Jimin boğazını temizledikten sonra dev gövdeli ağacın dibine oturmuştu. Yoongi de hemen yanına. Zil çoktan çalmıştı ama ikisinin de umurunda değil gibi görünüyordu.
"Bugün, okula gelirken bir şey oldu ve kendimi çok kötü hissediyorum. "
"Ne oldu? "
Sanki normal iki dost gibi davranmaları ikisinin de şaşırdığı bir toktaydı. Jimin gözlerini kaçırdı. Yine mi ağlayacaktı? Yoongi'nin gözünde bir zavallı gibi görünmek istemiyordu. Bu kadar hassas da olmak istemiyordu. Gözünde belirli bir yere sahip olmalıydı.
"Metrobüste rutin bir şekilde okula geliyordum. Sonra... Arkamda bir şey hissettim. Sert bir şeydi. Ürpermeme sebep oldu ama metrobüsün doluluğuna verip arkamı dönmedim. Sonra bu şeyi sadece arkamda yani... Kalçamda hissettiğimi fark ettim. Arkamı dönmeye karar verdiğimde ise... Orta yaşlarda bir adam-"
"Tamam anladım devam edip kendine işkence etme. "
Jimin gözünde akmak için oldukça hevesli gibi görünen yaşı sildi. Nasıl ona detaylı bir şekilde anlatabilmişti? Jungkook'a anlatırken ölmek istemişti ancak Yoongi'ye anlatınca çok anlaşılmaz duygularlaydı. Yine utanıyordu ki utanması saçmaydı. Hatalı olan o değildi.
"Jimin? "
Jimin Yoongi'ye soru sorar bir şekilde baktığında, turuncu saçlı oğlanın bu konu hakkında konuşmasından korkmuştu nedense.
"Hadi okulu asalım. "
Bu duydukları üzerine biraz şaşırmıştı, genç.
"Cidden mi hyung?"
Yoongi olumlu sekilde kafasını sallayarak ayağa kalktı. Jimin daha çok şaşırdı. Yoongi okuldan kaçan bir tip değildi. Daha doğrusu bu kadar atraksiyona gelecek biri değildi.
"T-tamam asalım. "
Yoongi Jimin'e bakarak anlaşılması zor bir tebessüm yolladı kalbine giderek orada yer ediğinden habersiz. Jimin bütün korkusunu ve üzüntüsünü yenebilecek cesareti bile bulabilirdi bu heyecan ile. Yoongi gülse hatta kahkaha atsa nasıl hissederdi kim bilir.
Turuncu saçlı da ayağa kalkınca birlikte çıkışa yöneldiler. Yoongi çıkışın hemen yanındaki otoparka doğru yürüyordu.
"Bir yere gideceksek her za-"
"Her zaman motorsikletini tercih edersin. "
Jimin şirince Yoongi'ye gülümsemişti şimdi.
"Aigo... Jimin..."
Yoongi iç geçirdi.
"Benim hakkımda bilgi de toplamışsın. "
Jimin utanarak başını eğdi. Böyle söyleyince saplantılı bir aşık olduğu çok mu belli olurdu ki? Otoparka geldiklerinde, Yoongi kaskı küçük bölmeden çıkararak Jimin'e taktı.
"Hyung sadece bir kaskın var neden bana takıyorsun? "
Yoongi çok çabuk yumuşamaya başladığını fark etmişti. Onun böyle bir etki bırakması garipti.
"Haklısın niye sana veriyorum ki?"
Sertçe kaskı Jimin'in kafasından çıkarırken boşluğuna gelen Jimin'in saç bakışları üstünden dağılan saçlarını seyretti. Ne kadar tatlı bir çocuktu bu!
Kaskı hızlıca takıp motorsiklete bindiğinde arkasına da Jimin'in yerleştiğine emin olunca yavaşça motoru çalıştırdı.
"Sıkı tutunsan iyi olacak! "
Yoongi tam gaz otoparktan çıkarken Jimin ona sıkıca sarılmıştı. Hem korkudan hem de biraz gerçekten de ona sarılmak istediğinden olabilirdi. Yoongi karnının hemen üstünde kenetlenmiş eller yüzünden çok garip hissediyordu. İyi bir şey miydi bu? Veya şu karıncalanma hissi? Bu hissi en son kimde yaşadığını hatırladığında motorun çıkardığı sesin avantajı ile hırıltılı bir küfür savurdu kaskından dolayı boğuk çıkarken havaya.
Kısa süren yolculuğun ardından Yoongi, bir atari salonunun önünde durmuştu. Uzun süredir vardı bueası ve favori yerlerinden biri olduğu söylenebilirdi. Jimin motorsikletten inerek Yoongi'nin baktığı yere baktı.
"Atari mi oynayacağız? Ne harika bir fikir hyung!"
Yoongi Jimin'in iltifatı üzerine keyiflenirken bozuntuya vermedi.
"Tabiki güzel olacak. Ben düşündüm sonuçta. "
Jimin sahte bir göz devirme ile hafifçe gülümsedikten sonra birlikte atari salonundan içeri girmişlerdi.
#
Neredeyse tüm oyunları oynamışlardı. Oyunlarını oynarken Yoongi sürekli Jimin'e onun hakkında sorular sorup onu tanımaya çalışmıştı. Onu tanıdıkça küçüğe daha çok ısınmıştı. Yoongi de kendini anlatmak isteyince Jimin ona gülümseyip Yoongi hakkında bildiği herşeyi anlatmıştı. Yoongi şaşırmıştı çünkü neredeyse çoğu şeyi biliyordu Jimin. Bu utanmasına ve anlam veremediği bir duygunun gün yüzüne çıkmasına sebep olmuştu. Neredeyse üç saat orada eğlendikten sonra aç oldukları için bir pizzacıya girip karınlarını doyurmuşlardı. Sonunda gitme zamanı gelince Jimin içten içe oldukça üzgün görünüyordu. Daha çok vakit geçirmelerini istiyordu. Yoongi ile kalmak onun için en harika şeydi. Bir zamanlar imkansız olduğunu düşündüğü şeydi bunlar. Şimdi ise doyumsuz gibi hissetmişti."Jimin seni evine bırakmamı ister misin? "
Jimin kararsız bir şekilde Yoongi'ye bakarken birden aklına gelen şey ile gözleri büyüttü.
"Sanırım önce çantalarımızı almalıyız. "
"Ne çantası? "
"Çantaları okulda unuttuk! "
Yoongi Jimin'in bu sözleri üzerine hızlıca motorsiklete binmişti.
"Tamam o zaman okula dönüp çantaları alalım kapılar kapanmadan."
Jimin başı ile onaylayıp tekrar Yoongi'ye sıkıca sarılmıştı ardından motosiklete binerek. Yoongi Jimin'in fark etmeyeceği şekilde güldü.
"Jimin bu kadar mı korkuyorsun motorsikletden? "
Jimin mırıltılı bir şekilde onaylayınca Yoongi yine motoru çalıştırarak tam gaz yolda ilerliyordu. Yol daha açık olunca çok kısa bir sürede gelmişlerdi okula.
Jimin motordan indiğinde Yoongi'ye çaktırmadan yutkunmuştu çünkü hava kararmıştı ve okulda sadece bir kaç öğretmen vardı. Yoongi ile okulda 'neredeyse' baş başa olmak utanmasına sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Follow me ✧ Yoonmin ✔
फैनफिक्शनBazen küçük bir kargaşanın sonucudur doğan aşk. İplerin ne zaman koptuğunu bilmezsin. Sadece ucunu bulana kadar devam edersin. Ama ucuna ulaşamadan, onunla ortada bağlanırsın. O zaman geldiğinde, gerçekler iki tarafı da acıtır. Ama buna rağmen devam...