- Kızım! Uyan artık! Hey Yarabbim, hey Yarabbim. Ay yani kızım kime çektin hiç anlamıyorum. Aaa! Saat sekiz oluyor!!
- Ne, geldik mi!? Ne, ee... Biz trende değiliz ki!?
- He kızım he! Sen biraz daha uyukla, okulda görürsün treni! Hem de ölüm trenini!!!
- Ne okulu, ne ölümü?
Sena her zaman ki gibi yine okula geç kalmıştı. Hem de okulun ilk günü! Zar zor kalktı ve banyoya gitti. Kahvaltısını yaptı ( daha doğrusu yapmaya çalıştı).
- Kızım hadi şunu ye, a a! Daha bitirmemişsin bu domatesleri. Hadi şunu da ağzına sok. Ay yavrum aç kalıcaksın niye yutmuyorsun şunları!?
Sena ağzındakileri bitirmeye çalışırken zor duyulan bir sesle;
- Ya anne, 5 yıllık savaşa gitmiyorum, okula gidiyorum ya! Tepme şunları ağzıma!
- Olur mu kızım?! Bugün okulun ilk günü. Artık sen 7. sınıfsın. Aç kalmamalısın. Yorulursun. Ben senin iyiliğini düşünüyorum..
İşte böyle anne kız atışa atışa servise bindi Sena.. Aslında okulun ilk günü olduğundan her öğrencinin durumu böyleydi. Zaten hepsi servisde uyudu.. Ta ki, şoför onları uyandırana kadar...
Bütün öğrenciler servisden indiler ve korkak adımlarla konferans salonuna ilerlediler. Korkuyorlardı çünkü müdürün bir saatlik (!) konuşması öğretmenler dahil herkesi sıkardı. Ama o gün öyle olmadı. Müdür kısa bir konuşma ile yetindi. Sena'nın içinden halay çekmek geldi ama maalesef. Rezil olmayı istemezdi. Okulun ortasında davul zurnayla halay çekeceği yoktu! Özellikle de böyle ciddi bir okulda...
Sena artık okulda eski arkadaşlarını görmüyordu. Hepsi ayrı bir yere gitmişti. Sadece Cihan ve Yeşim burda kalmıştı. Sena Yeşim'i sevmiyordu, zaten bir erkekle de gezip takılacağı hâli yoktu...
Herkes sınıflara dağıldı. Ve Sena hayretler içine girdi; "Ne!? Yine mi A şubesindeyim?! Allah Allah ya, bu A şubesi bana bir lanet uyguladı, büyü mü yaptı anlamadım. Her sene A şubesine mi girilir?!" Sena haklıydı. Her nedense Sena her sene A şubesine düşüyordu. Ama yapabileceği hiç bir şey yoktu...
Sınıfa girdiğinde Sena hemen oturdu ve daha çantasını bile yerleştirmeden yoklama başladı. Sena şaşırdı. Genelde yoklamalar zil çaldıktan 5-10 dakika sonra alınırdı. Sena saatine baktı. Yoklama hemen başlamıştı çünkü Sena tam TAM 20 DAKİKA GEÇ KALMIŞTI!
-Ahmet Kerem Eroğlu
- Burda!
- Zeynep Nurtaş
- Burda!
- Elif Derin
- Burda!
- Sena Kartal
- .....
- Sena Kartal!!
Sena' nın yanındaki kız Sena'yı dirseğiyle sarsarak; " Sena denen kız sen misin?" Sena uykulu gözlerini ovuşturarak; "Evet." dedi ve aklı başına geldi. Hemen ayağa kalkarak;
- Burda! dedi. Öğretmen:
- Demek sensin. Sen tembel bir kıza benziyorsun. Oysa ki okulumuzda böyle öğrencilere yer yok! Buna benzer olaylar olmasın.
-.Özür dilerim hocam...
Sena gerçekten hassas bir kızdı ve böyle ağır laflar onu üzüyordu. Aslında onu üzen şey hocanın sözleri değil, hocanın sözlerinin ardından rezil olup herkesin ona gülmesiydi. Özellikle de Yeşimin sesli ve kıkır kıkır gülmesi onun sinirine dokunuyordu. Sena aynı anda utangaçtı o yüzden de derste çok zor anlar geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇ SIRDAŞ
De TodoEkim, Sena ve Eylül'ün hikayesi.. Okulun başlangıcı ve hayatlarda değişenler... Tartışmalar, bağrışmalar ve barışlar... Düşmanlar ve dostlar... Akılların ucundan bile geçmiyecek olaylar... Sevinçler ve üzüntüler... Kahkahalar ve ağlaşmalar... Hiç d...