Fırtına

428 7 5
                                    

Fırtına, karşısına çıkan her şeyi silip süpürürcesine esiyordu. Deniz, mavi yeşil, rengini kaybetmiş ve kararmıştı. Gökyüzünü kara bulutlar kaplamıştı. Şilebimizin üzerinde, acı çığlıklar atan martılar ucusuyordu. Dağ gibi yükselen dalgaların arasında, koca Şilep, fındık kabuğu gibi kalkıp iniyordu. Ona çarpan dalgalar, tuzla buz olmuş camlar gibi etrafa saçılıyor, her yanı ıslatiyordu. Kaptan ve tayfalar, belirsiz şekiller halinde öteye beriye gitmeye çalışıyorlardı. Denizin gürültüsünden başka bir ses duyulmuyordu. Şilepte şaklayan koca bir dalga, güvertede bulunanları önüne katarak denize doğru sürükledi. Güverteden aşağı uçan bir tayfanın acı çığlığı, fırtınanın ve denizin homurtusu arasında kaybolup gitti. Ben de yuvarlana yuvarlana denize uçuyordum ki Allah'tan, kupestedeki demire takıldım. Şilep, bir uçuruma duşercesine aşağı doğru inerken, demire sıkı sıkı sarıldım; gemi yeni bir dalganın üstünde dengeli bir şekilde yükselirken de ayağı kalkabildim. Hemen kamarama koştum. Beni bekleyen Salim amca ve arkadaşlarım, Altan, Recep, Cengiz, Turgut ve Muammer'le buluştum. - Durum korkunç!Şilep batabilir, diye haykırdım. Salim amca: - Can kurtaran yeleklerinizi giyin, emrini verdi. Hepimiz, can kurtaran yeleklerini omuzlarimizdan geçirdik. Birbirimize yardım ederek, yelekleri bağladık. Bizleri süzen Salim amca: -Aferin çocuklar, dedi. Iste böyle hareket ediceksiniz. Sizlerin sorumluluğunuzu üzerime aldığım için inşallah pismanlik duymayacagim. Şimdi Allah'a yardımcımız olmasi için dua edelim!... 1903 yilindaydik. Biz 6 çocuktuk... Çin seferi sırasında batan bir gemi mürettebatının cocuklariydik. Batan geminin kaptanı benim babamdi. Benim adım Mehmet; 16 yaşındayım. Recep ikinci kaptanın oğluydu. O on beş yaşında... 14 yaşlarında olan cengiz, Altan, Turgut ve 12 yaşındaki Muammer, gemi tayfalarinin cocuklariydilar. Babalarımizin kaybolmasindan dolayi çok uzulen 5 çocuk, onları aramaya çıktık. Alınan raporlara göre, batan gemiden kurtulan olmamıştı; ama acaba bazıları kurtulup ıssız bir adaya düşmüş olamazlar mıydı? Bizler bu düşünceyle bir araya gelmiş, babalarımizi aramak için Annelerimizin Gönüllerin yaparak, denize açılmıştık. Salim amca, emekli bir subaydi ve babamın çocukluk arkadasiydi. Ona, babalarımizi aramak için denize çıkacağımizi söylediğimiz zaman, bizimle gelmeyi reddetmis ve: "onların hepsi şehit olmuşlardır!"demişti. Ama Sonradan "Neden olmasin?Sizin düşündüğünüz gibi, belki de kurtulup Hint Okyanusu'ndaki adalardan birinde ,kendilerini kurtarmak için gelecek olanları beklemektedirler!"diyerek ,o da bizimle gelmeyi kabul etmişti. Onun bizimle gelmeyi kabul etmesi, Annelerimizin bize bu yolculuğa çıkmak için izin vermelerini de kolaylastirmisti. Salim amca, ailelerimizin yolculuğumuz için ayırdığı paralara , büyük miktarda katkıda bulunmuştu.
Birlikte yol hazırlığı yaptık. Önce Çin'e gidecek, orada kiralayacagimiz bir yelkenliyle, Adaları dolaşarak babalarımizi arayacaktik. Şimdi ,Çin 'e giden bir İtalyan silebindeydik. Bir aydan beri deniz üstünde yol alıyoduk. Önce tatlı başlayan yolculuğumuz, Hint Okyanusu'nda ilerlerken, kopan o müthiş fırtınayla bozulmustu. Iki günden beri ,koca Okyanusta dalıp çıkan bir kibrit copunden farkımız yoktu. Şilebin catirdamaya başlaması, bu koca geminin okyanusun dev kolları arasında parcalanacagini gösteriyordu.

Macera AdasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin