küflü karanlık

66 4 0
                                    

Öylece birbirimize bakıyorduk tanımadığım bir adam geçmiş karşıma saçmalıyordu.
Ben bunları dinlemek zorunda değildim .Koşabilir ondan kaçabilirdim iyi bir koşucuydum. Ama ayaklarım şuan bana itaat etmiyordu .
Adam kolumdan tutup eve doğru sürükledi . Dediğimi yapsan iyi olur 10 dakikan var hazırlanmak için gerçi burdan alacağın hiçbir şeye ihtiyacın yok ama belki bir iki birsey almana izin veririm .

O anda aklıma Demir'in kitabı geldi. Aman Allahım nasıl aklıma gelmez şimdiye kadar nasıl o kitabı açmadım ! öyle sağlamıştım ki kitabı ben bile unutmuştum. Hızla çatıya çıktım.

'Sakın kaçmayı düşünme' diye bağırdı arkamdan.
Küçük odaya girdim dışarıya açılan ufak pencereyi açtım.
Bu oda benim oyun odamdı. Ne zaman saklambaç oynasak yakalanacağımı bilsemde buraya saklanırdım. Yalnız kalmak istesem, kitap okumak , uyumak herseyi burada yapardım. Bazen abartıp yemeklerimi alıp burda yerdim.
Düşüncelerimden sıyrılmak için kafamı salladım vaktim yoktu.Elimi tuğlayla camın arasındaki boşluğa soktum işte buradaydı. Peki nasıl çıkaracaktım kitabı ya alırsa ya Demir bu kitabı ondan saklıyorsa ya yanıma aldıklarımı kontrol etmek isterse.
Kitabi karnima sakladım yavaşça odadan çıktım. Hala aşağıda olmalıydı bir an durdum tamam kaçacaktım.

Hemen geri döndüm ,küçük camı açtım yavaşça çatıya çıktım.Keşke lisede ki boks,aikido ya da kikboks derlerine gitseydim.Şimdi cambazlık yapmaz adamı bir vuruşta devirirdim.
Ses çıkarmamaya çalışarak ilerledim.
Keşke ev tek katlı olsaydı o zaman aşağıya inmek bu kadar zor olmazdı . Yavaşça ilerlerken ayağım kaydı. Nerdeyse düşecektim. Son anda toparlanıp daha dikkatle ilerledim.

Aşağıya inmek filmlerde olduğu kadar kolay sanmıştım ama olmamıştı.Gerisin geri giderken ayağım tekrar kaydı bu sefer ilki kadar şanslı değildim. Gürültülü bir şekilde aşağıya yuvarlandım...

Gözlerimi açmadan önce burnuma gelen keskin nem ve küf kokusu dikkatimi çekti. Başka bir koku daha vardı çıkaramadığım.

Gözlerimi hafif araladım simsiyah küçük bir yerdeydim pek odaya benzemiyordu, buraya oda demek haksızlık olurdu daha çok barınak gibiydi burasi kapısı yoktu onun yerine kahve bir perde çekilmişti.
Çok loş bir ışık vardı. Perdenin kenarinda içeriyi tam aydınlık yapmayan.
Hafifçe doğrulmak istediğimde enseme müthiş bir ağrı girdi.

Ağzımdan bir inilti çıktı ...

Kaç saattir baygındım kendimi kontrol ettim düşmenin etkisiyle kolum biraz sızlıyordu, bir de ensem ağrıyordu odada birtek yatak vardı.
Zaten başka bir şey de sığmazdı. Birden aklıma kitap geldi. Karnıma daldım ah!! olamaz kitap yoktu. Neredeydi nerde düştü acaba evde mi kaldı yoksa o adam mı almıştı .

Nasıl bu kadar aptal olabilirsin nasıl o kitabı açmazsın diye odada dönüyordum.Keşke kötü kabuslarımdan biri olsa ve uyansam tamamen bilinmezliklerin içine düşmüştüm. Ne yapacaktım hiç beklemediğim birşeydi işin içinde Demir 'i görme ihtimali de vardı. Belki bu yüzden daha yaratıcı bir kaçma planı yapamadım

Demir burada değilse ne olacak o zaman ne yapacaksın kitabı da kaybettin
İçinde ki neyse önemliydi. Burdan çıkmama yardım edecek birşeydi belki. Bunların başıma geleceğini biliyordu da mı bana o kitabı sakla demişti.
Daha önce çok psikolojik film, kitap, dergi görmüştüm. İnsan beyni istediği zaman kendini istediği şeye inadırabilirdi. Bu adam belki de şizofren falandır. Burası da evinin bodrumu olabilir. İnsanları kaçırıp gördüğü herhangi bir olayı gerçekçi gibi yaşayabilir. Onunla tekrar karşılaştığımda kişilik analizini yapmam gerek. Buradan çıksam iyi olacak. Burası bana lisede okuduğum bir romanın geçtiği yer altı sığınağını hatırlattı.

Derken perde oynadı karanlıkta net olarak göremiyordum biri eğilerek içeri girdi.

' Arya 'dediğinde görüntü tamamen gitmişti. Gözümden akan yaşlarla loş ışıkta görüşümü tamamen kaybetmiştim.

Demir'di karşımda duran Demir'di. Yüzünü görmüyordum belki ama sesi onun sesiydi. Bir adımda aramızdaki mesafeyi kapattı. Belimden tutup kendine doğru çekti. Ayak uçlarımda yükselmiştim, ona rahatça sarılmak için belimden sıkıca tuttuğu için bu çokta zor olmamıştı. Ona sarılmak böyle kalmak onu elimden gelse içime kalbimin en derinine sokmak istiyordum...

Geri çekilmek istediğinde boynuna iyice sarıldım -gerçekten sen misin- dedim içimden mi geçirmiştim yoksa sesli mi söylemiştim bilmiyordum

Beni kendinden uzaklaştırıp yüzünü iyice görebileceğim kadar eğildi. Burnu burnuma değiyordu, 'sence gerçek miyim 'dedi.Çenemden tutup başımı kendine doğru kaldırdı. Burnumun ucunu öptü. Gözlerim yarı aralıktı tam kapatsam sanki kaybolacakti. Burnunu burnuma sürttü,

'Üzgünüm 'dedi. Dudaklarını dudaklarimla buluştururken yüzünü ellerimin arasına aldım gözümden akan yaşlar dudaklarımızın arasından sızıyordu. Onu öpmeyi hep istemiştim, defalarca kafamda kurmuştum ama böyle bir yerde olacağı asla aklımın ucundan bile geçmedi. Ben hep gerçekçi olmuştum

Demir dışında hayallere dalmazdım. Şimdi kendimi herhangi bir bilimkurgu filminde başrol gibi hissediyorum.Bu yasadıklarımız ancak böyle açıklanabilir.

Demir beni kendinden uzaklaştırınca düşüncelerimden de uzaklaştım. Beni öpmüstü ama hiç bir şey hissetmemiştim. Bu durumda nasıl hissedebilirdim ki.
' Özür dilerim 'dedi .

Yüzüne baktım önemli değil 'ben özür dilerim.'
'Arya şuan burda duyduğun her şey senin için çok zor olacak kendini zorlama kabullenmek için 10 yılımı harcadım.Sana anlatamadım çünkü böylesi daha iyiydi zaten elinden alınacak olan huzurunu daha erken bozmak istemedim. Lütfen beni anlamaya çalış seni kandırmak ya da yalan söylemek değildi niyetim kendimce korumak istedim. Sana bunları anlatmam yasaktı zaten sırf bu yüzden seninle oldukça az konuşuyordum ben ...'diye devam etmek istediğinde sözünü kestim.

'Yani sen şimdi bana o adamın söylediği şeye inanmamı mı söylüyorsun'. (yani ben gerçekten onların çocuğu değil miyim yani ben sana üzülürken bende mi kimsesizdim diye aklımdan geçerken) dudaklarımdan bir hıçkırık çıktı .
Demir bana sarıldı. Başımı göğsüne iyice dayadı. Elini saçlarımın arasında gezdirdi. Saçlarımı öptü. O kadar çok ağladımki üstündeki siyah t-shirt ıslanmıştı.

Beni kendinden ayırdı' biraz daha dinlenmek ister misin?'

Bir an durdum başka yapacak bir şeyim mi vardı? Ne yapacaktım?Ne işim vardı burda? başım döndü Demir' i kolundan tuttum.

' Arya yat istersen yaşadıkların kolay değil sana biraz yiyecek getireyim'

arkasını döndüğünde ona sarıldım.

'Hayır gitme' gidip gelmezse onu bir daha görmezsem bu karanlığın içinde ne yapardım.

Ellerimi biraz gevşetip bana döndü.

'Tamam ama uyandığında birşeyler yiyeceksin'
Başımı salladim.

Ona soracak çok şeyim vardı.

Cevapları duyacak Cesaretim yoktu...

Kayıp +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin