3.bölüm: Beklenmedik misafirMüzik- Ruelle deep end
Ormandayım...
Ay, ışığını tutmuş, ormanın güzelliğini yansıtıyordu. Köpeklerin havlama sesi ve cırcır böceklerinin bağırışları dışında kimsesizdi orman...
Adım atarak yerdeki kurumuş yaprakların parçalanma seslerini ormanın misafirliğine sunmuştum. Neden burada olduğumu bilmiyordum. Etrafımda dönerek birini görürüm umuduyla etrafı gözlerimle taradım. Ağaçlar, göremediğim böcekler ve uluyan köpekler dışında kimse yoktu ormanda.
Bana doğru koşarak gelen bir köpek gördüğümde gözlerim korkuyla açıldı. Siyah tüylerle kaplı, kırmızı şeytani gözleri ve ağzından yoğun kıvamla akan salyasıyla çok ürkütücü görünüyordu. Adımlarım geri geri giderken ne yapacağımı düşünüyordum. Köpek önüme gelip bana baktığında sertçe yutkundum. Hiçbir şey yapmadan öylece beni inceliyordu. Tam arkamı dönüp koşmayı planlıyordum ki arkasına döndü ve geldiği yöne ilerlemeye başladı. Bu hareketine kaşlarımı çattım.
Gözlerimi ona dikmiş ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Bu garip bir tabloydu. Ben onu öylece incelerken bana tekrar döndü ve havladı. Bir şeyler anlatmaya çalışıyordu sanki. Onu takip etmemi istediğini anladığımda duraksadım. Peşinden gelmemi istiyordu. Gitmekle gitmemek arasında tereddütte kaldım. Saldırmak istese şimdiye saldırırdı diye düşünmeden edemedim. Tekrar ilerlemeye başladığında bende onu takip etmeye karar verdim. Bunu neden yaptığım hakkında en küçük bir fikrim yoktu. Sadece içimden bir ses onu takip etmem gerektiğini söylüyordu. Köpeğin peşinden adımlamaya başladım.
Köpek sis bulutlarının arttığı ormanın derinliklerine giderken duraksadım. İleri gitmem gereken yol fazla ürkütücü görünüyordu. Belki de hata yapmıştım. Geri dönmeliydim. Aklım yine beni sorguya çekiyor ve azarlıyordu. Kalbim küçük bir çocuğun sessizliği içinde olayları izliyordu. Bu yoldan gitsem bile evimi bulamazdım. Sis, ormanı tül bir perde gibi örtmüş kucağında saklıyordu. Geldiğim yöne dönecekken ismimin seslenmesiyle durdum.
"Vera dur!"
Geriye baktığımda kimse yoktu. Köpek ise bana bakıyor ve onu takip etmemi bekliyordu. Sertçe yutkundum ve dudaklarımı oynatarak sesimi çıkarmaya çalıştım.
"Kim var orada?"
"Takip et!"
Ormanı örten tül, sesin nereden geldiğini anlamamı engelliyordu. Biri beni çağırıyordu ama, kim? Köpekte sanki duyduğum sesi duymuş gibi tepki vererek havlamıştı. Yapacak bir şeyim yoktu. Aksi yöne gitsem zaten evimi bulamayacaktım. Köpeği tekrar takip etmeye başladım. Köpek bir süre gittiğinde sis birden yok olmuştu. Karşımda gördüğüm manzara gözlerimin büyümesine sebep oldu. Burası mağaraya giden bir yoldu. Ormanın içerisindeki bu mağara, 'tehlikeliyim' diye bangır bangır bağırıyordu. Köpek mağaranın içine doğru ilerlerken duraksadım. İçeride beni ne beklediğini bilmiyordum. Köpeğin havlama sesini duydum. Benim devam etmemi istiyordu.
Ne yapmalıydım?
Geri dönüp koşsam köpek beni kovalar mıydı?
Buraya kadar herhangi bir saldırganlık göstermemişti. Belki de aptallık yapacaktım ama kaybedecek bir şeyim yoktu. Korkak adımlarla içeri girdiğimde karanlığın krallığı beni karşıladı. Hiçbir şey göremiyordum. Adımlarımı yavaş ve temkinli atmaya devam ettim.
Köpek nereye kaybolmuştu?
Biraz daha ilerlediğimde ileride bir pencereden Ay'ın ışığı içeriyi yansıttığını fark ettim. Ay ışığını gözlerimle takip ettiğimde aşağıya inen bir merdiveni aydınlatıyor ve oraya inmem için bana bir ok gösteriyordu sanki. Merdivene ilerlediğimde gördüğüm manzaraya şaşırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZIN ŞUA'SI
FantasyBir ölüm doğdu yeryüzünde, Sonra cehennemi getirdi beraberinde. Önce günahlarımla yandım, sonra günahsızlığımla kurtarıldım. Beni kurtaran adam cennet diye adlandırdığı bağrında beni saklarken, cehennemde yandığımdan daha fazla yandım. Yana yana doğ...