Merhaba ben " KEEZ"Yani en azından ben öyle biliyorum. Anlamını bilmesem de kendimi bildim bileli kolumda olan bilekliğin üstünde yazan bir isim işte bu. Gerçi böyle bir isim olur mu ondan bile emin değilim. O da yaşamış olduğum hayat kadar anlamsız geliyor ama artık alıştım manası olmayan şeylere. Kendim gibi... Daha kim oldugumu bile bilmiyorum. Bir geçmişim var mı yok mu bilmiyorum. Nerden geldiğimi bilmiyorum. Ailemin yaşayıp yaşamadığını dahi bilmiyorum.
Sahi ben nasıl yaşadım ki bunca zaman? Kendimi bildim bileli sokaklardayım. Daha doğrusu annem gibi gördüğüm adını bile hatırlamadığım o kadının, beni bir başıma bırakıp öteki dünyaya göç etmesinden bu yana kadar. Zaten o gittikten sonra beni bir yetimhane köşesine atıp gitmişler. Çok küçüktüm yüzünü hatırlamıyorum belki ama yaşıyorsam onun sayesinde. Pek yaşamak istemediğim bir hayat da olsa alıştım. Kafama koydum. Gerçek kimliğimi, gerçek benliğimi bulmalıydım. Elbette beni bu dünyaya getiren ama ebeveyn görevini yerine getirmemiş insanlar vardı. Onları bulmalıydım ve mahvettikleri hayatımın hesabını sormalıydım. Bir anne çocuğuna bakmayacaksa neden dünyaya getirsin ki? Ya da bir baba bırakacaksa ailesini neden yuva kursun? Böyle bir hayat yaşamaktansa hiç doğmasaydım keşke. Of of...
Resmen sokaklarla arkadaş oldum, geçtiğim yollar beni her sabah selamlıyor artık. Uyuduğum banklar bana gülümsüyor, sokak aralarında takılıp düştüğüm kaldırımlarla bile dost olduk. 10 yaşından beri sıcacık bir yatakta uyuyamadım. En son kaçtığım yetimhanenin ranzalarında - ki onlar da hiç rahat değildi - uyumuştum. Her türlü yaramazlığı yaptıktan, camları, çerçeveleri indirdikten sonra kaçmam onlar için bir ödül olmuştur heralde. Yapamıyordum çünkü. Yetimhanedeki nerdeyse hemen hemen her çocuğun aile eksikliğinden zırlamalarına dayanamıyordum. Ben duygularını çok gösteren bir çocuk değildim. Hiç de olamadım zaten. Onlar için gözyaşı döktüğümde en son dayak yemiştim bir kızdan. O an yaramı saracak bir annemin, "ağlama kızım" diye sarılacak bir babamın olmasını o kadar çok istemiştim ki.. Ama tabiki onlar olmadı! Hiç bir zaman! İkisinden de nefret ediyorum ki eğer ikisi de yaşıyorsa bu nefreti kat be kat göstereceğim onlara! İçimdeki bu nefret sanırım çocukluğumda duyduğum aileye özlemi, anne babaya olan sevgiyi de yok etmişti. Bu iyi bir şey miydi yoksa kötü bir şey miydi?
Gerçekten bilmiyorum.
Bildiğim tek şey vardı o da onları bulup geçmişimin acısını çıkarmak!..****
1 GÜN ÖNCE
Sokaklarda yaşamak ne kadar da zor. Her gün bin çeşit insan görünümlü varlıklarla karşılaşıyorum. Bir günde rahat bıraksınlar. Gerçekten çok sıkıldım. Ben ister sokakta yaşarım, istersem bankta uyurum kardeşim. Ne diye benimle uğraşıyorsunuz? Sanki bir tek ben varım dışarda. Yolumu insanlara sitem ede ede giderken gözüme ara sokaktaki bir kaç kişi çarpınca isyanı bir kenara bıraktım. Birini dövüyorlardı hatta daha çok döve döve öldüreceklermiş gibi duruyolardı. Durdum, baktım bir süre sonra dayanamayıp hızla onlara doğru koştum.
"Ne yapıyorsunuz" diye bağırdım bir elimle yerdeki adama yardım etmeye çalışarak. Adamın ağzı burnu kanla dolmuştu.
"İyi misiniz?" sorumu duysa da cevap veremeyecek kadar gücünü yitirmiş adama baktım.
O sırada onlarda bana bakıyordu kafamdaki siyah kapşonum, siyah eldivenlerim ve nerdeyse hemen her şeyimin siyah olması onları şaşırtmıştı galiba. Kız olduğumu anlamamışlardı henüz. Ta ki içlerinden birinin arkamdan sertçe çekip hayvan gibi kükremeye başlayana kadar."Bana bak dostum, eğer burda gördüklerini gidip birilerine anlatırsan ya da polise anlatırsan senin de sonun aynı şekilde olur! Anlıyorsun değil mi? Bize yanlış yapan kim olursa olsun bulunup bu hale getirilir ufaklık, şimdi bu adama yani defolup gitmezsen senin de olacak sonuna bakıp burdan uzaklaş, hadi!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAK ARASI
Teen FictionKim olduğunu bilmeyen bir adet 17 yaşındaki ben. Dakika başı değişen duygulardan oluşan bir adet beyin.. Ve buna uzun süre maruz kaldığı için yorulmuş koca bir ruh.. Gidecek yeri olmayan, olsa da gitmeye üşenen, yaşamak için yaşayan, her şeyi akışın...