MEDYADA ACEMİ BİR GENCİN İLK SEVİNÇ NİDASINI GÖRÜYORSUNUZ.
Yoongi sert bir baş ağrısı ile gözlerini yavaşça açtı.
"Ahh! Başım... "
Dün en son Jiyong hyung ile iddaya girdiğini hatırlıyordu. Sonra ne olmuştu? Yavaş yavaş kafası yerine gelirken göz devirdi.
"Kaybetmiştim."
Yumuşak yataktan çıkıp lavaboya ilerlerken odasına nasıl geldiğini hatırlamıyordu. Yüzüne birkaç su çarpan Yoongi, dişlerini fırçaladıktan sonra lavabodan çıkıp salona geçmişti. Masanın üstündeki yemek paketleri ve bir kenarda medeniyet oluşturmuş bira şişelerine baktı ve ardından da koltukta uyuyan Namjoon'u fark etti.
"Namjoon? "
Namjoon'nun kolunu sallayınca tek gözünü açıp Yoongi'ye bakmıştı.
"Günaydın Yoongi... Jimin ve Jungkook dün gitti. Jungkook sızmıştı... "
Yoongi uykusuna devam eden oğlana bir süre baktıktan sonra tekrar lavaboya ilerlerdi.
"Neden gitmesine bu kadar üzüldüm anlamıyorum... "
Saçlarını sertçe karıştırdıktan sonra lavabo'ya değil banyoya gitmesi gerektiğini düşündü. Bira kokuyordu. Banyonun kapısını açarken bir ağlama sesi duydu. Kapıyı tamamen açınca küvvette ağlamaktan gözleri kızarmış Jiyong ile karşılaştı.
"Hyung? Neden ağlıyorsun? "
Yoongi'nin gözü hemen sonra küvette yüzen içki şişelerine kaymıştı. Bira değildi, daha ağırdı. Jiyong'un ağzından sessiz bir hıçkırık çıkınca Yoongi endişeyle Jiyong'a baktı.
"Duramıyorum Yoongi... kendime engel olamıyorum. O çok güzel ve ben kendime engel olamıyorum. Onu istiyorum. Bu yanlış ama olmuyor. Kabullenemiyorum."
"Kiko'dan mı bahsediyorsun hyung? İstersen... mezarını ziyarete gideriz? "
Jiyong kafasını olumsuz anlamda salladı. Boşanmalarından birkaç gün sonra kendini asan eski karısından bahsettiğini sanmıştı.
"Anlamadım kimden bahsediyorsun? "
"Dün burdaydı. Şimdi yok. Niye yok Yoongi-ah? Niye gitti? Benim yüzümden değil mi? Ona sahip olmaya çalıştım o yüzden dimi? "
"Dün... sen... sen Jungkook'dan mı bahsediyorsun hyung?"
"Hyung? Hyung?"
Yoongi cevabını alamamıştı çünkü Jiyong aniden sızmıştı. Yoongi onu orada öylece bırakıp aceleyle ceketini üstüne geçirdi ve evden çıktı.
Bu arada Jimin evinde mışıl mışıl uyurken Jungkook da banyodan yeni çıkmıştı. Yavaşça misafir odasına girip üstünde bir eşofman geçirdikten sonra çalan kapı zili ile üstüne birşey giymeden kapıya yönelmişti. Büyük ihtimal LeeHi marketten dönmüş olmalı diye düşünürken karşısında Yoongi'yi görünce şaşırmıştı.
"Y-yoongi? "
Yoongi endişeyle Jungkook'a bakarken üstünüm olmadığını fark edince rahatsızca gözlerini kapatmıştı.
"Yah! Neden yarı çıplaksın velet? Kornealarımı yakmak mı amacın? Eğer bu ise tebrikler başardın. Halla şuan içe doğru eriyorlar."
"Ah özür direlim hyung. Ben hemen üstümü giyerim sen içeri geç. "
Yoongi gözlerini açıp kafası ile onayladıktan sonra salona doğru ilerledi. Boş boş duvara bakarken farkettiği şey ile aniden doğrulmuştu.
"Jungkook neden burada? "
Dün Jungkook'un LeeHi hakkında anlattığı şey ürkmesine sebep olmuştu. Jungkook'a ruj sürüp Jimini öptüren bir kız daha neler yapabilirdi ki? Sessice salondan çıkarak Jungkook anlamadan üst kata çıkmıştı. Üst kat geniş bir koridordu ve sadece iki kapı vardı. Biri pembe diğeri kahverengi olan kapılardan hangisinin Jimin'in odası olduğunu fark edebiliyordu. Yavaşça kahverengi kapıyı aralayarak göz ucuyla üstü çıplak bir şekilde uyuyan Jimin'e baktı ardından kapıyı tamamen açarak içeri girdi.
"Acaba...? "
Yoongi utançla Jiminin beline kadar gelen yorganı hafifçe kaldırdı. Derin bir nefes vermişti.
"Tamamen çıplak değilmiş. "
Jimin'i odada bırakıp tam kapıya yönelmişken gelen mırıltılar ile heyecanlanmıştı.
"Yoongi? "
Yoongi utançla Jimin'e bakmadan odadan çıkarken çarptığı sert şey ile kafasını kaldırmıştı.
"Hyung Jimin'in odasında ne yapıyorsun? "
"Hiç bir şey. Neyse ben kaçtım. "
Yoongi niye geldiğini unutarak yüzü kızarmış bir şekilde merdivenlere ilerlerken kolunun sertçe tutulması ile irkilmişti. Jungkook Yoongi'ye o kadar ciddi bakıyordu ki Yoongi meraklanmadan edememişti.
"Sana çok önemli birşey söylemem gerek hyung. Jimin hakkında. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Follow me ✧ Yoonmin ✔
Fiksi PenggemarBazen küçük bir kargaşanın sonucudur doğan aşk. İplerin ne zaman koptuğunu bilmezsin. Sadece ucunu bulana kadar devam edersin. Ama ucuna ulaşamadan, onunla ortada bağlanırsın. O zaman geldiğinde, gerçekler iki tarafı da acıtır. Ama buna rağmen devam...