Herkese selam! Biliyorum çok geç kaldım ve sizi beklettim.
Herneyse medyada temsili Hazan ve Armağan var. Bu bölümü iki part şeklinde kısa kısa yazıcam. İyi okumalar! :-)
"İki hafta sonra-Efe' nin Ağzından"
(Üzgünüm zaman atlamak zorundaydım.)Tam iki hafta geçmişti Tutku' yla olan kavgamızdan. Gözlerimiz her kesiştiğinde gözlerimi onun karamellerinden kaçırmamla geçen tam iki hafta!
O iki haftada ne mi oldu? Şöyle kısa bi özet geçiyim. O bar faciasından sonra okula geldiğimiz gün Tutku' yu kötü bi şekilde görmeyi beklerken onun benim aksime gayet mutlu olduğunu görmüştüm. Aynı okula ilk geldiği gün gibi davranıyodu. Herkese sıcak olan bakışlarının bana karşı boş olması canımı sıkıyodu.
Ödev işi de vardı tabii. Tutku artık ne dediyse Canan hoca herkes kendi istediğiyle grup olsun demişti bize.
Düşüncelerime ara vererek hızlıca yataktan kalktım ve banyoya geçip günlük işlerimi hallettim. Dolabın karşısına geçip okul formalarımı giydim. Çok şükür okul formaları yenilenmişti. Hızlıca saçlarımı düzeltip aşağı indim. Mutfağa geçtiğimde Hazan hariç herkesin masada olduğunu gördüm. Hemen masaya oturup bizimkilere "Günaydın." dedim. Onlar da aynı şekilde bana karşılık verince onlara baktım ve "Hazan nerde?" diye sordum. Ceren sıkıntılı bi nefes verdi ve bana bakıp "Odasında hala. Sabah uyandırmak için odasına girdiğimde tekli koltukta oturuyodu. Aşağı gelmesini söylediğimde gelmiceğini söyledi. Canı bi şeye sıkılmış belli, ama anlatmıyor." dedi. Dedikleriyle moralim bozulmuştu.
Hazan son günlerde böyleydi. Okulda sürekli bi yerlere dalıp gidiyodu. Dün sırf belki biraz düzelir diye Ceren' le bizde kalmışlardı. Armağan masadan kalkıp "Ben bi Hazan' a bakıyım." dedi ve cevap vermemizi beklemeden merdivenlere doğru ilerlemeye başladı. O anda yukarıdan gelen kırılma sesiyle hepimiz masadan hızlıca kalkıp merdivenlere koştuk. Noluyo amk!
"Armağan' ın Ağzından"
Merdivenlerden yukarı doğru çıkarken kırılma sesiyle daha da hızlanarak Hazan' ın kaldığı odaya geldim. Kapının kolunu indirdiğimde kilitli olduğunu anladım ve kapıyı yumruklamaya başladım. Diğerleri de yanıma gelince Kaan da yumruklamaya başladı. Aynı zamanda da "Hazan aç kapıyı!" diye bağırıyodum. Hazan' ın kapıyı açmıcağını anladığımda Kaan' ı omzundan geriye doğru ittirip içeriye doğru "Hazan bak kapıyı kırıcam. Aç şu kapıyı!" diye bağırdım. Yine ses gelmeyince omzumla kapıyâ doğru yüklendim. Üçüncü de kapı açıldıktan sonra hızlıca içeri girdim.
Siktir! Noldu lan burda?!
"Ahsen' in Ağzından"
Sabah yüzüme dökülen bi bardak suyla güne başlamıştım. Aman ne güzel dimi!
Şimdi ise kahvaltımızı yapmış okul formalarımızı giymiş Tutku Hanımın aşağı inmesini bekliyoduk. Sıkıntı bi şekilde nefes verip belki onuncu kez yukarı doğru "Tutku napıyosun orda? Yarım saat oldu kızım! İn artık aşağı!" diye bağırdım. Merdivenlerden gelen ayak sesleriyle -çok şükür- diye mırıldanıp Tutku' ya döndüm. "Allah aşkına ne yaptın yukarda kaç dakkadır?" diye sordu Defne. Tutku eteğini gösterip "Etek boyu fazla kısa değil mi? Dizimin bi karış üstünde nerdeyse." diye sızlandı. Defne ve Beril onu umursamadan kapıya doğru ilerlerken bende Tutku' nun kolundan tutup kapıya doğru sürüklemeye başladım.
Yorucu bi okul günü daha bizi bekliyodu. Bakalım bugün neler yaşıcaktık?
"Armağan' ın Ağzından"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzmir Kızı
Novela JuvenilSonunda bizi de bulmuştu mutluluk. Kucağımdaki minik prensese bakıp hafifçe gülümsedim. Bazen annesi gibi hırçın bazense çok uysaldı. Bakışlarını annesine doğru döndürüp "Anne babam seni seviyor mu?" diye sormasıyla Defne bakışlarını bana döndürdü...