Kazanın ardından iki hafta geçmişti. O hafta olan hiçbir şeyi hatırlamak istemiyordum. Çiğdem tamamen iyileşmişti ve yine başımı şişirmeye başlamıştı. Umurumda bile değildi isterse beni öldürebilirdi onun o tatlı gülümsemesi görebilmek için her şeyi yapabilirdim. İki hafta boyunca Çiğdem'in yanında kalmıştım ve ikimizde dışarı çıkmamıştık. Doktora bile gitmemiş doktoru eve çağırmıştık.
-"Buse artık dışarı çıkabilir miyiz?"
-"Çiğdem iyi olduğuna emin misin ? Bir yerin ağrımıyor demi?"
-"Of Buse sen ne zamandan beri bu kadar pimpirikli olmuşsun böyle. İyiyim ben bak hiçbir şeyim yok." Nasıl pimpirikli olmayayım az kalsın seni kaybediyordum lan ben. Çiğdem uyandığından beri kaza ile ilgili hiç konuşmamıştık. Ondan özür bile dilememiştim. Bir kaç kez denemiştim ama Çiğdem her seferinde konuyu değiştirecek bir şey bulmuştu. Bende onun bu konuda konuşmak istemediğini anlayınca inat etmekten vazgeçtim.
-"Buse aklıma bir şey geldi." Çiğdem o kadar bağırmıştı yerimden sıçramıştım.
-"Söyle başımın belası."
-"Havalar hala sıcak Çeşme'ye gidelim. Bir kaç gün orada kalalım."
-"Çiğdem daha yeni iyileştin denize girebilecek kadar iyi olduğunu sanmıyorum."
-"Nereden biliyorsun doktor musun sen? Ara ve doktora sor."
-"Doktor onaylamazsa inatçılık yapmak yok ama."
-"Kabul ediyorum." Rehberden doktorun numarasını bulup aradım. Denize girebileceği yorumunu aldıktan sonra telefonu kapatıp hevesle bana bakan Çiğdem'i gördüm.
-"Pekala git ve hazırlan."
-"Seni seviyorum canım ikizim." Yanıma gelip yanağıma bir öpücük kondurdu ve odasına doğru koştu. Hala çocuk bu ya. Bende odama çıkıp hazırlandım. Benim içinde kafa dinlemek için bir fırsat olabilirdi. Bir çanta alıp içine ihtiyacım olacak bir kaç malzeme tıktım kendi yazlığımız olduğu için orada yeterince kıyafetimiz vardı. Dolabımı alıp lacivert şortumu ve beyaz BLACK ANGEL yazılı t-shirt giydim. Sırt çantamı da takıp aşağı indim. Çiğdem yüzmeyi pek sevmezdi ama kumsal ve güneş onun en sevdiği ikiliydi. Bense kumsalı sevmeyen bir deniz insanıyım. Yüzmek bana daha eğlenceli geliyor. Çiğdem'İ beklerken telefonuma baktım. Evden çıkamadığım için hala arabayı bozanı bulamamıştım şimdide bu tatil işi çıktı. Çiğdem heyecanla aşağı indi. Yine bir şeyler çeviriyor bu hadi hayırlısı.
-"Ne işler çeviriyorsun sen?"
-"Hiçç ne çeviricem canım."
-"Bu bir anda ki mutluluk hiç hoşuma gitmedi haberin olsun."
-"Oturup ağlıyım mı Buse?"
-"Aman ya tamam demedim bir şey. Ben arabayla gidiyorum sen Rıdvan abiyle gidiyorsun seni bırakıp geri dönecek."
-"Niye ya ben seninle gelmek istiyorum."
-"Ama ben seninle gitmek istemiyorum itiraz etme ve Rıdvan abinin yanına git."
-"Banane ya ben seninle gitmek istiyorum."
-"O zaman gitmeyelim benim için hava hoş."
-"Of tamam tamam." Hızla kapıyı açtı ve arabaya bindi bende otoparktaki arabalardan birini aldım ve hemen arkalarından gitmeye başladım. Eskiden olsa kesinlikle onların önünde giderdim ama artık Rıdvan abiye bile araba konusunda güvenmiyordum. Yavaş gidincede yol hiç çekilmiyor ya. Sonunda yazlığa vardık ve içeriye girdik. Biz buraya nadir olarak gelsekte her zaman temizlenirdi çünkü ne zaman geleceğimiz hiç belli olmazdı. Çiğdem odasına gidip eşyalarını dizmeye başladı. Bende getirdiğim çantayı odama bırakıp bir şeyler atıştırmak için mutfağa geçtim. Dolapta yiyecek hiçbir şey yoktu. Doğru ya gelirken alışveriş yapmadık.