Story of Another Us /ned/

Story of Another Us (One-Shot)

niall, sabah çalan alarmı ile birlikte kalktı. yaz tatilinden sonra tekrar okula dönüyordu. okulu severdi, çoğu öğrencinin aksine. dersleri liseye geçene kadar iyi ve bir hayli yüksekti. lisede ed isimli bir çocuğa takmış, tüm çalışma azmini kaybetmişti. ne zaman çalışmaya başlasa aklına ed'in mavi gözleri geliyordu ve hayallere dalıyordu. ve niall hayallerin içten olduğu zaman gerçekleşeceğine inanıyordu. bu sene ed onun için deliye dönecekti ve niall bu konuda emindi.

yataktan kalktığı gibi dolabın karşına geçti. mavi skinny üzerine siyah gömleğini giydi. konsolun üstünden gözlüğünü taktı. gözlüğü göz bozukluğundan değil sırf yakıştığı için takıyordu. bu konuda bir çok şahidi vardı. hazırlandığında aşağı indi, çantasını alıp çıktı.

ed niall'in tam zıttıydı. okuldan nefret eder ve zorla giderdi. ed'i okula bağlayan bir şey yoktu. sonuçta okulunu bitirdikten sonra aile şirketinde işi hazırda onu bekliyordu. okumaya gerek duymuyordu. bu sene liseyi bitirecek ve rahatlayacaktı. sabah alarmı ile kalktığında üstüne bir şeyler geçirdi ve evden çıktı.

ikiside okula vardıklarında niall ed'i bulmuş onu izlemekle meşguldü ama niall ed için görünmez gibiydi. ed kafasını çevirince bir anlığına göz göze geldiler.o an, niall'ın artık görünmez olmayacağının bir kanıtıydı. o an ed, niall'in gözlerinin ne kadar parlak bir mavi olduğunu düşündü. niall'in midesinde ise kelebekler uçuyordu. o gün için en son görüşmeleri bu oldu. o gün ed niall'i fark etmişti ve bilmesede niall, onun için çok şey ifade edecekti. 

 /mezuniyet günü/

yıl sonu gelmişti. ed için bu okul bitiyordu ve bir daha yüzüne bakmayacaktı. belki bir kaç arkadaşını özlerdi ama okulu özlemeyeceğinden emindi. niall için bu sene içindeki en kötü gün olabilirdi. hatta hayatının en kötü günü. ed onu bu sene yeni yeni fark ediyordu aynı zamanda bu sene ed'in son senesiydi. bir daha onu göremeyebilirdi. bu niall için hiç iyi olmazdı. bugün onun son şansıydı, onu doğru kullanmalıydı.

mezuniyet için hazırlanırken ed'in üstünde bir takım vardı. dövmeleri ile zıtlık oluştursa da, takım ona çok yakışmıştı. kızıl saçlarını hiç uğraşmadan karıştırdı ve evden çıktı. bugun o okula son gidişiydi, çıkacaktı ve bir daha dönmeyecekti. niall o sırada partiye bir şekilde sızmış, ed'in gelmesini bekliyordu. şimdiden çakır keyif olmuştu, parti sonunu tahmin bile edemiyordu. ed kapıdan içeri girdiğinde niall gözlerine inanamadı. ed takım elbise ile mükemmel gözüküyordu ve niall ne kadar şanslı olduğunu bilemezdi. çok değil, bir saat sonra ed sıkılmış ve gitmeye karar vermişti. tam çıkacağı sırada niall'ı gördü, çok içtiği belliydi, lise 2 olduğunu da biliyordu, ed neden onun burada olduğunu merak etti. niall'ın yanına gittiğinde bir şeyler söylediğini duydu. ' beni hiç fark etmedin. bir kere bile dikkatini çekemedim. senin için o kadar görünmez miyim?'

ed cevap veremedi. ne diyeceğini bilemiyordu. bildiği tek bir şey vardı. onu tek başına burada bırakamzdı. niall'ı arabasına taşıdı, kendisi de ön koltuğa yerleştiğinde eve sürmeye başladı

 eve geldiklerinde ed niall'ı koltuğa yatırdı. niall'ın yanına geçtiğinde niall ona mesaj kısmını açıp telefonu ed'e uzattı. ed ne yapacağını anlamadı ama, kendi adını gördüğünde aldı ve mesajları okudu. bunlar niall'in ed'e yazıp gönderemediği mesajlardı. ed onları okuduğunda birinin onu bu kadar çok sevdiğini bilmiyordu. niall ed'i çok güzel seviyordu ve ed kör olduğunu kabul ediyordu. telefonu masaya bırakıp kafasını koltuğa attı. ikiside tavana bakıyordu ve ne yapacaklarını bilmiyorlardı.

niall sarhoşluğun verdiği cesaret ile ed'in kucağına geçti ve onu öpmeye başladı. ed bir an savsaklasada karşılık verdi. niall kendi ceketini çıkardı, elleri ed'in gömlek düğmelerine gitti ve onları çözmeye başladı. her şey çok hızlı gelişiyordu. öpücüğü kesen nefessiz kalan ed olmuştu. niall bir an hayal kırıklığına düşsede, ed'in onu kucaklayıp yatak odasına götürmesi bu hayal kırıklığını unutturmuştu. merdivenlerden çıkarken niall ed'i tekrar öpmeye başladı. bu merdivenlerden çıkmasını zorlaştırıyordu. sonunda odaya geldiklerinde ed kapıyı açtı ve niall'ı indirip kapı ile kendi arasına aldı. niall'ı öpmeyi bırakmadan onun gömleğini çıkardı. teni pürüzsüzdü. ed niall'ın boynundan başladı. bir iz o tende hiç fena durmazdı. bir kaç iz bıraktıktan sonra aşağıya doğru yol çizdi kendine. pantolonuna geldiğinde tekrar yükseldi ve niall'ı yatağa itti. daha sonra niall ed'in üzerine çıktı. öpmeye başladı ve aşağılara indi. pantolonuna geldiğinde kemerini çözüp pantolonu ile ayni zamanda boxerida çıkarmıştı. yavaş yavaş ağzına aldığında ed nefessiz kalmıştı. niall bu işte çok iyi idi. eğer biraz daha devam ederse gelebilirdi. bu yüzden niall'ı itti ve üstüne çıktı. niall'in pantolonunu çıkarttı. ve niall'ı hazırlamaya başladı. niall ed'in dilini deliğinde hissettiğinde o an gelebileceğini hissetti. niall 'hazırım' dediğinde ed onu yüz üstü yatırdı. bir anda hepsini alamadı niall. ed büyüktü. yavaş yavaş kendini itiyordu. niall çığlık atmamak için kendini sıkıyordu. bunun bu kadar acıtacağını hiç hesaba katmamıştı. bir süre sonra acının yerini haz aldığında, ikiside kendilerinden geçmişti. ed kendini niall'a iterken niall deli gibi inliyordu. niall 'geliyorum' dediğinde ed o noktaya bir kaç kere daha vurdu. ardından niall geldi. niall yatakta doğruldu ve ed'i tekrar ağzına aldı. niall gel-gitlerini yaparken ed niall'ın saçlarını tutmuş, kendine bastıyordu. bir süre sonra ed'de geldiğinde ikiside kendini yatağa bıraktı. niall'dan 'seni seviyorum' mırıltısı çıktı ve uyudu. ed ise tüm gece onu izledi.