Selin'in ağzından:
Az önce eski odama girmiştim.Mavi gözleri okyanusu andıran,sarı saçları güneşi unutturan biri vardı,yeni genel müdür olmalıydı.Acı çekiyor oluşu her halinden belli olan bu adamı çözmek zamanımı almazdı.İş için iyi tanımak gerek değil mi herkesi?
Yeni odama o beyden aldığım fotoğrafı koydum.Bu fotoğrafı ayrı seviyorum...Dalmışken eski günlere,fotoğraf susturdu beni...Emre'yi...Acı gerçekle yüzleştiğim zaman daha küçüktüm tabi 24.Şimdi ise kocaman oldum büyüdüm o acıyla ben.25 imde de aynı acıyı yaşamamak için erkek görmekten korkuyorum.Masum suçlu demeden kaçıyorum ,koşuyorum ileri...İşte bu yüzden adını dahi öğrenmeye çekindim belki.Ama o neden?Onun acısı ne acaba?Yoruldum artık...Gözlerimin altı siyahlaşmış ayna anlatıyor bana artık susmamı...
Ben dalmışken geçmişe beni en yakın arkadaşımla aldatan Emre'ye...Kapı tıklatıldı.Gelen o beydi.Unutmadan sormak istedim adını.
"Adınız ne acaba?"
"Aa doğru değil mi?Hala öğrenmedik ismimizi.Ben Ali."
Ellerimi uzattım narince.Elleriyle geri cevap verdi,ellerini ellerimle buluşturdu.
"Ben de Selin."
"Memnun oldum."
"Ben de."
Biraz tanımak istedim onu.Belki konuşursak ben de unuturdum Emre'yi...
"Oturmaz mısın?"
Olumlu bir yanıt verdi bana.
"Oturayım."
Yavaşça siyah deri koltuklara oturdu.Etrafı mavi gözleriyle süzdü iyice..Nedenini sormaya çekindiğim bir şey oldu.O mavi gözleri benim fotoğrafımda çakılı kaldı.Nefes aldı derinden...Neden öyle bakıyordu!?Belki o günkü mutsuzluğum yansıyordu herkese...Ne olduğunu sormak istedim.
"Ne oldu?"
"Ha yok bi'şey yok ya.Fotoğraf çok güzel."
Gülümsedim derinden.
"Fotoğraftaki bensem belki ondandır :D "
"Yok yani fotoğraftaki çehreden çok,ne anlattığı önemli."
"Ha yani sen bana çirkin diyorsun :D "
"Yani hayır öyle demek istemedim!Yani çok güzelsiniz,yani şeyy..."
Kahkaha attım.O ise tatlı şapşallığı ile saçını kaşıdı buruşuk yüzüyle.
Gerçekti her şeyiyle.Belki acısıyla tatlısıyla kabullenmişti hayatı.Uyursam geçer sandım ben hep...Ya sıra konuşmaktaysa.Tanışmak için gelmişti.Ali Bey...Bana bir soru sordu konuşmamız ilerleyince.Anlatırsam geçecekti bence.Bunun için doğru yer holding değildi.O yüzden akşam anneme verdiğim sözü unutup sorduğu "Acınız ne?" sorusuna bir yanıt verdim.
"Acım ne...Akşam belki bi yere oturup konuşursak anlatırım.Anlatmaya beni anlayacak birine ihtiyacım var."
Ben ne yaptığımı sanıyordum böyle?Daha düne kadar erkeklerden korkan onları anlamak istemeyen ben,şimdi resmen yemek teklifi ettim.Ayyh!Annem!Ben annemi unuttum!Annemi de üzecektim demek yine!Ben üzüldüğüm için kahrolan annemi bi de ben üzecektim.Çok üzülen -ne yazık ki halime- çok üzüyor.Kader bu ya...
Ali'nin ağzından:
Bana dışarıda görüşebilir miyiz dedi galiba.Normalde dışarı çıkmaya korkan ben şimdi hemen üstüne atladım teklifin.
"Tamam saat kaçta?"
"Yani belli bir saat vermiyim.İşten çıkar çıkmaz gidelim."
"Tamam öyle yapalım."
"Ama bak şimdi benim çalışmam lazım.E tabi doğal olarak sen de ikinci müdürsün çalışman lazım."
Git demesi bile çok kibar...Gamzeleri her tebessümde çıkıp beni arındırıyor masumiyeti...
Ben annemi unuttum!Annemi unutup sözleştim.Hep kolayca üzdüğüm,babam tarafından da çok yara almış annemi,bugün bir kez daha üzücem.
Yerimden kalkıp selamladım.Odama geçtim.Masama oturdum.Yan tarafta duran telefonuma uzanmak için büyük çaba harcayıp ulaştım.Hızlı aramalardaki ilk kişi annemi aradım.Telefon çalıyordu ama annem açmıyordu.Bir şey olmuş olmasından endişeliydim.Mesaj attım.
---Anneciğim:)Ben bu akşam evde olmayacağım da söz yarın görüşelim.---
Mesajın ardından yanışlıkla galeriye girdim.Karşıma Didem çıktı.Çok aşıktım...Ondan bana kalan -sildiklerimden sonra- tek fotoğrafımız.Özlem ağır basan taraf oluyor.Özledim evet...Ama unutmam gerektiğinin farkındaydım.
Tüm holdingle tanıştım.Aralarından en sıcağı Selin'di.Onu düşünürken kapı aralandı.O masum gamzeli gelen kız Selindi.
"Ee toplantı var gelmiyor musun?"
"Geliyorum."
Gülümsedi derinden.
"Beni mi bekliyordun sen?"
"Ha-hayır.Gelecektim.Ama sizin benimle gitmek isteğiniz gözümden kaçmadı:) "
Utandı kızardı hatta eli ayağına dolaştı.Çok tatlı gözüküyordu.
"Ha hahayır tabiki!Arkadaşımsın sonra iki müdürüz burda yani!!"
"Tamam ya şaka yaptım."
"Hassasım galiba."
"Neyse hadi gel gidelim."
"Gidelim."
Asonsöre bindik.İkimiz de boş boş etrafa bakınıyorduk isteksizce, sessizce...Sessizliği bozmak istesem de cesaretim yoktu galiba...Gerekli kata ulaştığımızı Selin'in bir iki adım attığında anladım.Ama işler ters gitti.Garip bir şekilde ceketi asonsör kapısına sıkıştı.
Çaresizce ceketini kurtarmaya çalışıyordu.Yardım etmek istedim tabi.Ama bir sıkıntı vardı...Yanlış anlayıp bana kızabilirdi.Bunun için emin olmam gerekiyordu.
"Acaba yardıma ihtiyacın var mı?"
"Evet galiba."
Utandı yine.Ama onun için ceketini oradan çıkartması daha önemliydi.Yardım etmeye başladım.
Kafasını aşağı eğiyordu.Saçlarının arasında yardım etmeye başladım.Orada öylece sessizce birbirimize mühürlediğimiz bakışlarımızla kalakaldık...Saçlarında nefesimin imzası....
Beğeniyorsunuzdur umarım:))Devamı için 30 beğenme 10 yorum:))Diğer bölümleri de beğenip yorum yapmayı unutmayııınnn:))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANIYOR İÇİM
FanfictionAma hayat ya işte,biri üzülür biri sevinir;biri aşkını bulurken biri terkedilir... ...YANIYOR İÇİM... "Yanmaya hazır kor"