29 Mart,2016 (Melez Kampı)
Nico ellerini ceplerine sokup kampa doğru adımlarken yüzü içeri göçmüştü. Gittikçe zayıflıyor ve içine kapanıyordu. Her şey bitmişti,mutlu olması gerekmez miydi? Ama olamıyordu işte,ablasının ölümü gitmiyordu aklından. Uzun saçlarını kestirmiş,ensesine birkaç dövme yaptırmıştı.
Kasları zayıflığından dolayı içeri göçmemiş,aksine şimdi daha belirgin duruyordu. Adımlarını hızlandırıp kapıya ilerlerken kafasını önüne eğmişti. Son dört yıl içerisinde çok şey değişmişti.
"Hey Nico!" kafasını kaldırmadan kulübesine ilerlerken arkasından gelen koşma seslerini duyabiliyordu.
"Ne var Piper?" omzunun üzerinden ona bakarken Piper havaya kaldırdığı elini indirdi. Nico kesinlikle temas istemezdi,hala alışamamıştı.
"Kardeşine uğramadan gidecek misin?" Piper ona büyüttüğü gözleriyle bakarken Nico'nun boğazına bir yumru oturmuştu. Duruşunu dikleştirirken tamamen Piper'a döndü.
"Benim kardeşim öldü Piper,Hazel'la zaten görüştük." Nico boğuk sesiyle Piper'ın üstüne yürürken Piper geriledi. "Ben yeni olandan bahsediyorum,şuan revirde." Nico kaşlarını çatarak Piper'a baktıktan sonra arkasını döndü ve kulübeye girdi.
Bianca ona başka bir kardeşi olduğunu söylememişti,Hades'de öyle. Muhtemelen yanılıyorlardır,diye düşündü Nico ve omuz silkip elini sırtına götürdü. Tişörtünü kafasından çekip çıkardıktan sonra fırlattı ve kılıcını yatağının yanına koyarken kendisi de yastığına sarıldı.
Kolay kolay uyumazdı Nico ama bugün yorulmuştu. Gölge yolculukları giderek daha da tehlikeli olmaya ve acıtmaya başlıyordu.
Gece yarısı kabusuyla uyanan Nico hızlıca kılıcını beline yerleştirdi. Saçlarını eliyle dağıtarak gözünün önünden çekerken çekerken soğuk teninden sıcak terler damlıyordu. Yüzünü ovuşturup ellerine yaslarken soluklandı.
"Nico,uyandın mı?" Hazel diğer yataktan mırıldanmaya başlarken Nico hemen gözlerini kapattı ve odadan çıktı. Nereye gideceğini bilmiyordu ama içinden bir ses revire uğramasını söylüyordu. Zaten şu kardeş olayını açığa kavuşturmalıydı.
İçinde ki sese güvenip revirde gözlerini açarken çığlıklar kesilmişti.
"Kim var orada?" Nico bir tazının sesini duyunca kaşlarını kaldırdı. Ay ışığının camlardan aydınlattığı kadarıyla revirde bir kişi vardı. Nico yatağa ilerlerken bir hırlama duydu.
"Eğer ölmek istiyorsan bir adım daha at seni ahmak." Nico kıkırdayıp karanlıkta parıldayan kırmızı gözlere baktı.
"Ben buraya Hades'in kızı için gelmiştim." Nico tazıya ilerlerken Hayalet ona hırladı.
"O zaman Hades kulübesine git." Nico omuz silkip yatağın ucuna otururken tazıya döndü.
"Banan burada yatanın kızın kardeşim olduğunu söylediler." Nico ona alayla bakarken gözleri biran uyuyan Pearl'e kaydı. Ay ışığı altında teni parıldıyordu,Hazel gibi bir ten rengi vardı.(Kirden!)
"Nico?" Hayalet şaşkınlıkla konuşurken Nico kafasıyla onayladı ve dirseklerini dizlerine yaslayarak eğildi.
"Ben Hayalet,Pearl'ün gardiyanıyım." Hayalet kafasını eğip Nico'ya selam verdiğinde Nico gülümseyip tazının başını okşadı.
"Söyle bana gardiyan,siz gelirken neler oldu?" Nico yokluğunda ilk defa kendisini içeren bir olayla karşılaşmıştı. Hayalet havlayıp Pearl'in eline burnunu sürtüp yaladıktan sonra Nico'ya döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clash Of The Titans Nico di Angelo ff.
Fanfic"Sevgili günlük; İşte sana son dizelerim! Sonunda kurtuluyorsun benden,ha-ha. Ne hoş. Biliyorum doruklarında yaşadığım duygular boğdu seni,kafamı karıştıran düşüncelerimi tek tek yazdım sana.Hayatımın her bir parçası sendeydi ama şuan yaşayacak bir...