Multi medya; Doruk, Nisa
Bölüm şarkısı: Göksel - Gittiğinde
İyi okumalar...
***
"Ya Doruk salak mısın anlatsana" diyince oflayıp oturduğu sandalyede bana doğru döndü.
"Nisacım anlattım ya " dedi dişlerinin arasında.
"Ya arabada uyuya kaldığımı biliyorum benim merak ettiğim sonra olanlar" diyince bana 'ben aslında erkeğim' demişim gibi baktı. Kaşlarımı çatıp anlatmasını bekledim.
"Sonrasında iki yüz kilo ağırlığındaki seni evine kadar hatta odana kadar taşıdım" diyince gözlerim irileşti, ağzım o şeklinde açıldı. Hem bana iki yüz kilo demişti hem de babam evdeyken beni odama kadar kucağında taşıdığını söylemişti.
"Ben iki yüz kilo değilim bir, gözlerini doktora göstersen iyi olur iki, bunları yaparken babam neredeydi üç" diyince güldü. Ayhhh gülüşünü bi görseniz. Ama göremessiniz tabiki -sinsi gülüş-
"İki yüz kilo olmasan da yüz elli varsın bir, o kadar mükemmelim ki gözlerimde hiç bi sorun yok iki, onları yaparken baban evdeydi üç" diyip benim yaptığım gibi söylediklerini sıraladı.
Oturduğu sandalyenin yanındaki sandalyeye oturup sol kolumun dirseğini masaya koyup avucumu yanağıma yasladım. Yüzüne baktığımda beni izliyodu.
"Ee anlat bakalım babam bizi o şekil görünce ne yaptı?" Diye sordum.
"Önce telaşlandı tabi. Önemli bişey olmadığını uyuduğunu söyleyince biraz rahatladı. Sonra seni yatağına yatırdıktan sonra baban beni salona davet etti. Nerden tanıştığımızı sordu, bende okuldan arkadaş olduğumuzu ve o günü birlikte geçirdiğimizi, günün sonunda arabada uyuya kaldığını anlattım." Nefessiz söyledikleri bittiğinde gülümsedim. Babam telaşlanmasın diye gerçeği anlatmamıştı. Yüzümdeki gülümsemeyi görünce gülümsedi.
"kalk seni bir yere götürücem" diyip oturduğu sandalyeden kalkıp elin uzattı. Anın şokuyla kendime gelmeye çalışıp yüzüne baktım.
"Nereye?" Diye sordum merakla. Beni nereye götürebilir ki?
"Gidince görürsün hadi kalk" diyip uzattığı elini gösterircesine salladı.
"Saçmalama Doruk okuldayız ve dersimiz var" diyince omzunu silkti. Tabi okul müdürünün oğlu olunca insan umursamaz dersi felan.
"Derse girmek zorunda değilim. Sende" diyip işaret parmağıyla beni gösterdi. Gülüp yanına gittim. Birlikte kantinden çıkarken bir çok insanın bakışları bizdeydi. Bizim sevgili olduğumuzu felan düşünenler var mıdır acaba?
"Nereye gidiyoruz peki?" Diye sordum ellerimi şişme montumun cebine koyarken.
"Gidiyoruz bir yere işde napcan" diyince yüzümü buruşturdum. Napcan mı demişti bu? Demedi sayıyorum ben.
"Beni ormanlığa götürüp küvetin içinde paramparça edip kellemi ayırıp diyer parçalarıma benzin döküp kellemi de evime yollamıyacaksın demi?" Diyince olduğu yerde durup ifadesiz bakışlarla yüzüme baktı. Galiba tahminim doğruydu. Sorarcasına baktığımda tekrar yürümeye başladı.
"Düşündümde iyi fikir " diyince gözlerim irileşti. Valla yapacaktı ya. Olduğum yerde durup ayaklarımı yere vurdum.
"Yapamassın öldüremessin beni" diyince kahkaha attı. Kahakahası okulun bahçesinde yankılanırken korku filminin içinde gibi hissettim kendimi.