Alarmın sesiyle uyandım. Onu icat eden insana küfür etme seansım bitince yatağımdan kalktım ve banyoya yöneldim. Elimi yüzümü yıkadım ve üstüme siyah gömlek ve siyah kot pantolonumu giydim. Ayak üstü kahvaltımı ettim ve hemen beyaz supralarımı giyip evden çıktım.
Londrada ilk haftamdı ve buraları pek bilmiyordum. Babam ve annem ayrılmışlardı. Babamın memleketiydi burası ama buna rağmen daha önce hiç gelmemiştim. Sadece yaz tatili için buradaydım.
Bugün babamın doğum günüydü ve ben ona hediye almak için çıkmıştım. Alışveriş merkezi 200 metre kadar uzaklıktaydı ve yürüyerek gidebilirdim. Yolun diğer tarafına geçerken az daha canımdan oluyordum. Çok havalı bi araba hızla bana karşı geliyodu ve son anda durdu. Arabanın içinden bir adam çıktı ve özür dilemek yerine söylediği tek şey "Kör müsün? Daha karşıdan karşıya geçmeyi öğrenememişsin" oldu. Bende aynı şekilde ona çemkirdim "Asıl sen dikkat et. Senin yüzünden canımdan oluyordum hayvan." Diyebildim sadece. Söylenerek arabasına bindi ve hızla ilerledi. Kaba adam!
Çok geçmeden alışveriş merkezine ulaşmıştım. Mağazalarda kısa bir süre göz gezdirdikten sonra nihayet ne alacağıma karar vermiştim ve ilk oraya ulaştığımda gördüğüm o siyah deri saati alacaktım babama.
Mağazaya vardığımda az önce bana çarpacak olan adamı görmeyi tabiki de beklemiyordum. O da tıpkı benim gibi saat bakıyordu. Ve enteresan olan benim baktığım saati satın almak için kasaya yöneldi. Tabiki de ona kaptıramazdım babama alacaktım o saati sonuçta. Hızlı adımlarla yanına ilerledim ve sadece "O saati benim. Ben alacaktım onu." Diyebildim. Alaycı bir ses tonuyla bana "Kızım sen bütün gün beni mi takip ediyorsun." Dedi. Kendini beğenmiş kaba adamın tekiydi! Saati satın aldı ve ben öylece kalakaldım.
Ona "Hey" diye seslenebildim sadece ama bana bakmadi ve mağazayı terk etti. Arkasından koşarak ona yetişmeye çalışırken elinde dondurma yiyen bir kıza çarptım ve üstüm başım bu 'adam' yüzünden dondurma olmuştu. Çarptığım kızdan özür diledim ve koşarak o kaba adama yetişebildim sonunda. "Hey, baksana" dedim ama arkasına bakmadı. Otoparka doğru yürüyordu ve bende arkasından gidiyordum. Tabiki gidecektim. Günümü mahvetmişti.
Son model arabasının kapısını havalı bir şekilde açtı ve arabaya binecekken "Bana baksana sen" dedim ona sadece. Bana gülerek bakıyordu ve bu benim dahada çok sinirlenmeme neden oluyordu. "Gülme. Günümü mahvettin ve senin yüzünden babama da hediye alamadım." Diye çemkirdim. Ben yokuşum gibi davrandı ve arabasına bindi. /Tabiki böyle çekip gitmesine bir kere daha izin vermeyecektim. Kimdi ki o?/ Hızlı bir şekilde bende bindim adamın arabasına. Bunu neden yaptığım hakkında hiç bir fikrim yoktu. İsteğim dışında gelişen bişeydi bu. Şaşkın gözlerle bana bakarken ona bende en az onun kadar şaşkın gözlerle ona bakıyordum. Ona bağırmaya başladım, ama bu onun umurunda bile değildi.
Adamın ne yaptığına anlam verememiştim ilk başta ama bir anda motoru yakıp gazladı. Ben şaşkın bir şekilde onu izlerken farkettim ki bu adam aslında çok yakışıklıydı. Birden kendime geldim ve ona yine bağırmaya başladım. Okadar umursamaz bir şekilde baktı ki bana birden susuverdim. Masmavi gözlerinden belli oluyordu ki çok sinirlenmişti. Bana kaç zamandır ona bağırmama rağmen tek bir şey sordu "Seni nereye bırakayım?"
Multimediada Rüya ve Rüzgar var. Büyük ihtimal yeni bölüm birkaç gün içinde gelir. Teşekkürler.