Sonraları

1 0 0
                                    


Dışarıda yağan şiddetli yağmur, barın camlarına yapışıp içeride olan biteni gözlüyor, sakin caz müziği eşliğinde kolayca süzülüyordu. Salonda sıcak bir hava vardı ama kadehler yine de buz gibi soğuktu. Barmenin yanındaki iskemleye orta yaşlı bir adam çökmüş, uzun sigarasından kısa nefesler çekerek yakındaki yeşil elbiseli garson kıza bakış atıyordu. İçkisi yoktu daha. Barmen sinsice yaklaşıp: "Ne istersin ... Abi?" diye fısıldadı. Adam gür sesiyle kabaca yanıt verdi: " Vodka, duble olsun, daha buradayım". Karşı köşeden genç bir ses yükseldi: "... Abi, senin sıran." Adam yerinden kalktı, sigarasından son bir nefes çekti – bu seferki uzuncaydı- ve oturdu siyah piyanonun başına. Son bir bakış atmak istedi yeşil garson kıza, ama kız görünürde yoktu. Başladı çalmaya, rahattı. Çalmayı bitirdiğinde, salon bir iki masa hariç boşalmıştı. Yine geçti barmenin yanına, yaktı uzun sigarasını. İlk nefesini çektiğinde kızı gördü, Taşların üstüne kondurulmuş bir kertenkele misali izliyordu masaları. Yanına gitmeye yeltendi, o sıra barın sahibi çekiştirdi kızı, iş yapsın biraz diye. Adam geri çöktü, bir vodka daha istedi, duble. Bitirdiğinde sigarasını, yaktı bir tane daha. Ne zamanki kız yeltendi paltosunu giyip yağmurlu havaya karışmaya, odayı ağır bir parfüm kokusu sardı. Adam fötr şapkasını taktı, kızın arkasından çıktı dışarıya, elinde bardan kalma bir sigara, o akşamın tek hatırası. Ağır kaldırım taşları üstüne tıkır tıkır yürürken yeşil ayakkabılı kız, adam korkakça takip etti onu. Ancak bir sigara içimi sonrası kaybetti kızı. Durdu, bir sigara daha yaktı, o zaman geldi kulağına sesler, tıkır tıkır. Yeşil sese doğru yol aldı. Kızı gördüğünde.. sadece o görmemişti kızı. Sabahtan kalma birkaç serseri gölge de başladı kızın arkasından yürümeye. Tıkırtıları birkaç küfür bozdu. Adam durdu. Bundan sonra olacakları yaklaşık olarak biliyordu. Hayatı boyunca filmlerde görmüştü, zor durumdaki kızı kurtaran yakışıklı kahraman, bir iki saate kalmadan yatağına atardı onu. En yakın duvara dayandı, belki olur da cesareti toplanır diye derin derin nefes çekti uzun sigarasından. Daldı, bağırışların arasında hasta oldu sigarasına, yeşil kanlar içindeki kadına, yağmura. Sigarası bittiğinde çığlıklar kesilmişti. Yaklaştı kızın olmayan tıktıklarına, ağladı arkasından. Paketindeki son sigaraya gelmişti sıra. Onu yaktığında, ağzında bıçak kadar keskin ve bir bebeğin ağlayışı kadar acı bir tat hissetti. Sigarayı yere attı, öksürdü,öksürdü. Sonra ıslak uzun kaldırımlara tükürdü bütün geceyi, arkasından baktı. Kaldırım, yağmur, duvarlar, hepsi yeşildi. Eve gittiğinde, yolda bir paket daha almıştı, sigarasını yaktığı anda gördü onu karşısında, yeşil ayın buğulu gözleri altında doyumsuzca sevişti onunla, bir sigara içiminde. Sonra bir daha, ve bir daha. Dışarıda yağan yağmur, odanın içindeki yeşil günahları tatma arzusu içinde süzülüyordu camlarından apartmanın. Ve kısa, zümrüt çığlıklar bozuyordu kuşların sessizliğini, bir kez daha. Sonraları, sigaram hiç sönmek bilmedi...  

SonralarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin