Saf

"Özledim seni harbiden
Aklıma da düşüverir aniden
İçince, açılınca..."

"Seni de anlıyorum," dedi oğlan, gözlerini sevdiği kızın avucundan alıp gözlerine çıkarırken. Tırnakladığını fark etmiş olmalıydı. "Yanlış zamanlarda doğru kişilerle tanıştın," bir süreliğine duraklayıp devam etti. "Ama birimizi seçmen gerekiyor,"

Genç kız, sağ avucunun içinde göz gezdirdiğinde hafifçe morardığını gördü. Alt dudağını dişlerinin arasına alarak sevdiği çocuğa baktı.

"Bekledin sana gelmedim
Geceleri gönlümü eğledim
Uçunca, uyuşunca..."

Kendisi yüzünden bir kaç gündür uyuyamıyordu, bu nedenle de gözleri kızarmıştı. Dağılan koyu kahve saçları ona ayrı bir hava katıyordu. Dolgun dudakları her zamanki gibi pembemsiydi. Her ne olursa olsun güzelliğini koruyabilmesi genç kızın içinde az da olsa kıskançlık hissi oluşturmuştu.

"Biliyorum, Ayaz. Biliyorum,"

"Söyledin seni duymadım
Leylaya mecnunu oynadım
Sevince, sevilince..."

"Seçimin her ne olursa olsun hep yanında olacağım... Olacağız," dedi oğlan ve gözleri bir anlığına genç kızın tadını ezberlediği dudaklarına kaydı. Yutkunarak gözlerini bir kaç kere kırptıktan sonra beklentiyle tekrar gözlerine baktı.

"Kim bilir, belki ben de gündüzleri bulutların, geceleri yıldızların ardından sizi izler, yanınızda olurum,"

"Anladım ki yanılmışım
Öylesine yılana sarılmışım
Sen ölünce, gömülünce..."

Genç kızın dudaklarından dökülen, oğlana küfür gibi gelen kelimeler oğlanın yüzünü buruştururken kızınkine buruk bir gülümseme yerleştirdi.

Ayaz, sevdiği kızın gözlerinin dolmaya başladığını fark edince onu kendine doğru çekti ve sarıldı. Irmak ise, sevdiği çocuğun doyamadığı kokusunu belki de son kez içine çekti.