Jimin paçalarını kıvırırken Yoongi kumlara oturmuş onu seyrediyordu.
"Su soğuk, çok durma Jimin!"
Jimin büyüğüne bakıp gülümsedi.
"Tamam babacık~."
"Ne? "
"Ne ne? "
"Sen babacık mı dedin? "
"Evet, noldu ki? Jungkook sana böyle seslenmem gerektiğini söyledi."
"Hayır. Seslenme öyle. "
"Neden ki? Ne anlama geliyor? "
"Kookie'n sana söylesin ne anlama geldiğini. "
Jimin omuz silkerek suda oynamaya başlayınca Yoongi de onu izliyordu. Dalga gelene kadar suda zıplıyor dalga gelince kıyıya kaçıyordu küçük oğlan. Yoongi sevgilisinin yaptığı harekete gülmüştü. Fazla tatlıydı. Yere serdiği örtüyü düzelterek motorun küçük kutu kısmından kahveleri ve pastayı çıkardı. Bu gün Jimin'in doğum günüydü ama Jimin kendi doğum gününü büyük ihtimal unutmuştu. Pastayı örtünün üstüne koyduktan sonra mumları yaktı. Küçüğü su ile o kadar meşguldü ki Yoongi'yi görmüyordu bile. Yoongi herşeyin güzel olduğundan sonra Jimin'e baktı. Acaba beğenecek miydi? Pek bir şey yapamadığı için kendini kötü hissediyordu.
"Jiminnie."
Jimin kafasını çevirerek önce büyüğüne sonra kucağındaki pastaya baktı.
"Hyung sen... "
Yoongi Jimin'e iyiki doğdun şarkısı söylemeye başlayınca Jimin gülmeye başladı. Büyüğü ellerini havaya kaldırıp kedi kulakları yapınca neredeyse kahkaha atacaktı. Yoongi aegyo yapıyordu. Jimin aşırı tatlı bu görüntü karşısında ölebilirdi. Yoongi şarkıyı söylemeyi bittirdikten sonra Jimin koşarak yanına gitti ve dilek tutarak mumu üfledi.
"Ne diledin? "
"Bir daha ki sefere benim üstte olmamı. "
"Ha?"
Yoongi küçüğünün sözlerine şaşırınca kahkaha attı Jimin.
"Şaka yapmıştım. Tabiki de söylemeyeceğim. Bozulur sonra. "
Yoongi gülmeye başladığında Jimin yanına oturdu ve pastayı kestiler.
#Baya uzun zaman sonra#
Jimin kucağındaki deniz kabuklarını örtünün üstüne bıraktıktan sonra müzik dinlerken uyuya kalmış Yoongi'ye baktı. Ne zamandır buradaydılar bilmiyorlardı ama hava neredeyse kararmak üzereydi. Yoongi ona doğum günü hediyesi olarak kendini verdiğini söylemişti. Bu komikti. Yoongi zaten Jimin'indi. Küçük oğlan büyüğüne bakıp kötü kötü güldü.
"Madem hediyemsin seni süslememe kızmazsın herhalde."
Örtünün üstündeki deniz kabuklarını Yoongi'nin üstüne dizdikten sonra cebinde az önce küçük bir mağazadan aldığı kurdele ve kırmızı ruju çıkardı. Çok dikkatli bir şekilde kurdaleyi başına taktıktan sonra kırmızı ruju açtı. En zor kısım buydu. Yavaşça Yoongi'nin dudaklarına yaklaşıp ruju sürmeye başladı. Ruju sürünce eserine baktı. Büyük başarıydı. Gülümseyerek ayağa kalkıp cebinden telefonunu çıkardı. Yoongi'nin fotoğrafını çekmek için hazırlanırken büyüğü aniden gözlerini açtı ve Jimin'i bacağından tutup üstüne düşmesini sağladı. Bu sırada Yoongi'nin üstündeki deniz kabukları kumlara savrulmuştu.
"H-hyung sen u-uyanık mıydın? "
"Deli dana gibi kucağında deniz kabukları ile buraya gelirken uyanmıştım bile. "
Jimin büyüğüne şaşkınca bakarken Yoongi güldü. Jimin o sırada anlamsızca ruju ne kadar düzgün sürdüğünü düşündü veya sadece o mükemmel dudaklar ilgisini çekmişti.
"Biliyor musun Jiminnie? Sana bu ruj yakışabilir. "
Yoongi bir anda Jimin ile yerlerini değiştirerek Jimin'i öpmeye başladı. O öptükçe Jimin'in dudağına ruj bulaşıyordu. Yoongi biraz geri çekilip Jimin'e baktı.
"Jimin, durmayacağım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Follow me ✧ Yoonmin ✔
FanficBazen küçük bir kargaşanın sonucudur doğan aşk. İplerin ne zaman koptuğunu bilmezsin. Sadece ucunu bulana kadar devam edersin. Ama ucuna ulaşamadan, onunla ortada bağlanırsın. O zaman geldiğinde, gerçekler iki tarafı da acıtır. Ama buna rağmen devam...