7.Bölüm

71 6 0
                                    

"Kırgınlığım lunaparkta unutulmuş bir çocuğun nefreti kadar, sorun atlı karıncalar değil, arkamdan dönüp duran dönme dolaplar!"
Bölüm Şarkısı:Model-Yalnızlık Senfonesi
İYİ OKUMALAR...
Aniden vurulmasıyla elimdeki su bardağını düşürdüm.Bardak ikiye ayrılırken bende bana vuran kişiye bakmak için arkama döndüm ve Serap'ı görmemle kaslarımı çatmam bir oldu.Onun yüzünden kırdığım üçüncü bardaktı bu.Hadi İdil abla kızmıyordu ama ben muhtaç oluyordum ona karşı çünkü önceki iş yerinde kırdığında hem paranı kesiyorlardı hem de bir güzel azarlanıyordun.Serap herhalde bakışlarıma dayanamayıp konuşmaya başladı.
+Bakma bana öyle suçsuzum ben suç senin
Diye kendisini savunmaya geçti.
-Nasül benim suçum oluyor ben burada bardak yıkarken gelip beni dürten sen değil misin nasıl ben suçlu oluyorum anlatsana biraz
+İş yaparken dalıp gitme sende
-Senin de benim gibi dertlerin olsa sende dalarsın
+Tamam ya sıkma canını bak dediklerim çıkacak.
Dedikten sonra işaret parmağını ağzına götürüp yaladıktan sonra önündeki tezgaha birşeyler yazıyor gibi yapıyordu hem de şunları söylüyordu.
+Aha da yazıyorum o kız dediklerine pişman olup geri gelecek.
-Tamam ya git işine bak müşterilerle felan ilgilenen.
+Tamam ya bak bu akşam hep beraberiz.
O da Tümay gibi inatçıydı bunu çok iyi anladığım için
-Tamam gelicem.
Dedikten sonra işime geri döndüm.O rüyayı gördükten sonra aradan 3 gün geçmişti.Bu 3 gün de ne Tümay beni aramıştı ne de ben aramıştım.Ama ikimizin de en iyi bildiği gurur yüzüne birbirimizden adım bekleyecek olduğunu bilmesiydi.Ama hiçbir zaman o adımı ben atmıyacaktım.Çünkü o bana haketmiyeceğim kelimeyi söylemişti.Evet Tümay'ı uyarıyordum onu ölmesini istemiyordum.Tümay'a güvenmiyor değildim ama o öpücüğü Kutay sadece öpücükle bırakmıyacağını görüyordum hepsi bu.Hem de kocasına özel olacaktı ona "Herşeyin bana ait" derken gerçekten herşeyi ona ait olması ne güzel duygudur.Ama ben hiçbir zaman bu duyguyu yaşayamıyacaktım.Tümay yaşasın istiyordum çok mu istiyordum ki.Serap'ın buraya doğru baktığını farkettiğimde ona gülümseyip aklındaki düşünceleri rafa kaldırdım.Serap'la bu 3 gün birbirimizi tanımaya başladık.Aslında öyle bir niyetim yoktu ama Tümay'la kavga ettikten sonraki gün moralim bozuk olduğu için Serap soru yağmuruna tutmuştu ve ona Tümay'la çok kötü bir kavga ettiğimizi söyledim.Tabiki merakına neden olduğu için daha çok soru sormaya başlamıştı.Ben de ona "tecavüz" hariç bazı şeyleri anlatmıştım.O da benim haklı olduğumu o yüzden fazla üzülmemem gerektiğini söylüyordu.Ama bilmiyordu ki benim üzüldüğüm nokta bu değil belki barışırdık belki de barışmazdık benim kafama taktığım nokta benim onun sevgilisime bakacağımı düşündüren şey neydi ki bana bu sözleri layık görmüştü?Ben onun iyiliğini düşünürken o ise benim onun sırtından bıçaklıyacağımı düşünüyormuş.Neden her yaptığım iyilikten bir kötülük bekliyorlardı ki.
Tam bu esna da Hazal'ın buraya doğru geldiğini gördüm.
+Eee ne yapıyorsun?
Dediğinde ellerimle yıkadığım tabakları gösterdim.Bu gün bulaşık sırası bana geçmişti.
-Gördüğün gibi ne yapabilirim?
+Yardım edeyim mi diye soruyorum çünkü var gibi gözüküyor o yüzden kay kenara.
Dediğiyle şaşırdım.Çünkü ne bilim bana yardım eden hep Tümay olmuştu.İlk tanıdığım kızlar Tümay hariç hepsi beni düşmanı olarak görüyorlardı ya da rakip ama ben sahipli olan birine bakacak kadar değildim tabi ünlüler ve ilk gördüklerim hariç.Hazal'ın bana bakmasıyla benden bir cevap bekliyor olduğunu farkedince konuşmaya başladım.
-Tabi ama ellerini sürme sen ben yıkıyorum zaten
+Aaaa ben yardım etmek istiyorum hem de şuan da müşterilerin hepsi erkek olduğu için içeri gidersemde Enis kızacak o yüzden canım sıkılmasın diye diyorum.
-Tamam gel hadi gel.
Dedikten sonra biraz yana kaydıktan sonra ben yıkayıp o durulamaya başladı.Bir zaman geçtikten sonra konuşmaya başladı.
+Eeee hep sessiz misin böyle?
-Yani yeri geldiğinde ve çoğunlukla soru sorulduğunda konuşurum.
+Hmmm.Peki kaç yaşındasın?
Diye bir soru sorduğunda gerçekten canının sıkıldığını anladığım için konuşmaya karar verdim.
-23 yaşındayım sen?
+Ben de 22 yaşındayım.
-Peki Berkcan ve Enis kaç yaşında?
+Enis 25 yaşında ama Berkcan'la yaşıtız o yüzden aynı üniversitediyiz.
-Aaa ne güzel
-Yaş ne demezsin Enis beni ona emanet ettiği için yanımdan ayrılmıyor.
-Neyse ya son senen.
+Aynen Allah'tan EE peki annenle baban nerede?
Dediğinde annemi dediğinde yüzümüzün düştüğünü hissettim ama "babamı" sorduğun da ise vücudumun kasıldığını hissettim ama birşey belli etmemek için kendimi toparlamak için ayağımı cimcikledim.
-Annem öldü benim.
+Ya başın sağoslun canım ee tek misin?
-Anem bana olan sevgisini azaldığını düşünmem için bana kardeş yapmamışlar o yüzden burada tek yaşıyorum.
+Hmm.Eğer istersen beraber yaşayabiliriz.
-Yok ben alıştığım yalnızlığa.
+Peki sen bilirsin.Baban nerede?
Deiğinde hiç birşey demeden işimie geri döndüp bulaşıkları yıkamaya devam ettim.O da anlamışki bu konu hakkında konuşmak istemediğimi o da bulaşıkları durulamaya başlamıştı.
İşimiz bittiğinde saatime baktığım da 7'ye geldiğini görünce üstümdeki önlüğü çıkarıp paltomu giymeye başladım.Giydiğim de ise Hazal'a baktığım da onun da önlüğünü çıkartığını farkettim.Ona dönüp
-Hadi görüşürüz.
+EE sen gelmiyecek misin akşam?
-Hazırlanmaya gidiyorum.
+Tamam canım hadi görüşürüz.
Dedikten sonra diğerlerine de görüşürüz dedikten sonra evime doğru yola çıktım.
İlk önce kapağımı yapan instrgramda wattpad_kapaktasarimlari ne teşekkür ederim.
Yazım yanlışım varsa da özür dilerim.

Eksik ParçamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin