!1!

795 170 540
                                    

-1982-

Gri, buz kesen günlerden biriydi. Ağaçlar rüzgarın emriyle dallarını kasabanın yeni üyesi için hışırdattı. Bu onların 'hoş geldin' deme şekliydi.

Adelen bir yol boyunca uzanan kasabaya baktı. O kadar düzenliydi ki şimdiden her şeyi beynine kazımayı başarmıştı. Her yüz metrede bir ayrılan sokaklar dışında her yer esnaf ve ağaçlıktı. Kasaba sakinlerinin evleri sokakların arasına yerleştirilmiş olmalıydı. 

Çok beklemedi, siyah büyük bavulunu sürükleyerek sessiz kasabada kendi ayak seslerini dinledi. Kasaba her zaman bu kadar sessiz mi oluyor, diye düşündü. Öyle olmadığını umdu.

Yaklaşık yüz metre ilerlediğinde, bir buza takıldı ve topuklularının üstünde sendeledi. Eldivenli eli sıkıca bavuluna yapışırken düşmekten son anda kurtuldu. Bedenini tekrar düzeltirken kalbini sakinleştirmeye çalıştı. 

"Bu da ne?"

Deri eldivenlerini yere doğru, buza doğru, uzattı. Elleri henüz buza değmemişti ki yanından gelen ayak sesiyle irkildi. Ela gözleri sese doğru döndüğünde tam tepesinde bir adamla karşılaştı.

"Ah, bağışlayın hanımefendi, belediye kasabamız için pek cömert değildir."

İri elini kızın kafasına doğru uzattı. Adelen yüzündeki şaşkın ifadeyi silip adamın elini nazikçe tuttu ve ayağa kalktı.

Topuklu giymiş olmasına rağmen ondan daha uzun adama göz gezdirdi. Adam sevecen bir ifadeyle Adelen'e baktı ve sonra kızın elini kibarça dudaklarına götürdü.

"Sizi buralarda daha önce gördüğümü hiç sanmıyorum Bayan..."

"Steen." diye tamamladı Adelen.

"Hmm... Siz genç bayanı buraya atan nedir?"

Adelen ellerini rahatsız olmuşçasına yavaşça çekti. Kasaba olması gerekenden sessizdi, ancak insanları ise olması gerekenden fazla kibardı? Şüpheli bir ironi, diye düşündü.

"Ben Toromso Üniversite'sine bu yıl kaydoldum. Konaklama olarak-"

"Oh, anladım Bayan Steen. Birçok öğrenci üniversiteye yakın olmasından dolayı bu kasabayı tercih ediyor. Sizde onlardan biri olmalısınız." İçten gülümseyen adam Adelen'in rahatlamasını sağlamıştı. Sonra yeni aklına gelmiş gibi: "Ah bağışlayın efendim. Sizi hala tanıyamadım." dedi.

Dudaklarının üstündeki ince bıyığı havalanan adam güldü. 

"Önünde durduğumuz fırının sahibiyim. Adım Alex Bomer."

Kırklı yaşlardaki adama elini uzatan Adelen oldu bu sefer. Tokalaştılar. 

Adelen yeni olduğu kasabasında şimdiden biriyle tanışabildiği için mutluydu. Bu işini daha da kolaylaştıracaktı. Belki evini bulmasında da yardım ederdi?

Aceleyle cebindeki katlanmış notu aradı. Adamın gözlerini üzerinde hissedebiliyordu. Kağıdı çıkarıp açmaya başladığında Bay Bomer'a doğru tuttu.

"Şey... rica etsem  evimi bulmamda yardımcı olur musunuz?"

Sesi kibar, gözleri masum bir kedi gibiydi. Henüz yeni tanıştığı kişiye karşı böyle olmaktan kaçamıyordu. Ancak Bay Bomer bu hareketlerini gereksiz kılacak kadar cana yakındı. 

"Küçük hanım, size evinize kadar eşlik edecektim  zaten."

 Ve samimi konuşmalar içinde Adelen'in evini aradılar.

Puslu bir öğlenin tam ortasında, buzu zar zor temizleyebildikleri kasabada yürümeye başladılar. Açık olan hiçbir dükkan yoktu. Sadece kar fırtınasına haberci rüzgarın kapılarda bıraktığı gümbürtülü sesler vardı. Adelen bu terk edilmiş gibi görünen kasabada kendisi gibi üniversite öğrencilerinin olduğuna inanamıyordu. Hangi genç tüyler ürpertici kadar sessiz bir kasabada yalnız başına yaşamak isterdi ki?

Kanatsız KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin