iniyodu bücür" dedi. Bende " ne bücürü aynı yaştayız " dedim. Tam bişey diyecekken zil çaldı ve atik hocamız anında içeri daldı ve kimse daha ayağı kalkamadan oturun dedi ve konuya başladı.
Dersin sonuna geldiğimizde hoca sınıftan çıkar çıkmaz kantinde bulduk kendimizi. Emre ile her zamanki masaya oturduk. Etrafı inceliyordum iste o an gördüm onu gülüyordu, ama ben böyle bir gülüş görmedim. Hafif gözleri kısılıyor ardından insanın kulaklarının pasını silecek o güzel tını geliyordu. Kalbim hızlandı, bi an dedim ne yapıyorsun sen Arya, hemen kafamı Emreye çevirdim oda beni izliyordu ben bakınca direkmen gözlerini kaçırdı. Bu sıralar Emrede bir şeyler vardı, kaçıyordu hep benden. Bunları düşünürken ister istemez yine o tarafa baktım.Ona baktığım da kalbime bir şeyler oluyordu. Ne oluyordu anlamış değildim. Tüm dersler bitmişti eve gidiyordum. Arkamdan birisi bağırıyordu "Arya , arya" diye. Arkama dönüp bakınca bağıran'ın Emre olduğunu gördüm. Yanıma geldi elinde kocaman bir kutu vardı ve kutuyu bana verdi. Kutuyu verdikten sonra büyük adımlarla yanımdan uzaklaştı. Ne oluyordu böyle? Kutuyu eve gidince açmamı istemişti. Eve gider gitmez kutuyu açtım. İçin de ikimizin fotoğrafları vardı ve bir de birsürü güzel söz. Duygulandım. Çünkü Emreden başka beni seven yoktu , beni düşünen yoktu. Fotoğrafların altında küçük bir not vardı ; "Seni seviyorum ufaklık doğum günün kutlu olsun" yazıyordu ama benim doğum günüme daha 1 ay vardı. Neden şimdi'den kutlamıştı? Emreye ne oluyordu hala anlamış değilim.
Bunları düşünerek kafamı yormak istemedim. Emre bu ne yaptıgı belli olmaz. Ama arayıp teşekkür etmek istedim. İlk çalışta açtı. Teşekkur edip onu ne kadar çok sevdigimi soyledim, ama neden dogum gunun kutlu olsun yazdın diye sordum. Dogum gunume daha 1 ay var dedim. İlk önce hic ses gelmedi sonrasında ise kısık bir sesle "SANA AŞIĞIM ARYA" dedi. O an kahkaha atasım geldi ama durumun ciddiyetindeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecemin Yalnızlığı
ChickLitGecenin sessizliğini dinleyen bir kız ve o sessizliği bozan adam