Selam Yalnızlar. Her zaman yalnız olanlar. Yalnız kalmaya devam edecekler!
Nasılsınız?
Sevgililer günü özel girişi yaptım size. Özel bölüm yazmadım ama giriş yapayım dedim :D Geçen yine şekilim :D
Bizim kitaplarımız var, onları okuruz, sevgiliye ne gerek var? derim ama milleti kandırmayayım. Yazık lan bize. Yalnızlık zor.
Neysem. Geçiş bölümü gibi bir şey oldu bu. Gelinliği mahsus koymadım. Sürpriz olsun okeeyy :D
Keyifli Okumalar! :)
°Zeynep°
Zaten bayılıp bayılmamak konusunda, iki arada bir derede kalmıştım, yetmez gibi bir de olanlara cidden anlam veremiyordum.
Hayır, gerçek anlamda ne gibi bir günahım olabilirdi benim? Kendi halinde, eşi dostuyla eğlenen, hiçbir sorun yaşamayan insanlardan olamaz mıydım? Tamam, Kerem başa gelebilecek en güzel sorun olabilirdi, ama buradaki asıl sorun da yine oydu! İroninin dik alasını yaşıyordum.
Sonunda kendime geldiğimde -bayılınca murada eremeyeceğimi bildiğim için bayılmamıştım- hiç işim yokmuş gibi çemkirdim.
"Ne işin var senin burada ya?"
Kerem gözlerini kısıp, beni şöyle bir süzdü.
"O güzel fotoğrafından sonra dayanamadım desem?"
Sesimi biraz alçalttım.
"Münasip bir yerine de onu, derim."
"Ayıp ama, güzelim."
"Ya ne ayıbı ya? Ben burada heyecanlı heyecanlı gelinlik seçmeye gelmişim. Arkadaşlarım var, annem var. Sen de benimle dalga geçmeye gelmişsin. Nereden geldiğin de belli değil!"
"Ne? Nereden çıkardın bunu? Yani dalga geçmeye geldiğimi? Bu üzerindeki şahane şeyi yakından göreyim dedim."
Sanki çıplakmışım gibi, ki zaten öyle sayılabilirdim çünkü bu üzerimdeki pek de bir taraflarımı kapatmıyordu, beni süzdü.
"Baya yakında olmalıymışsın? Bu şahane şeyi görmek için kısa sürede geldiğine göre?"
İşaret parmağını havada salladı. Bu hareketi öyle tatlı yapmıştı ki, insanın sinirlerini alıp götürüyordu.
"Az değilsin sen? Ne kadar da akıllısın ki böyle şeyleri tahmin edebiliyorsun?"
Küçük bir çocuk gibi yerimde tepinmemek için kendimi zor tutarken, ne yapacağımı şaşırmıştım. Hem beni tiye almıyor, hem de, ah, tarif edemeyeceğim kadar garip davranıyordu.
"Gider misin buradan?"
"Hayır."
"Beni takip ettin, değil mi?"
"Hayır."
"Yalan söyleme?"
"Hayır."
"Ya nasıl buldun o zaman beni?"
"Hayır."
"Ne?"
İrkildi.
"Ya, pardon. Dalmışım."
"Ya kıçına takmıyorsun resmen beni!"
Anlam veremez gibi bana baktı.
"Trip mi attın sen şimdi?"
"Hayır canım. Gerçeği söyledim."
Bana bir adım daha yaklaştı. Bu hareketiyle aramızdaki mesafe iyice daralmıştı. Elini uzatıp önüme düşen bir tutam saçı arkaya doğru attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz [ZeyKer]
FanficArabanın kaputuna yaslanmak için adımımı attığımda karanlık ve boş sokakta yankılanan sesleri duydum. "Sen kimsin lan? Ha kimsin söyle! Ne hakla bana böyle şeyler dersin?" Yönümü değiştirip kapının kolunu tuttum ama açmadım. İçimdeki dürtü beni...