Bir cuma günü, karlı bir zamanda gördüm onu. Tarih 25/01/13 saat 14.18, inanın birine aşık olabileceğimi o zamanlar hayal bile edemezdim. Hele ki bu çocuk, benim en nefret ettiğim çocuktuysa. Okullar tatil olmuştu, 2. Dönemin tatili. Karneleri almış dershaneye gitmistik, benim için o güne kadar arkadaş denenler tanıdık, erkeklerse basit bir varlıktı. Onu gördüm, ilk kez o gün farklı baktım ona, hiç kimseye bakmadığım kadar farklı. Gözleri bademin bal'a çalınmış haliydi. O gözlerinde ki noktaları o an ezberlemiştim, o kadar dikkatle bakmıştım ki, kızlar bile sormuştu, noluyor? Diye. Bir şey olduğu yoktu sadece hayatımın içine etmeye bir adım yaklaşmıştım, farkında değildim. O günün akşamı mesaj attım ona ve ben hayatımda hiç bir erkeğe ilk adımı atmamış bir insandım. T? ( Adını belirmek istemiyorum) Demiştim o da Pinar? :) demişti. Gülümsemişti ve o basit emoji kalbimin titremesine neden olmuştu. Gözlerinde bir şey vardı, yüzünde, burnunda. Şimdi size nasıl anlatayım 6 deftere yazıp yazıp bitiremediğim o adamın yüzünü... Konuşmaya başlamıştık, erkek gibiydim o sıralar, takmıyormuş gibi davransamda için için kan ağlardım. Ben ona kendimi anlatmıştım ve o bana " Hayalimde ki kız tipisin " demişti. Ben dalga geçmiştim, bişeyler var kalbimi tırmalayan ama susturuyorum. Ona rağmen şakaya vuruyorum. " Benimle nikah masasına oturmazsan evini basarım " demişti. Ne cesaret demiştim kendi kendime, gülmüş ve deliye bak demiştim. Sonra nolduğunu anlamadan " Evet " diyivermiştim. 01.39 du saat 26 ocağa girmiştik... İki gecenin birleşiminde benim olmuştu. Ben o gün, iki gün arasında kalmamızdan, belirsiz olacağımızı anlamıştım. Ve şöyle demiştim günlüğüme " Salak Pia, aşk senin neyine? Sakın aşık olayımda o duvarları kırdırayım deme. Sahi ya bir kış soğuğu gelişinden belli gidişi üşütecek... " Ya hu hiç anlayabilir misiniz birinin o duvarları parçalayıp bir daha yapılamaz hale getireceğini, ben anlamıştım ama itiraf edememiştim işte. Her şey iyiydi. Erkek gibi olduğumdan aşkım bitanem lafları saçma gelirdi. Sylvester demiştim, o da Tweety demişti bana. Buluşuyoruz her şey çok iyi gidiyor. Bir gün hep beraber sinemaya gidelim dedik. İlk orada tuttu elimi G5 G6 koltuk numaraları. Filmde Celal ile Ceren... Elimi tuttuğunda öyle bir sevinci vardı ki dersin çocuk ve eline oyuncak vermişler. Elimi kaldırıp bizimkilere gösterip bağırmıştı. Belki bu sevinci elimi tutan ilk kişi oluşundan kaynaklanıyordu. Çünkü daha önce kimsenin elini tutmamıştım... Filmden çok bana bakıyordu, beni izliyor ve sürekli ne kadar güzel olduğumu söyluyordu,saçma dokunmuş ve kulağıma fısıldamıştı, Seni seviyorum... Sinema da aynı şişeden su içmiştik. Ben o şişeyi saklayamadım, birlikte kafeye gittik sinemadan sonra bir pizza söyledim, " Aşkım dur ben dilimliyeyim " dedi. Bıraktım, onu izledim, konuşurken, gülerken... O kadar güzeldi ki yüzü bakıp bakıp içimden bir şeyleri koparıyordum. Kalbim yavaşlıyordu, ona her baktığımda kalbim olduğundan yavaş atıyor ve beni yoruyordu... Pizzaya baktığımdaysa tam bir felaketti. Allahım hala unutamıyorum o pizzayı, yiyememiştim. Saçma sapan kesmişti herkes gülüp dalga geçmişti, o ise sadece bana bakıp gülümsüyordu. Allahım o gülüşü hala gözlerimde... İçim acıyor hatırladıkça... Sonra ayrıldık oradan ve ben şişeyi unuttum. O an onun büyüsüne o kadar kapılmıştım ki. Şişe nedir deseniz cevap veremezdim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğü Göğe Bırak
Random" Ben varmışım gibi bak göğe bu gece, " " Ve ben hiç gök olmamışım gibi uyan... " " Gülümse, izin ver güneşe, değsin o öpemediğim gözlerine... "