Jiyong yeni boyattığı kırmızı saçları incelereken kuaföre memnun bir gülümseme yolladı.
"Kırmızı tonlar cidden bana yakışıyor sanırım. "
Para işini hallettikten sonra Tokyo'nun akşam üstü renklenmeye başlayan caddelerine baktı. İki ay geçmişti. Yoongi'ye pot kırmasının sonucunda onunla büyük bir kavga etmişlerdi. Yoongi tabiki ona bunun sonuçsuz kalmayacağını söylemişti. Jiyong Jimin'i seviyordu ama fark etmişti ki,
Yoongi gibi sevemiyordu. Dokunmaya dahi korkarak kıyamadan, bu tatlı duyguyu fark etmiyormuş gibi davranarak.
Yoongi Jimin'e hiçbir insana yaklaşmadığı gibiydi.
Onu kıskanıyordu çünkü, apacık ortadadır ki Jimin de onu seviyordu. Jiyong hikayedeki kaybeden taraf olduğunu çoktan anlamıştı. Ayrıca Yoongi ile Jimin'in arasını bozduğu için içten içe gurur duysada hatasını kabullenmeyi seçmişti. Kaçmayı kabullenmişti. Bu yüzden kimseye haber vermeden Kore'yi terk edip Japonya'da kendine yeni bir hayat kurmuştu. Öyle görünüyordu ki, Jiyong Jimin'in hayatından moruklar bırakarak uzaklaşmıştı. Birçok insan gibi.
Jiyong gitmişti.
#Olaydan iki ay sonra#
Jungkook sevgilisinin saçlarını toplamasına yardım ederken evde dört dönen Jimin'e bakarak gülüyordu.
"Jimin az bir rahat dur. Altı üstü annen ziyarete gelecek. "
Jimin masadaki tabakları düzeltirken Jungkook'a şaşkınlık ve kızgınlık arası bir bakış attı.
"Altı üstü ziyaret mi? Kookie farkında mısın eğer annem en ufak bir şeyden bile memnun olmazsa beni de peşinden Amerika'ya sürükleyecek! LeeHi'yi yalnız bırakmak gibi bir niyetim yok. "
Jungkook gözlerini devirerek önlük giymeye çalışan sevgilisine tekrar yardım etti.
"LeeHi demişken o nerede? "
"Annem ile konuşmak istemiyor. Bu akşam RaeMin'de kalacak. "
Jungkook kafası ile onayladıktan sonra sevgilisinin yanağına sulu bir öpücük bıraktı.
"Yah Oppa! Jimin'in önünde öpmesene utanıyorum!"
Jimin YeRim'e bakıp gülümserken masanın yanından ayrıldı.
"Cidden benim için yemek yapmana gerek yoktu YeRim. Sana yük olmak istemem."
YeRim şirin bir şekilde gülümsedikten sonra olumsuz anlamda kafasını salladı.
"Saçmalama Jimin! Benim için bu büyük bir onur. Ciddiyim. Size yardım etmeyeceğim de kime edeceğim?"
Jungkook gülümseyip sevgilisinin yanağını sıktı ve şakadan kızmaya başladı.
"Yah! Sana demedim mi yemek yapmakta bu kadar yetenekli olma diye? Bak şimdiden insanlar senden yemek yapmanı istiyor! Kıskanıyorum ben! "
YeRim üzgün bir şekilde Jungkook'a baktı.
"Üzgünüm oppa. Söz öyle birşey olursa ilk senden izin alacağım! "
Jungkook ilk YeRim'in onu ciddiye almasına şaşırsa da sonra ne kadar saf olduğunu hatırlayıp güldü. Ne hüzündür ki tatlı bir çift gibi görünseler de iki taraf da hevesini adlıktan sonra birbirlerini bırakacaktı.
"Yah! Oppan sadece şaka yaptı."
YeRim şaşırarak Jungkook'a bakarken utanarak mutfağa yöneldi. Jimin Jungkook'u kolundan dürterek gülümsedi.
"Uzun süre bakışınca aşırı utangaçlaşıyor. Bu çok şirin. "
Jungkook da Jimin'i kolundan dürterek güldü.
"Yah! Ona sadece ben şirin diyebilirim!"
O sırada Yoongi yorganına sokulmuş bir bardak süt eşliğinde Pretty Little Liars izliyordu. Namjoon sevgilisi Jin ile buluşmaya gitmişti. Yani evin sadece ona kaldığı nadir zamanlarda yaptığı şeyi yapıyordı. Çocuklaşıyordu. Bardaktaki tüm süt bitince bardağı mutfağa bıraktı. Salona geri dönünce aniden kendini yere atıp yuvarlanmaya başladı.
"Ah siktir! "
Huzursuzca yuvarlanmaya devam etti.
"Siktir. Siktir. Siktir. Siktir. "
Ayaklarını halıya sürterek kıpırdandı.
"Galiba Jimin'i özledim. "
Sonra daha sessiz mırıldandı.
"Biraz? Kimi kandırıyorum... Jimin'i çok özledim!"
İçinden bir ses sadece onun özlem çekmemesi için dua ediyordu. Jimin'in onu özlemesini istiyordu çünkü o çok özlemişti. Erkekliğine yediremeyip onunla konuşmayı reddetmişti ancak çoktan iki ay olmuştu ve çıldıracak gibiydi. Okulda bile sırf onu görmemek için bazen okulun unutulmuş köşelerine zaman geçirdiği olmuştu. Yerden kalkarak bu sefer kendini koltuğa attı. Artık dayanamıyordu.
#Yarım saat sonra#
Jimin gerim gerim salonda çok şık giyinmiş YeRim ve Jungkook'a baktıktan sonra YeRim'e gülümseyerek yaptığı yemekler için teşekkür etti. Annesi ile telefon görüşmelerini saymazsa neredeyse iki senedir yüz yüze görüşmemişti. Sonunda kapı zili çalınca heyecanla yerinden kalkarak kapıyı açtı. Annesi yerine karşısında Yoongi'yi görünce şaşkınlıktan büyük ihtimal dilini yutabilirdi Jimin.
"H-huh? Y-yoongi? "
Yoongi yorgun görünüyordu ancak o yorgun gözlerle bile Jimin'in bu şıklığını fark edebiliyordu.
"Seninle biraz konuşmak istiyorum. "
Jimin kol saatine baktı. Annesinin verdiği ihtimal saate daha vardı ama erken gelme ihtimali de vardı.
"Beş dakika. Sadece beş dakikan var. "
Jimin, Jungkook ve YeRim'e sorun olmadığını göstermek istercesine eli ile "ok" işareti yaptıktan sonra kapıyı kapatarak geniş apartmanın sensörlü ışığı ve Yoongi ile başa kaldı.
"Dinliyorum. "
"Seni özledim. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Follow me ✧ Yoonmin ✔
FanfictionBazen küçük bir kargaşanın sonucudur doğan aşk. İplerin ne zaman koptuğunu bilmezsin. Sadece ucunu bulana kadar devam edersin. Ama ucuna ulaşamadan, onunla ortada bağlanırsın. O zaman geldiğinde, gerçekler iki tarafı da acıtır. Ama buna rağmen devam...