Genç kıza nasıl böyle samimi bir şekilde sarılırdı Alec!
Mabelle'a sadece Bradley sarılabilirdi!
Elleri yumruk olmuş ve Alec'in üzerine atlamaya hazırken, Mabelle'a söylediği sözler gelmişti aklına genç adamın.
'Ondan uzak duracaktı.'
Lanet!
Alec'i dövmesi için bir sebebi yoktu. Aslında vardı ama, bu sebeple onu dövmeye hakkı yoktu! Mabelle'a bir söz vermişti. Genç kızdan uzak duracaktı. Fakat şu anki öfkesi, sanki kontrolü dışında yükseliyordu. Boynundaki damarı atmaya başlarken, vücudundan adeta bir ateş yükselmişti. Gözleri kararan genç adam, bir anda kendini Alec'in yakasına yapışmışken buldu. Onun yaralı olmasını şu anda kesinlikle umursamıyordu.
"Ne yaptığını sanıyorsun Wesley!!"
Dişlerinin arasından öfkeyle tısladı fakat Alec, gayet rahat bir tavır takınmıştı.
"Seni ilgilendirir mi?"
Alec'in yakasında olan elleri gerilerek, genç adamın nefes almasını zorlaştırmaya başlamıştı. Ama ne Mabelle'ın koluna yapışarak onu durdurmaya çalışması, ne de Alec'i öldürecek olmak Bradley'in öfkesini dindirememişti.
Genç adam Alec ile göz göze iken, hala ateş saçıyordu.
"Soruma cevap ver Alec!"
"Asıl sen benim soruma cevap ver! Görevin bitti, öyle değil mi? Mabelle artık güvende ve Vincent'ın yanında. Artık ondan uzak durmamı gerektirecek bir engel yok! Buna sende dahilsin."
Bradley öfkeyle solumaya devam ederken, elleri bir nebzede olsa gevşemişti. Onu tanınmayacak hale gelene kadar dövmek istiyordu!
"Bırak onu Bradley!"
Genç adam kendisine meydan okuyan tanıdık ve narin sesin sahibine döndürdü bakışlarını. Mabelle elindeki meşhur bıçağıyla, Bradley'i korkutabileceğini sanıyordu yine. Ama bu sefer bıçak koluna değil, tamda boynuna hedef alınmıştı!
Metalin soğukluğunu hisseden Bradley, sakin ifadesine zıt olan öfkesiyle genç kıza döndü.
"Bu adamı bana karşı mı koruyorsun?"
Alec gülümsemesini bastırırken, bakışları Bradley'e kenetli olan Mabelle kaşlarını çattı.
"Bu adam dediğin kişinin bir ismi var! Üstelik Alec, benim için değerli bir insan. Şimdi, onu bırak!"
Bradley, Mabelle'ın sözleriyle adeta yumruk yemişe dönmüştü. Alec'in Mabelle için değerli olmasının yanı sıra, ona Bradley den daha çok değer vermiş olması yakmıştı canını genç adamın.
Elleri Alec'in yakasını serbest bıraktığında, ona hitaben konuştu.
"Kız kardeşini kurtardık. Yan odada."
Buz gibi ses tonuyla söyledikleri, Alec'i hızla yerinden kaldırmıştı. Yarasını tutarken Bradley'i iterek kapıya yöneldiğinde, çoktan bıçağını indirmiş olan Mabelle da onun peşinden ilerlemişti. Fakat odadan çıkmasına izin vermeyen Bradley, genç kızı yarı yolda yakalamıştı.
Alec'in çıktığını kapanan kapının sesiyle anlayan genç adam, bakışlarını Mabelle'ın gözlerine sabitledi.
"Eğer..."
Sesi acı çekiyormuş gibi buğulu çıktığında, boğazını temizleyerek yeniden konuşmaya başladı Bradley.
"Eğer Alec'i bırakmasaydım, gerçekten bıçağının hakkını verir miydin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel'im (Tamamlandı)
Historical Fiction#1 - Tarihi Kurgu #1 - Romantic Mabelle, çocukluğunda babasından dinlediği macera dolu hikayelerin gerçek olmasını istemişti her zaman. O heyecanları yaşamak, o savaşlara girmek istemişti. Cesur ve dik başlıydı. Karşısına çıkabilecek tüm sorunların...