Orpheus'la Konuşma

27 2 0
                                    

"Nereye baktığına dikkat etsene biraz ?!" diye bağırıp korna çalan sürücüye sert bir bakış attıktan sonra hızlıca kaldırıma geçti. "Biraz kibar olsanız ne olacak sanki ?" diye yakındı kendince.Ki bu olayda hiçbir suçu yoktu sürücü kendisine kırmızı ışık olmasına rağmen geçmişti ve yine de suçlanan oydu.Haksızlıktı bu.Ama sonuçta burada haksız olmayan bir şey yoktu . Adaletsizlik Hoomer sokağında başını almış gidiyordu.Uyuşturucu bağımlıları ellerini kollarını sallayarak resmi iş yerlerine bile rahatlıkla girebiliyorlardı. Çünkü kimse umursamıyordu.
  Kütüphaneye doğru yürümeye başladığında bir kitap daha almaya karar verdi.Şuan kendi merakı için gidiyordu.Antik yunanca tabii bulamazsa moderni. İnternetten dili öğrenmeye çalışıyordu ama fazlasıyla hatta aşırı zordu.Bu yüzden biraz sözlük ve kelime kartları almaya gidiyordu.Kütüphane okulundu ama yine de bazı konularda kaynakları bol olabiliyordu.En azından müdür bütün yatırımını futbol takımı için yaptıktan sonra kitaplar için de bir şeyler yapabilirdi. Sonunda indiğinde soğuk havayı arkasında bırakmasına sevinerek derin bir nefes aldı ve ellerini ceplerinden çıkardı, cebinde terleyen elleri birden havayla karşı karşıya kalınca buz gibi oldu.
  Dil öğrenme ve turizm bölümüne gelince gözleri hızlıca 'Y' bölümünü aradı .İstediği gibi olmasa da küçük bir kelime kartı vardı .Küçük sayfalıydı ve içinde yunanca grammeri hakkında da bilgiler vardı. Kısacası kullanışlıydı. Alıp etrafa bakındı boş bir masa ya da en azından bir sandalye görmek için. Şansına köşe tarafında boş bir yer vardı.Etraf bu kadar kalabalıkken boş bir yer bulabildiğine çok sevindi . Çocuksu bir heyecanla sanki bir başkası kapacakmış gibi koşar adımlarla oturmaya gitti. Oturmasına 1 veya 2 adım kalmışken çok yaşlı olmamasına rağmen saçlarında ak olan bir adam belirdi .Onunda oturmak istediği gözlerinden belli oluyordu. Sıkıntılı bir nefes vererek duraksadı ve başka oturacak yer aramaya baktı gözleriyle. Ancak her yerde insanlar vardı ve hiç oturacak yer yoktu. İki saniye önce boş olan sandalyeye baktı ve üzerinde oturan adama .Adam tek kaşını kaldırarak geri baktı.
  " İstiyorsan oturabilirsin boş bir sandalye var, tabii bir sıkıntı olmayacaksa? " dedi kalın ve bezgin sesiyle. Günlerdir uyumamış gibi görünüyordu ve konuşması bunu onaylarcasınaydı adeta. "Sağolun zaten çok duracağımı  sanmıyorum "dedi utangaç bir gülümsemeyle.

  O da samimi olmayan ve nezaketen gülümseyerek " Siz bilirsiniz." dedi.Adamın karşısındaki sandalyeyi çekerek oturdu.Saçını hızlıca kulağının arkasına sıkıştırdı. Üzerinden çok geçmemişti ama saçını kestirmişti ve şuan saçı hala uzunmuş gibi davranıyordu. Aslında kestirmeyi sevmiyordu ama bir eğlence için saçını boyatmıştı bu da cansız ve sağlıksız görünmesine neden olmuştu.Yine de çok kısa kestirmemişti ki bu kendini bir avutma şekliydi.
  Elindeki kitabı masaya bıraktı ve üstündeki tozu eliyle yan tarafına doğru sürükledi.Bunu yapınca karşısındaki adam öksürmeye başladı. Ağzından istemsizce "Kusura bakmayın " kelimeleri çıktı. Adam da gözlerini devirmemek için kendini zor tuttuğu belli olan yüz ifadesiyle elini salladı.Sanırım bu sorun değil anlamına geliyordu çünkü başka bir olasılık düşünememişti çocuk. Gözlerini kendi önündeki konuşma kılavuzuna çevirerek içindekilerden dil bilgisi kısmını açtı.Gözleriyle sayfaları tek tek geçerken adam da masaya küçük bir not defteri çıkardı.Elindeki telefonu kulağına dayayarak cebini karıştırıyordu. Sonunda bir kalem çıkardığında rahatlayarak nefesini verdi ve hızla yazmaya başladı küçük sayfaya.Çocuk başkalarının işine burnunu sokmayı sevmezdi ama gözü kısa bir saniyeliğine de olsa yazılanlara kaydı.Kaşlarını çattı ve sıkıntılı bir şekilde gülümsedi çünkü bunun olma olasılığı kaçtı ki ?
  Adam yunanca yazıyordu ve tersten okuyabilse bile daha baktığı anda kelimenin anlamlarını bilebilecek kadar bilgili değildi.Gözlerini geri çekti ama kendini tutamıyordu resmen. Eline ilk elden öğrenebilme fırsatı çıkmıştı ve şimdi istemekten çekiniyordu. Sonunda kendini zorlayarak birkaç cümle okuyabilmişti önündeki kitaptan.Ancak adam sürekli hareket ediyordu. Sanki çok gizli hükümet bilgilerini öğreniyormuş gibi hızlı yazıyordu.Sonunda adam durunca neden durduğunu anlamak için başını hafifçe yukarıya kaldırırken gözleri buluştu adamla.Adam inanamıyormuş gibi bir bakış attı ve cüssesine bakınca inanılması imkansız gelen bir yumuşaklıkla " Eurydice ?" diye sordu garip bir aksanla.
  Çocuk kafasını yanına çevirdi acaba başkasına mı söylüyor diye. Ama kimse yoktu.Adam ondan bahsediyor olmalıydı.Ama olamazdı.Çünkü ilk harfleri aynı olsa bile aynı isim değildi."Eurus aslında , bana mı sormuştunuz ? " dedi kaşını kaldırarak.Adam da başını yere eğerek hafifçe güldü .Neden ona bunu sorduğunu bile anlayamamıştı zaten. "Kusura bakmayın tanıdığım birine benzettim de bir an ." dedi yerinde rahatsız olmuşçasına kımıldanırken.En sonunda dayanamayıp ayağa kalktı ve " Gerçekten kusura bakmayın. "dedi sesinde çaresizlik dolu bir şekilde.
 Çocuk ne olduğunu anlamasa da kendisi de ayağa kalktı " Asıl siz kusura bakmayın , sınırı aşıp yazınızı okuyan bendim . Aslında çalışıyordum ama yunancam o kadar da iyi değil." dedi gülerek.Adamın da dudakları kıvrılırken "Oturun lütfen zaten dediğim gibi çok kalmayacaktım." dedi çocuk ve yürümeye yeltendi.Ama adamın sert tutuşu koluna ulaşınca bir anda başı döndü ve gözünün önünde siyah kabarcıklar görünmeye başladı.Adama doğru dönüp geri oturdu başını dönmesini umarak . O kadar oturduktan sonra ani kalkışına bağladı bu olayı çünkü sık sık oluyordu.Adam da kendisinin oturmasıyla birlikte oturup " Ama yunanca olduğunu anladınız ? " dedi sorgulayıcı bakışlarla. Eurus masadaki kitabı eline aldı ve adama çevirdi "Yani alfabeyi ve birkaç konuşmalık şeyler biliyorum da , aynı anda hem tersten okuyup hem de ne olduklarını anlayacak kadar değil ." dedi gülerek.Adam da gülüşüne katıldı. Ve birkaç saniyelik ortam garip bir sessizliğe büründükten sonra adam elini uzatıp " Bende Orpheus ve isimden anlaşılacağı gibi yunanım . İsminden dolayı senin de öyle olduğunu düşünürdüm ama aksanın yok o yüzden isim konusunu ailene bağlıyorum" dedi .Eurus da gülümseyerek adamın elini sıktı ve "Hiç kardeşim olmayınca garip ismi koyacak başka kimseleri yoktu sanırım " dedi gülmesi biraz sesli olurken.
  Orpheus da "Garip değil aslına bakarsan biraz havalı olduğunu bile söyleyebilirsin .Sonuçta doğu rüzgarı tanrısıydı sanırım yanlış hatırlamıyorsam "dedi.Çocuk da gözlerini dayanamayarak devirirken " Evet ben aslında sadece doğudan gelen rüzgarları kontrol edebilen bir tanrıyım çünkü" dedi biraz kaba bir tavırla .Adamın da gülmesi sadece yüzünde kalırken o garip sessizlik geri geldi.
  Ama bu sefer sessizliği bozan Eurus oldu kafası karışmış bir şekilde bakarken"Bir dakika ya , aman tanrım benimle dalga mı geçiyorsun ?" dedi inanamaz bir şekilde. Adam da kafası karışmış bir şekilde bakıp tek kaşını kaldırınca devam etti "Orpheus ve Eurydice ? Yunan efsanelerinden ? Karısı ölünce geri getirmeye çalışan müzisyen tarzı biri ? " diye aklındakileri boşalttı.Adamın bir anlığına gözünün dolduğuna yemin edebilirdi ama saçmalıklarının başka bir parçasıydı sanırım ya da Orpheus'un mu demeliydi ? Adam yüzünü ifadesizleştirerek ona bakınca hafiften gülerek konuşmaya başlayınca Eurus bundan sonrasının yalan olacağını biliyordu."Bak öyle bir şey değil ,seni eve atma gibi bir çabam da yok .Biliyorum tesadüfün bu kadarı olamaz diye düşüneceksin ama bir eşim vardı ve adı Eurydice'ydi. Evet yalan gibi geliyor ama değil."
  Eurus adamın konuşmasında kullandığı kelimenin etkisinde kalarak tam anlayamamıştı.Onu eve atmak mı ? O takıma oynamıyordu ama ima edilmesi bile garip hissettirmişti."Bak gerçekten buna ayıracak zamanım yok." dedi .Adam da "O zaman efsanenin tamamını anlatayım bari.Biraz bildiğin belli o yüzden kısa geçeceğim . Orpheus ve Eurydice'nin evlendiği gün karısı ölünce Orpheus yıkılmıştı" dedi gözleri dalmış bir şekilde."Herkesi hor görmeye başlamıştı.Herkesi dışlamaya başladı.Kimse kalmayana dek. Ama işe yaramadı eşinin özlemini onu yiyip bitiriyordu.Bu yüzden dayanamadı ve eline lirini alıp Hades'in yanına inmeye karar verdi .Yani yeraltı dünyasına. Tartarus'a.Tartarus aslında Hades'in sık sık gittiği bir yer değildi çünkü Tartarus en azılı suçluların bulunduğu cehennemin bile altında olan bir yeraltı hapishanesi.Ayrıca insanlar öldükten sonra ruhlarının geçtiği yer de."dedi sesi sertleşerek.
  Eurus hikayeyi tam bilmiyordu ama yine de ne alakası olduğunu anlamıyordu şu an ki durumuyla bu yüzden " Pardon ama bu hikaye bir yere gelecek mi ? Hem neden anlatıyorsun ki , şuan ki durumumuzla ne alakası var ?" dedi sıkkın bir şekilde.Orpheus da "Peki o zaman ayrıntılarda durmayalım .İşte Orpheus elinde liriyle yer altına iniyor .Geçerken karşılaştığı korkunç yaratıkları lir çalarak sakinleştiriyor.Çünkü eskiden çok güzel çalardım.Çalarmış yani .Sanırım kimse gerçekten duymamış.Bu durumda ilerleye ilerleye Hades'in karşısına çıkıyor .Yalvarmaya başlıyor ama tabii herkesten aynı şeyleri duymaktan sıkılan Hades bir şey yapmıyor.Orpheus da normalde Eurydice ile yazdığı parçalarından birini çalmaya başlıyor liriyle.Eskiden kulağa çok güzel gelen ve eğlendiren müzik yok olmuş yerine dünyanın en acıklı müziği gelmişti sanki.Şarkı o kadar acıklı ve kederli geliyormiş ki tanrının kulağına kalbi yumuşuyor ve Orpheus'a istediğini vermeye karar veriyor.Ancak tek bir şartla.Orpheus'a Eurydice'nin geri yeryüzüne doğru çıkarken arkasında olacağını söylüyor.Ama asla geri bakmamasını.Eğer Eurydice'yi görürse asla buluşamayacaklarını.Orpheus tabii eşini yeniden görme hevesiyle hemen kabul ediyor.Hızla yola koyuluyor.Saatlerce yürüyüşünün sonunda güneş ışıklarını görüyor.Arkasını dönmeye korktuğu halde Hades'in onunla oynayıp oynamadığına emin olmak istiyor.Tam gün ışığına çıkmak üzereyken kalbi aklının baskısına dayanamıyor  Eurydice'i görme isteğiyle.Ve arkasını dönüyor .Eurydice ile gözlerinin buluştuğu 1 saniyelik zaman diliminde eşinin bedeni sanki dumandan var olmuş gibi dağılmaya başlıyor.Yani kısacası Orpheus onu ikinci kere kaybediyor.Tabii bu olanlardan kimsenin haberi olmuyor çünkü Orpheus anlatmak için geri dönmüyor ve Eurydice'nin sevdiği şarkıyı çalarak yeraltına geri dönüyor ,onu geri bulmak için"
  Uzun konuşmasının bitmesiyle nefes alırken gözlerini yumdu adam ve geri açtığında gözleri doluydu.Çocuk bir anlam veremedi.Evet , hikaye hüzünlüydü elbette de kendisinin olayla ne alakası vardı ve adam asırlarca yıl önce olan bir olay için neden üzülüyordu?Peki ya adamın bunu sanki bir anısını anlatır gibi anlatışına ne demeli? Anlamsızdı sadece.
Ama adamın hikayesinde tutarsızlık vardı , çünkü kendisiyle çelişiyordu.
  Eurus "Güzel hikayeydi gerçekten üzüldüm falan da hikayende hata var ." dedi.Adam da kaşlarını çatarak cevap verince " Geri dönmüyor diyorsun ya ? Eğer Orpheus hikayesini anlatmak için geri dönmüyorsa bunu nereden biliyorsun? Ya da liri güzel çalışını kimse duymamışsa güzel olduğunu nereden bilebilirsin ki ? Bu hikayenin birilerini eve atmak için olmadığına emin misin?Çünkü öyleyse üstünde biraz daha çalışman gerekiyor bence ." 
  Adam cevabı karşısında gülünce "Evet komik ve garip bir anı olarak kalacak bu aklımda.Her neyse bir sonraki oturan kişiye hikayenin sonunu düzelterek anlatırsın.Bu da benden hediye olsun.Oturma yeri için de sağol bu arada " deyip ayağa kalkınca başı yeniden dönmeye başladı ve gözünün önünde oluşan siyah parçacıklar birleşti ve görüşü tamamen kapanmıştı.

  Kulaklarındaki garip çınlama yükselince birsinin bağırdığını duymaya başladı.Ama ses çok boğuktu.Ne denildiği belli olmuyordu.Ses gittikçe daha çok çıkarılabilir olmaya başlamıştı ama tam olarak anlaması biraz zamanını aldı.
  "Hey ! Beni duyabiliyor musun ? " sesi algıladığı ilk şey olmuştu.Gözlerinde bir ağrı hissetmeye başlayınca siyah alandan bir ışık süzülmeye başladı ve tekrar görmeye başladı.Buna görme denirse tabii.Gözüne bir fener tutuluyordu.Refleks olarak gözünü kapatıp ne zaman düştüğünü anlamadığı yerden kalkınca yeniden düşecek gibi oldu.Hemen birkaç el koluna girip dengesini sağlamasına yardım edince "Ne oluyor?" demeye başarabildi.
  Gözüne ışık tutan kadın "Birden sandalyenizden düştünüz sanırım birkaç kişiden bağırma sesi duyunca bende bakmaya geldim. Hemşireyim de. Buyurun " deyip elindeki mendili Eurus'a uzatınca kadının eline bakakaldı.Kadın durumunu anlayınca ekledi "Burnunuz için."dedi güven verici bir gülümsemeyle.Eliyle burnuna dokunup eline bakınca kanadığını anladı.Mendili alıp burnuna basınca sesli bir nefes aldı.Olayın şokundan çıkıp etrafına baktı.Kütüphanedeki neredeyse hepsi başında toplanmışlardı.Oturduğu yere bakınca Orpheusu'u göremedi.Etrafına baktı ama yine de göremedi."Yanımda.." dedi bir an devamını getiremedi. Bir nefes alıp devam etti "Yanımda birisi daha vardı , o nerede ?" Hala gözleri etrafını ararken.
  Arkasından kalın bir ses duyunca o tarafa döndü. Kendi yaşıtı gibi birisini ve etrafındaki birkaç arkadaşını gördü."Yanınızda kimse yoktu ama şunu , bir saniye" deyip kenara geçti ve yerden bir şey aldı. Bir kitaptı .Eline doğru uzattı.Eurus kitabı alırken çocuk konuşmaya devam etti "Anlayamadığım bir dildi ama bu kitabı okuyordun ve birden ayağa kalktın kitabı bir kenara attın ve sonra düştün gerisi de malum işte" dedi eliyle Eurusu'u göstererek.Kitabın kapağına baktı .Aldığı konuşma kılavuzu değildi.Ama yine de yunancaydı. Üzerindeki harfleri hafif sesle okudu "Orpheus ve Eurydice".Okuduğuna bir an inanamadı .Hızla kitabı açıp içine baktı ve ilk cümleleri sesli bir şekilde okumaya devam etti " Orpheus'un Eurydice'ye olan ölümsüz aşkı" 
  Kafasını kaldırıp etrafa baktı .Orpheus gerçekten de yoktu.Önüne dönünce hemşireyle göz göze geldi.Gülerek konuştu "Hangi dil acaba anlayamadım ?" dedi hemşire. Eurus kaşlarını çatıp anlamayarak kitaba geri baktı.Konuştukları dili neden anlayamamıştı ki ?"Neden farklı bir dilde mi konuştum ki?" dedi olayın saçmalığına gülerek .Hemşire de şaşkın gözlerle baktı ama yine güldü "Evet, aslında anlayamamıştım ama sanırım şuradaki harfler matematik derslerinden tanıdık geliyor" dedi gözlerini devirerek , okul zamanını hatırlamak istemez şekilde.Eliyle sayfadaki harfleri gösterdi " Şu sanırım delta şu da omega bu da fizikten aklımda kalan ro harfi "dedi. Eurus anlamaz şekilde kafasını sağ tarafa eğince "Yunanca , yunanca okuyordun,Yani sanırım." Eurus gözlerini belrterek kitaba geri bıraktı ve az önce ana dili gibi görünen kelimeler harf harf yunan alfabesiyle dolmaya başladı.
  Elleriyle gözlerini kapattı ve endişeli bir nefes aldı.Hala "İyi misin ?" ya da "İyi olduğuna emin misin?" hatta "Bir hastaneye git bence beyin kanaman olabilir ?" gibi insanların endişeli ama gereksiz sorularını duyuyordu.Birkaç adım ileri giderek, elinde kitapla kalabalığı geçerken soranların hepsine "İyiyim , sorun yok" demekten sıkılmıştı.

  Kütüphanede çıkarken hızla eve doğru koşmaya başladı.Saçları yüzüne doğru gelince yüzünün ıslandığını anladı.Başını yukarıya doğru çevirdi ve yağan yağmuru yeni fark etti.
  Sonunda eve vardığında üstündekileri çıkararak gecelik olanları giydi ve yatağına girdi.Annesinin neden geç olduğu konusundaki bağrışmaları bittiğinde gözünü kapatıp düşünmeye başladı.Ne olmuştu öyle ?Bayılmış mıydı ? Nasıl ama ? Hele ki o çocuğun Eurus'un başından beri yalnız olduğunu ve aldığı kitaptan başkasını okuduğunu söylemesi, hem de yunanca ! Orpheus'a ne olmuştu ? Acaba başından beri orada değil miydi kendisi mi hayal etmişti düşüncesini aklından atamıyordu.Ama bu imkansızdı onunla konuşmuştu .Eğer konuşmadıysa neden Hades ile bilgileri hala hatırlıyordu? Daha önce bir yerlerden duymadığına emindi . Sanki bir paradoksu çözmeye çalışıyor gibiydi.Beyninin ağrıdığını hissedebiliyordu.Sanki kalbi başında atıyormuş gibi ağrıyordu.
  Yataktan kalkıp mutfağa geçti .Bir ağrı kesici içtikten sonra odasına geri döndü.Tam yatağa geçecekken telefonunu şarja takması gerektiğini hatırlayarak duraksadı.Telefonu alıp çalışma masasının yanındaki prizde şarja taktı.Telefonu bir kitabın üstüne koyarken kitabın bir konuşma kılavuzu olduğunu gördü.Hızla ve korkarak arkasına döndü ve etrafına baktı.Kimse yoktu ama yine de güvende hissetmiyordu.Geri dönüp kitabı eline alıp kapağını açtı.
  İlk sayfada bir yazı vardı " Bunun önceki aldığından daha yardımcı olacağına eminim , iyi çalışmalar. -O " Elinde kitapla aklında 'O'nun Orpheus olup olmadığı sorusuyla ayakta kaldı .Geri yatağına geçtiğinde neler olduğunu anlamıyordu.Ama şuan bunun için çok yorgundu.O yüzden gözlerini kapatarak bunu yarına anlayabilmiş olarak uyanmak isterken uyuyakaldı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 03, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Doğu Rüzgarı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin