Yağmur dindimişti. Biraz önce dünyanın kabus gibi kuşatan bulutları , bilinmez mesafeler yuttu… Çok geçmeden güneş ak tüllerin içindeki gelin bakışıyla göz kırptı gökyüzüne.. Gözümü süzen iki çift güneş ışığı uyanmamı sağlamıştı. Ne yazık ki 9 saatlik uykumun sonu olmuştu. Gözleri birkaç kere kırpıştırarak odamı süzmeye başladım. Annem kahvaltımı getirme zahmetinde bulunmuştu. Yumurtanın üstünde adeta dans eden buhar bulutuna bakarak esnemeye başladım. Yavaşça yatağımdan doğruldum. Aynadaki yüz ifademe bakılırsa bir vampirden farkım yoktu. Buna sevinmeliydim sanırım. Çekici bir Edward Cullen sevgilim olabilirdi. Bende bir Bella olabilirdim. Dudaklarımın kenarları kıvrılmıştı. Yanağımın iki kenarında kusursuz çukurlar oluşmuştu. Yavaşça yemek tepsime uzandım ve kendime çektim. Yakından incelediğim kahvaltımda bir kupa kahve , zeytin , peynir ve bir çok temel şeylerden oluşuyordu. Ayağa kalkıp adeta hapis demirlerini andıran penceremin yanına gittim. Ayaklarımı iki yandan geçirip sallanmasını sağladım. Yüzümü yalayan soğuk rüzgar rahatlamamı sağlamıştı. Tepsimi kenara bırakıp kupamı elime aldım. Bir yandan kahvemi yudumlarken karşı komşumuz Adrian’a bakmaya başladım. Üstü açık uyuyordu. Eğer düşündüğüm şeyler bir çift göğüs olmasaydı belki ondan yararlanabilirdim. Buradan lezbiyen olduğumu vurguladığımın farkındayım. Zaten öyleydim. Bu ilgi nereden geldiğini bilmiyorum. Ama belki annemin bir manken olmasından kaynaklanabilirdi. Eskiden birkaç kez iş yerine gitmiştim ve bir sürü kadınla tanışmıştım. Artık bu odadan çıkmıyordum.Sonra aniden her şey bitmişti , tüm umutlar uçup gitmişti. Abartacak derecede bir şizofren hastası olmadığım halde bu oda benim sınırlarımı zorluyordu. Hastalığımla başa çıkmam zorlaşıyordu. Cesurluğum azalıyordu. Belki hormonlarım da değişmiş olabilirdi. Uzun zamandır annemden ve Adrian’ın sevgilisinden başka kadın görmedim diyebilirdim. Zaten annemden tiksindiğim gerçeği kadınsal hormonlarımı erkeklere yönetmiş olabilirdi. Yada yöneltmişti. Adrian güm geçtikçe gözüme daha da çekici gelmeye başlamıştı.Zaten öyleydi. Arada sırada konuşuyorduk. Yada her gün diyebilirim. Evlerimin arasında sadece 20 metre vardı. Elime bir tane zeytin alarak Adrian’a fırlattım. ‘’Uyan uykucu! ‘’ dedim kahkaha atarak. Uyanmamıştı. Elime yumurtamın birisini aldım. Onun tam yüzüne fırlattım. Odasından inleme sesi yükseldi. Aniden ayağa kalkarak bana baktı. ‘’ Sana uyanmanı söylemiştim. ‘’ deyip dudağımı büzdüm. Keyifle kahvemden bir yudum daha aldım. Ardından kupamı yanıma koyayak ayağa kalktım. Duvar saatini elime aldım ve eski yerime geri dödüm. Saati Adrian’a doğru tuttum. ‘’ İş saati’’ dedim. Bir çift olan gözleri irileşti. Tam karşıma geçerek önümde eğildi. ‘’ Beni şımartıyorsunuz ‘’ diyerek gözlerimi kapattım. Açtığıda giyinik bi Adrian vardı. ‘’ Sizin okulunuz efendim ? Bırakmama ne dersin ? ‘’ dedi tatlı sesiyle. Ondan bazı şeyleri gizliyordum. Okula gittiğimi sanıyordu. Lezbiyen olduğumu bilmiyordu. Toz pembe bir yalan sayılır değil mi ? Sadece pembe olsa ? Tamam , tamam. Bu büyük bir yalan. Çok büyük. Mega büyük. Bunları söylemeye hazır değildim. ‘’Bu gün asacağım ‘’ dedi cırlak sesimle. Gözlerini devirip gözden kayboldu. Kafam çok fazla karışıktı. Aynı kalemin ismi neden kalem ? Neden başka bir şey değil de kalem türünen bir karışıklıktandı. Yumurtamı hızla bitirip kahvemden birkaç yudum daha aldım. Kahve soğumuştu ve yüzü ekşitmeme neden olmuştu. Olduğum yerden yatağıma balıkla atlamaya çalıştım ve bunu başarabilmiştim. En son yaptığım o hareketten dolayı odama 3 doktor gelmişti ve bana morfin vermişlerdi. Gerisini zaten hatırlamıyorum. Yanı başımda duran mp3 ümü elime aldım. Şarkıları sırayla karıştırmaya başladım. Ruhumun karanlıklığından mı bilmem gürültülü müzikler dinlerdim. Onlar bana bağırırken içimde korku değil huzur kaplardı. Kulaklıklarımı taktım.Son ses Nirvana dinlerken odaya girdi. Kulaklıklarımı çıkarma zahmetinde bulunmadan sadece ona bakıyordum. Çok sinirliydi ve dudakları hızlı bir şekilde açıp kapanıyordu. Gökyüzünü kıskanıracak maviden gözleri sinirle kaynıyordu . Bakışlarımı ne kadar da ondan kaçırmak istesemde bu imkansızdı. Alev saçan bir çift göz bu imkanı zorlaştırıyordu. Yavaşça bana yaklaşıyordu. Yanıma gelince durdu. Gözlerim Adrian’a takıldı bizi izliyordu. Ama o gitmemiş miydi ? Annem olacak sürtük adeta koparırcasına kulaklıklarımı çıkardı. Bu inlememe sebep olmuştu. Canım acımıştı ve kıpkırmızı olduğumu iddiaya girebilirdim. ‘’Ne istiyorsun benden ? ‘’ diye adeta tısladım. Üstte kalmak için bağırırcasına ‘’ Bana saygı göstermeni. ‘’ Kahkaha atmaya başladım. ‘’ Sana mı ?’’ kahkaham artmaya başladı ayağa kalktım. ‘’ Hangi saygıdan bahsediyoruz ? ‘’ dedim bağırarak. ‘’ Ben senin annenim ‘’ diye cırladı. Gözlerimi devirdim. Aniden gözlerim Adrian’a takıldı. Endişeli gözüküyordu. Anneme geri döndüm. ‘’ İki yıldır anneliğini yapmıyorsun. ‘’ dedim ses tonunu taklit ederek. ‘’ Gözümde bir sürtükte-‘’ Tokat atmıştı. Bunca yıldır atamadığı tokatı. Çığlık atmıştım. Elimi yanağımda gezdirmeye başladım. Her dokunduğum yer ateş alıyordu adeta. Dudağımın kenarından akan sıcak sıvı titrememe neden olmuştu. Yada kriz geçiriyor olabilirdim. Anneme bakınca pişman gözüküyordu. ‘’ Bana acımayı kes! ‘’ diye fısıldadım ‘’ Acımıyorum . Tiksiniyorum senden. Bana nasıl sürtük dersin ? ‘’ dedi bağırarak. ‘’ Hak ettiğin şeyleri söylüyorum. ‘’ onu sertçe ittim ve yere düştü. ‘’ Sakın peşimden gelme ‘’ diye bağırdım. ‘’ Sakın’’ deyip odanın kenarında duran sırt çantamı ve mp3 ümü elime aldım. Odanın kapısını hızlı ve sert bir şkilde kapadım. Hızlı adımlarla merdivenden inmeye başladım. Gözlerimden akan sıcak sıvı büyük acıların göstergesiydi. Şanslı olmayım ki yemek masasının üstünde kredi kartı ve şifresi vardı. Biraz çapraznda ise çok fazla olmasada bir miktar para vardı. Evden çıkmak için kapıya yaklaştım. Merdivenin orada beliren annem bağırarak ‘’ Seni iki gün sonra görürüz’’ dedi. Gözlerimi devirerek evden çıktım. Kapının önünde bekleyen Adrian’a baktım. Kollarını iki yana açmıştı. Hızlı adımlarla ona yaklaşıp sıkıca sarıldım. Bir yandan ağlamaya başlamıştım. O sadece saçlarımı okşayıp küçük öpücükler konduruyordu saçlarıma. ‘’ondan nefret ediyorum ‘’diye fısıldadım. Ohala sarılmaya devam ediyordu. Bir süre sora ağlamam kesilmişti. Yüzümü silerek ondan ayrıldım. Kolumdaki saate baktım. Gözlerim irileşti. ‘’ İşinde olman lazımdı. Kovulabilirsin ‘’ Omuz silkti. ‘’ Kocvuldum zaten. ‘’ Gözlerim iki kat irileşmişti. ‘’ Ne ‘’ diyerek ani bir tepki verdim. ‘’ Bu konuları sonra konuşalım istersen ‘’ dedi rahatlatıcı sesiyle. Kafamla onu onayladım. Yavaşça bana yaklaşmaya başlamıştı. Kendimi gerilim filmdeki rehineler gibi hissetmeye başlamıştım. Korkuyordum.Buna hazır değildim. Dudakları dudaklarıma yavaşça temas etti. Onu itmek yerine karşılık vermeye başlamıştım. Sırtımda soğukluk hissetmiştin. Ardından bir acı. Sırtımdan aşağıya doğru sıcak bir damla akmaya başlamıştı. Yavaşça kararn dünyamda Adrian’ın endişeli gözlerine odaklanmıştım sadece. İsmimi sayıklıyoru. Ve bu dudağımın iki kenarının kıvrılmasına neden olmuştu.
YENİ BÖLÜM İÇİN +300 , 20 YORUM VE 20 VOTE.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESUR
FantasyKimileri kaderin bizim elimizde olmadığını söyler.Kaderimizi kendimiz çizemezmişiz. Öyle olmadığını biliyorum. Kaderimiz içimizde yaşıyor. Onu görecek kadar cesur olmamız gerek.