Herkese merhabalar, bu benim ilk ve tek bölümlük hikayem.. Umarım beğenirsiniz, düşüncelerinizi yorum kısmına yazarsanız çok mutlu olurum. Hataların vardır elbet, şimdiden affola..
Bu arada Poyraz Karayel dizisi'nin "Anlatamam" fon müziğiyle okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum daha fazla etkileyici olacaktır.. İyi okumalar..Not! : En başından beri yanımda olup bana destek olan tüm arkadaşlarıma ve hikâyenin kapağını yapan Dilnur'a da teşekkürlerimi iletiyorum.. Sağolsun, varolsunlar...
Aras'ın bakış açısından
Sabah uyandığımda o yine uyuyordu, her güldüğünde gamzesinde papatyalar açan güzel karım. Onu son defa görüyormuşum gibi, sanki yüzünü zihnime kazımak istiyormuşum gibi uzun uzun baktım yüzüne.. Uyurken ayrı bir güzel oluyordu tıpkı bir melek gibi, hatta gibisi fazla o melekti, benim meleğim..
Onu uyandırmamaya özen göstererek yavaşca yataktan kalktım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa doğru yol aldım, gamzelime harika bir kahvaltı hazırlamak için kollarımı sıvadım."Hey yine benden önce uyanmışsın." diyerek arkadan belime sarıldı ve konuşmaya devam etti "ımm çok da güzel bir kahvaltı hazırlamıssın becerikli kocam benim." dedi önüme dönüp sıkıca sarıldım, gamzelerini öptüm, kokusunu içime en derinime çektim. "Bana bak." diyip elini sakallarımda gezdirdi "Sulu göz olmandan nefret ediyorum!" diyip göz yaşlarımı sildi.. "Dolunay" dedim kocaman yutkundum boğazımda ki acıyı hissedebiliyordum.. Konuşmaya devam etmeye çalıştım "bugün" dedim önce gözlerini kaçırdı, onunda gözleri dolmuştu daha sonra kafasını kaldırıp derin derin baktı gözlerime. "Bugünü yaşayacağız bay sulu göz. Şimdi ağlamayı bırak kahvaltı yapalım, açlıktan bayılacağım." diyip yemek masasına doğru ilerledi. Hep böyleydi o, ağlamaktan utanırdı, ağlamak güçsüzlüktü onun için ve o çok güçlü olduğunu iddaa ederdi. Gamzelim hastaydı, çok hastaydı beyninde tümör vardı. Ya o lanet tümör onu yiyip bitirecek gözlerimin önünde eriyecekti yada %15 'lik şansını deneyip ameliyat olacaktı. Onu ameliyat olmaya okadar zor ikna etmiştim ki bugün tam 00.00 'da ameliyatını olup iyileşecekti ya da neyse ya da sı yok.
"Aras, artık gelecek misin?" diye seslenince hızlı adımlarla yanına gittim. O yemeğe çoktan başlamıştı ben ise sadece onu izliyordum. Belki de son defa.. hayır, hayır! Beynime sus emrini gönderdim, ağzıma bir iki lokma attım.
"Bugün ki planımızı anlatiyorum, önce gelenek bozulmayarak çamlıca'nın tepesine çıkılacak, İstanbul izlenecek. Daha sonra çok güzel bir yemek yenilecek, ıım sonrası sürpriz!" dedim gözlerime sanki küçük bir çocukmuş gibi bakıyordu. "Yaa aras neymiş sürpriz hadi söyle!" dedi gülerek parmağımı burnuna değdirdim, yanağını öptükten sonra "sürprizler söylenmez küçük hanım." diyince yüzünü asmıştı tabi ki sadece 5 saniye becerebilmişti yüzünü asmayı daha sonra çocuk gibi gülmeye devam etmişti. Ben size bunu nasıl anlatırım bilmiyorum ama o muazzam gülüyordu."Bütün günümüzü kahvaltı yaparak geçirecek değiliz di mi?" diyip masayı toplamaya başladım oda hemen peşimden kalktı. Bir Sezen Aksu şarkısı mırıldanmaya başladım, gamzelimin en sevdiği şarkıydı o her seferinde o şarkıdan güç bulurdu. "Yine o şarkıyı söylüyorsun ama şimdi değil lütfen sus." diyip göz yaşlarını bir çırpıda sildi. Yanına gidip sarıldım okadar sıkı sarılmıştım ki içimde hissediyordum onu "bana bak dolunay, herşey çok güzel olacak, iyileşeceksin. Yine güleceksin, yine gamzende papatyalar açacak ve ben her defasında öpeceğim o papatyaları. Bana inanıyorsun di mi?" diyince gülümsedi. Ah o güzel gamzelerinde yine papatyalar açmıştı, papatyalarından öptüm. "İnanıyorum, en çok sana inaniyorum." dedi bir kaç defa daha sarıldık, dudaklarına masum bir öpücük kondurdum. Daha sonra bulaşıkları hallettim, çamlıca'nın tepesine gitmek için hazırlandık. Yol boyunca yüzümü inceledi, sanki ezberlemek istiyormuş gibiydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Defa
Teen FictionElleri buz gibiydi, yüzü bembeyazdı, gözleri kapalıydı... Papatyaları, papatyaları solmuştu.. O benim Dolunay'ım olamazdı, benim Dolunay'ım yıldızların üzerinde beni izliyordu, "Seni yıldızların üzerinden izleyeceğim sevgilim, ikimiz için atan kalbi...