- ASHLEY-
Merhaba, ben Ashley Carter, 17 yaşındayım. Kimsesizler yurdunda yaşıyorum ama bu daha fazla devam etmeyecek. Benim sadece bir arkadaşım var, o da Laura Jones. Her yerde ''kötü kız'' olarak biliniyorum, bu bazen biraz can sıkıcı oluyor ama insanlar beni böyle görüyorlarsa ben onları neden takayım ki?
Favori rengim olan kırmızı rujumu sürdüm, saçlarımı düzelttim ve son bir kez aynaya bakıp sırıttım. Sonra da odamdan çıktım, çıktığımda etraftaki bir sürü kimsesiz çocuğun çığlıklarını ve gülüşlerini işitebiliyordum. Son bir yılım kaldığı için mutluyum, sadece son bir yıl. Bu bir yıldan sonra nihayet Londra'ya gidebileceğim. Kolejden bir kaç yıl izin alacağım, tabi Laura da öyle. Laura ile plan yaptık, ikimiz de paramızı biriktirip Londra'ya taşınacağız. Onun da benimle Londra'ya taşınmak istemesine çok sevindim açıkçası bunun üstesinden kendi başıma gelemezdim ayrıca o burda cehennemi yaşarken ben Londra'da hayallerimi yaşayamazdım.
''Hazır mısın?'' diye sordum Laura'ya.
''Evet.'' dedi yerden çantasını alırken.
Üç yılı aşkın süredir bu yetiştirme yurdundayım. Sanırım artık buna son vermenin vakti geldi çünkü artık kendime bakabilecek kadar büyüdüm. Hem diğer gelen çocuklar için de yer açılmış olur. Şanslıyım ki, Laura benim kardeşimmiş gibi davranmayı kabul etti. Böylece onu da yanımda götürebileceğim. Buradakiler o kadar aptal ki, hiç sorgulamadan kardeş olduğumuza inanacaklardır.
''Sana bir şey sorabilir miyim?'' dedi.
''Evet?'' diye cevapladım.
''Ya ben gitmek istemiyorsam, ee Londra'ya?'' diye sordu gözlerimin içine bakarken.
''O zaman gelmezsin.'' Omuz silktim.
Bana gülümsedi ve kahkaha attı. ''Geliyorum.'' dedi.
''Peki neden bana böyle bir şey sordun?'' diye sordum o sırada istemsizce kaşlarım kalktı.
''Çünkü, eğer ben kararımı değiştirirsem beni destekler misin diye merak ettim.'' dedi ve gülümsedi.
''Tabi ki, sen benim en yakın arkadaşımsın açıkçası benim tek arkadaşımsın yani evet belki üzülecektim ama sonuçta Londra'ya gittiğimizde ikimiz de kendi işimize bakacağız, bu yüzden...'' dedim ve ben de ona gülümsedim.
''Seni seviyorum Ash.'' bunu söylerken sırıtıyordu.
''Ben de seni.'' Kıkırdadım.
-------derslerden sonra--------------------------------------------------------------------------------------------------------
''Öğle yemeği zamanı! Hazırsın değil mi?'' diye sordum ve ona kolumu uzattım.
''Evet'' Laura koluma girdi.
Kafeteryaya vardık ve yemeklerimizi aldık. Bir masaya oturduk. Bizden uzakta bir masada oturan kişilerin bize güldüğünü duyduk. Sinirlendim. Laura aldırmadan yemeğine devam etti, bense kalkıp yanlarına gittim.
''Neden bize gülüyorsunuz?'' diye sordum herkesin içinde.
Durdular ve bana dik dik bakmaya başladılar. Çok utandım ve kendimi biraz garip hissettim ama onların bize böyle boktan davranmalarına izin veremem.
''Senin iri ve sert biri olduğunu biliyorum ama ben seninle şimdi kavga etsem sen bana geri cevap verip, benimle kavga edebilir misin?'' diye tersledim onu.
''Sen tam bir eziksin!'' diye bağırdı biri kalabalığın içinden, çok arkalardan geliyordu ama yine de duydum.
''Bu yüzden mi bize gülüyorsunuz?'' diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Good Girl Goes Bad
Teen FictionTracey, küçük bir kasabada yaşayan iyi bir kız. İki ebeveyni ile gayet güzel bir hayatı var ve tabi ki ona kraliçeymiş gibi davranan bir de harika bir erkek arkadaşı... Ashley de Tracey gibi küçük bir kasabada yaşıyor tek farkları Ash, Tracey gibi i...