Hilary için yorucu bir gündü. Korkunç bir şekilde ölen ablasının cenazesinde tüm gün ayaktaydı. Onu çok özlemişti şimdiden. Sevgilisi tarafından vahşice katledilmişti. Katil ise hala kayıplardaydı. Ablası ölmeden önce Hilary ile aynı odada kalıyordu. Zavallı Hilary.. Bu acı sessizlik ortamında kaybolmuştu. Ablası onun için her şey demekti. Hilary 18 ablası Daphne ise 20 yaşındaydı daha. O onun yalnızca ablası değildi. Sırdaşı,arkadaşı,annesi... Eve geldiğinde hala ağlıyordu Hilary. Annesi ve babası da mahvolmuştu,ona belli etmeselerde acı içinde ayakta durmaya çalışıyorlardı. Odasına çekilmek ve bir daha çıkmamak üzere harekete geçti Hilary. Odaya adımını attığı andan itibaren gelen üşüme hissi onu rahatsız etmişti. Diğer odalar sıcak olmasına rağmen bu oda neden bu kadar soğuktu? Üzerine bir hırka alarak ablasının yatağına uzanmıştı. Yastığında ki kokusunu içine çekerek ve ağlayarak uykuya daldı.
-Onunla gitme oraya! Senin ölmeni istemiyorum bebeğim...
-Ona güvenme,verdiği hiçbir şeyi alma,beni dinlemelisin Hilly beni dinle sakın unutma!!!
Çığlıklar içinde uyandığı kabusun şokundan hâlâ çıkamamıştı. Kâbusunda ablası zifiri karanlık bir yerde gözleri kanlar içinde ve beyaz bir elbiseyle karşısında dikilmiş ve bu sözleri söylemişti. Ne demekti bu? Çok gerçekçi bir rüyaydı.
-Ertesi gün-Ablasının anılarını biriktirdiği bir defter bulmuştu Hilary. Açıp merakla incelemeye başlamıştı. Bir çok sayfası o ve ablası ile ilgili anılarla doluydu. Sayfaları çevirirken ablası bir çocuktan bahsediyordu. Muhtemelen onun sevgilisiydi,Daphne kardeşine onun hakkında pek bir şey söylemediği için sevgilisini hep merak ederdi Hilary.
'O mükemmel gözleriyle etkilemişti beni. Bakışları derin ve anlamlıydı. Onunla üniversitede tanıştık. Çok kibar ve nazikti. Saçları oldukça bakımlı ve sapsarıydı. Gözleri mükemmel derecede yeşildi. Onu yarın tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.''Hala inanamıyorum benimle çıkmak istediğini söyledi! Tabi ki kabul ettim. Birlikte sinemaya gittik. Ama ben filme odaklanamadım hiç. Mükemmel suratını incelemekten kendimi alıkoyamıyordum kendimi. Bana sürekli 'çok güzel kokuyorsun,sana doyamıyorum'diyor. Ah heyecandan kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu'
Hilary sayfaları çevirdikçe daha da meraklandı. Son sayfalara geliyordu.
'Bugün tartıştık. Kendisiyle yakınlaşmadığım için bana sinirleniyor. Ama elimde değil. Onunla birlikte olamam ben..yapamam.'
'Beni buluşmak için bir bara çağırdı benimle bir şeyler konuşacakmış. Ne diyeceğini tahmin ediyorum benden ayrılmak isteyeceğini biliyorum. Güçlü olmak zorundayım ama onu hala seviyorum..'
Yazılar burada bitiyordu. Hilary ürkmüştü. Çünkü son yazdıkları, ablasının ölmesinden yalnızca 1 gece öncesinin tarihini gösteriyordu. Bugün olanları unutmalıydı.
-3 ay sonra-
Hilary sokakta yürürken bir çocukla çarpıştı. Yere düştüğünde ayağını incitmişti. Kafasını kaldırdığında çok yakışıklı bir genç vardı.
"Ben özür dilerim iyi misin?""Evet iyiyim ayağım biraz incindi"
Hilary gence hayran hayran bakıyordu. Sarı saçları ve yeşil gözleriyle adeta parlıyordu. Genç onu kucaklayarak kaldırdı ve bir banka oturttu.
*'Adım Mike. Senin adın ne?'
-'Hilary.'
*'Benimle bir şeyler içmek ister misin Hilary? Özür olarak kabul edersin.'
-'Olabilir. Tamam.'
*'Güzel!'
Birlikte sohbet edip kahve içtiler. Gitmeden birbirilerine numaralarını verdiler ve ayrıldılar. Ertesi gece saat 02:00 civarı bilinmeyen bir numaradan aranarak uyandı. Gözlerini aralayarak telefonu açtı ve dinledi.
'Seni de ablan gibi bir baltayla parçalayıp o leziz etlerini yiyeceğim. Şşşşh! Sakın bir şey deme böyle daha gerilimli oluyor,değil mi?'
Hilary donmuş ve korku dolu gözlerle duvara odaklanmıştı. İlk 5 sn kendine gelemedi. Daha sonra ise titreyerek telefonu kapattı ve ağlamaya başladı. Derin bir nefes alıp babasına seslendi.
'Baba!'
Babası ve annesi koşarak Hilary nin odasına gelmişlerdi. Korku dolu gözlerle kızlarına bakıyordu ikisi de.
'Ne oldu tatlım? İyi misin?!'
Hilary babasına olanları anlattı ve hemen polisi araladılar. Polis geldi fakat bir sonuca ulaşamadılar.
2 gün sonra Mike aradı. Onunla buluşmak istediğini söyledi. Hilary heyecanlanmıştı. Hemen hazırlanıp dışarı çıktı.
Güzel ve şık bir bara geldiler. Kırmızı şarabı Hilary e uzatan Mike gülümsüyordu.
Şaraptan birkaç yudum alan Hilary konuşmaya başladı. 2 gün önce başına gelenleri anlatırken gözleri kararmaya ve başı dönmeye başladı. Kendini boşluğa bırakmış hissi bütün vücudunu sarmıştı...
'Sana gitmemeni söylemiştim canım kardeşim. Ona güvenme demiştim neden..neden beni dinlemedin?!'
Hilary ablasını görmüştü kâbusunda. Gözlerini sıkıca yumdu açtığında yatağında ve güvende olmayı diledi. Titriyordu... Fakat değildi. Şuan karşısında elinde bir baltayla Mike duruyordu.
'Sıra sende. Eminim çok lezzetlisindir!'..
Herkese merhabaaa! Wattpad e yeni geldim ve sıkı bir korku filmi hayranıyım. Ben de sıkıldım ve sizlere kendi yazdığım hikayeleri sunmak istedim. Vote vermeyi unutmayın :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Korku Seansları~
HorrorBirbirinden yeni ve korkutucu hikayelerle,korkuyu derinlerde hissedeceksiniz. (Yazacağım bütün hikayeler bana ait olacaktır,hepsi orijinal dir.)