| Biber Gazı | part 1 |

228 10 11
                                    

Mira korkmaz'dan...

Elimdeki defter kağıdının her yerini tamamen karaladığımda , canımın sıkıldığını farkederek sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim. Dersimiz coğrafya'ydı. Bu dersi yakışıklı öğretmenimiz yüzünden her ne kadar sevmeye çalışsamda , çabam başarısızlıkla sonlanmıştı. Yakışıklılıkla iş yürümüyordu sonuçta. Hocalar bedava puan'da dağıtmıyordu. Bunun için sevgili öğretmenimizin yakışıklılığını görmezden gelerek, dersi anlamaya çalışmıştım ve bu çabamda başarısızlıkla sonlandığında Coğrafya dersinde error verdim.

Sadece bir  tane beynim olmasına rağmen onbeş tane dersi anlamak oradan bakılınca çok kolay.

Buradan bakılınca da çok kolay. Ama bize göre değil , bazı inek ogrencilere göre.

Seslice ofladım ve arka sıramda oturan sevgili kanka'ma belkide hayatımı bu işkenceden kurtaracak soruyu sordum.

" Özgür , zilin çalmasına kaç dakika var. "

" iki dakika. "

Beklediğim cevabı aldığımda sırıtarak önüme döndüm. Önüme döndüğüm için kendime lanetler savururken tahta kalemini elinde tutmuş bana uzatan öğretmene Gülümseyerek "bi sorun mu var? " diye sordum. Benim gibi Gülümseyerek cevap verdi. "Sorun şu. Eğer tahtadaki soruyu çözemezsen derste beni dinlemediğin için müdürün odasına gideceksin. "

Tahtadaki soruya öküzün trene baktığı gibi bakarak burukça gülümsedim. Ayağa kalkıp tahta kalemini alarak soruyu tekrar okumaya başladım ve tam yanlış olduğuna emin olduğum cevabı sorunun altına yazacakken bir ses beni kurtardı.

Tenefüs zili...

Tahta kalemini öğretmene teslim ederek "tüh. Tam da yapıyordum. Bidaha ki derse artık. " diye ortaya bir yalan attım ve Özgür'ün kolundan tutup Kantine sürükledim. Yanımda para yoktu. Daha doğrusu anzeymır hastası gibi herseyi unutmasam şuan param cebimde olacaktı ama neyse. Yanımda okulumuzun veliaht'ı Özgür kankam vardı. Onun için böyle şeyleri pek sorun etmezdim. Alt kattaki okul kantinine indiğimizde gözüme kestirdiğim boş masaya geçerek oturduk.

" Özgür? "

" Ne var Mira? "

Adam gibi sorduğumuz şeylere adam gibi cevap verse olmazdı zaten değil mi. Kıro özgür.

" git bana kantinden gazoz , tost , çikolata , kek , sim- " sözümü kafama bir tane geçirmesiyle yarıda bırakınca kafamı ovalamaya başladım. Açıtmıştı hayvan!

" Ordan bakınca para sıçıyor gibi mi gözüküyorum? "

" Öyle gözükmüyorsun, zaten öylesin. Şunu kabullen artık. "

Özgür bu okulun veliaht'ıydı. Herkez bunu biliyordu. Babası bu okulun sahibi ve aynı zamanda da müdürüydü.  Ama kimse Özgür'e bu konuyla ilgili birsey söyleyemiyordu. Özgür yedi yaşındayken babası ile başka bir kadını annesinin Yatağında birlikte olduğunu görünce babasını hayatından sildiğini anlatmıştı. Babasını baba yerine koymadığı için onun hayatında yer almasını istemiyordu doğal olarak.

" Ben veliaht değilim. Anlamakta zorluk çekiyorsun, biliyorum ama anla artık o adam benim hiçbirşeyim. Şimdi burada bekle. İstediklerini alıp geleceğim. " diyerek masadan uzaklaşıp Kantin sırasına girmeye tenezzül etmeyerek , yakışıklılığını koz olarak kullanıp en öndeki kıza parasını uzattı ve Gülümseyerek alacağı şeyleri söyledi. Maalesef bizim de güzelliğimizi koz olarak kullanacağımız bir güzellik yoktu. Kıskandım. Kısa bir süre sonra istediğim şeyleri bir tepsinin içinde getirip önüme bıraktı. Kendine de latte almıştı. Bunu sipariş etmediğim için kendime küfür ettim. Lanet olasıca ben. Önündeki şeyleri iştahla yemeye başladım ve bitirince sırıtıp beş tele istedim. Evet. Tahmin ettiğiniz gibi latte alacaktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 04, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

 Biber Gazı Mağduru Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin