Multi; Yasemin
Sanki gecenin karanlığın da boğuluyordu. Sanki bugünden sonra yaşayamayacakmış gibi atıyordu kalbi. Sanki o yokken ölüymüş gibiydi kalbi. Her şey bitmişti onun için... ne aşk ne sevgi... kalmamıştı artık kalbinde. Güçsüz bedeni sanki yokmuş gibi hissediyordu. Kalbinde onlarca duygu bir günde kaybolmuştu. Artık kimse için atmıyordu kalbi. Çünkü sevdiği kız, başka bir yerdeydi artık. Mesafeler o kadar uzaktı ki, ona ulaşabilmek için intihar etmesi gerekiyordu. Yapar mıydı böyle bir şeyi? O da bilmiyordu ki şuan ne yapacağını... kafası darmadağındı. Nereden bile bilirdi sevdiği kızın, gözlerinin önünde öleceğini? Hazırlıksız yakalanmıştı. Hazır değildi ki onun ölümüne. Birden ellerinin arasında kayıp gitti. Elinde tutacağı bir şeyi kalmamıştı artık. Onu koruyamamıştı. Elinden tutup, kötülüklerin içinden çekememişti. Sevdiği kız, kötülüklerin içinde ölen kişi olmuştu. Şimdi tek başına mezarının önünde oturmuş bekliyordu. Sanki kalkacakmış gibi, sanki kalkıp sarılacakmış gibi. Beklenti içindeydi. Saatlerdir başında bekliyordu. Beklemek, onun için kolaydı. Ama olmayacak bir şey için bekleyince, olmuyordu. Hiçbir zaman onun öldüğüne, katlanamayacaktı. Ama olan olmuştu değil mi?
....
Dün Su'yun cenazesi kalkmıştı. Ve o artık yoktu hayatımızda. Bu çok zordu. Daha İki gün önce bizim yanımızda olan kız şimdi topraktaydı. Annesi ve babası ağlamaktan kahrolmuştu. Belki bu duyguyu bilemem ama... bu sanki benim annemi kaybetmem gibiydi. Burcu, ben ve Arda salonda oturuyorduk. Burcu öğrendiğin de kendini tutamayıp, yere düşmüştü. Şimdi ise hepimiz sessizce oturuyorduk. Kaya ve Pelin biraz önce mesaj atmışlardı. Bize geleceklerini ve Barış'a destek olacaklarını söylemişlerdi. Barış... yukarıda uyuyordu. Zor zapdetmiştik onu. O kadar üzülmüş ki anlatamam. Sonuna kadar onun yanında olacaktım. Onur kaçmıştı. Kimse onun izini bulamamıştı. Ama eminim ki Barış bunun peşini bırakmayacaktı. Demek ki neymiş Melis 'Fazla aşk zarar...'
Dünden beri kaçırıldığım kıyafetlerleydim. Su'yun ölümü kokuyordu sanki. Psikolojim yerle bir olmuştu. Ayağa kalktım ve üst kata çıkacaktım ki Arda seslendi."Nereye?" Dedi solgun sesiyle. Hepimiz gibi o da çok üzülmüştü tabiki.
"Üstümü değişeceğim." Dedim ve yukarıya çıktım. Odama çıkıp uzun bir süre kendimi aynanın karşısında izledim. Yorgun ve bitkin gözüküyordum. Ağlamaktan şişmiş olan gözlerim ve altındaki morluklar gayet kötü duruyordu. Kirlenmiş tişörtüm kendini belli ediyordu. Gözlerimi kapattığımda, gözlerimin önüne o sahne geliyordu. Ve ardından tekrar açıyordum gözlerimi. Dudağımın kenarı çok kötü duruyordu. Kaşımın kenarında küçük bir yara vardı. Kirlenmiş tişörtümü çıkardım. Dolabımın kapağını açıp, herhangi bir tişörtümü üstüme geçirdim. Altıma da klasik siyah pantolonlarımdan birini giyindim. Dağılmış saçlarımı, tokadan kurtardım. Taradıktan sonra temiz bir tokayla topuz yaptım. Suratımı düzeltmek istemiyordum. Bu şekilde aşağıya indiğimde Kaya, Pelin ve... Selim'in geldiğini görmüş oldum. Selim'in burada ne işi vardı? Hepsine hoş geldin deyip, Arda'nın yanına oturdum.
"Barış nerede?' Diye sordu Pelin.
"Yukarı da uyuyordu. Bir bakayım." Dedim. Tekrardan yukarıya çıktım. Arda'nın odasına yatırmıştık. Kapıyı yavaşça açtım. Perdelerden dolayı içerisi kapkaranlıktı. Işığı yakmamla dağınık yatağın bomboş olduğunu gördüm. Nasıl yani? Neredeydi Barış? Camın açık olduğunu görmemle, kaçtığını anlamıştım. Hızla aşağıya indim.
"Arda! Barış yok gitmiş. Cam açıktı. Atlamış büyük ihtimalle!" Dedim. Herkes ayaklanırken, Selim'le göz göze geldim. Gözlerimi anında kaçırırken aklıma o an geldi. Boynumu öpmüştü... elim istemsizce boynuma gitti. Güldü. Anlamıştı! Aklımdaki düşünceleri kovalayarak Arda'ya yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLA VAZGEÇMEM.
Teen FictionGüçlü ama aynı zamanda içten kırık bir kız. Kim annesinin ölümüne dayanabilir ki? Ya da babasının ona soğuk davranmasına... Ona tek değer veren ağabeyi bile ondan bir şey saklamaktadır. En yakın arkadaşı Arda ile İstanbul'a taşınıp, yeni bir hayata...