Ali;
Yavaşça araladığım gözlerle yattığım yerden ne olup bittiğini anlamaya çalışıyorum. Her şeyi bulanık görüyordum. O an yüzümün sağ tarafının yandığını hissettim. Vücudum sağ tarafının çoğunluğu yanıyordu. Duyduğum şeyler katlanılmazdı. Ağlama sesleri, çığlıklar... bense öylece yatıyordum. Gözlerimi etrafa gezdiriğimde gördüğüm şeyler yanan parçalar, etrafa dağılan demir yığınları oldu. Yüzümün yanmasına rağmen, vücudumun yanmasına rağmen belki ayağa kalkarım ümidiyle harekete geçtim. Fakat kalkarken sağ kolumun hareket etmesi sonucu acıyla inledim ve yere yığıldım. Sol elimle yüzüme dokunduğum da yüzümün soyulduğunu fark ettim. Öyleyse vücudumun çoğunluğu yara bere içindeydi. Kalabalığın içinde birinin bana doğru koştuğunu fark ettim. Yaklaşınca onun bir sağlık görevlisi olduğunu anlamam zor olmadı.
Hemşire: İyi misin?
Iyi değildim. Ama kendimi zorlayarak cevap verdim:
- Uykum var...
Hemşire: Tamam şimdi seni hastaneye götürecez. Tamam mı? Yorma kendini. Buraya acil sedye!
Uçağın tam parçalandığı yerde ben oturduğum için, durumum diğerlerinden daha kötüydü.
Hemşire: Ağır yaralı hastamız var acil sedye!
Sedyeyle birlikte bir kaç kişi daha geldi. Elindeki boyunluğu boğazıma taktı. Ardından beni sedyeye yerleştirdiler.
- Ahh! Kolum.. çok acıyor...
Hemşire: Kırılmış olabilir. Yüzündeki yanıklar çok ağır. Halit hocayı arayın ameliyathaneyi hazırlasınlar. Acil yetişmemiz gerekiyor! Adını söyleyebilecek halde misin?
-Ali..
Yavaş yavaş gözlerim kapanmaya başlıyordu.
Hemşire: Ali! Bende kal Ali!
- Ama çok uykum var...
Hemşire: Biliyorum ama bende kalman gerek! Dayan geçecek hepsi!
- Selin...
O anda dayanamadım ve gözlerim kapandı.Selin;
İzlediğim haberle şoka uğradım. Gözlerim doldu.
- Bu gerçek olamaz, dimi?
Nazlı: Selin, önce sakin ol.
Çenem titremeye başladı. O sırada telefonum çaldı.
- Alo.
Hemşire: Alo. Ben hemşire Buket. Selin hanımla mı görüşüyorum?
- Evet. Ali?
Buket: Maalesef... Ali Beyi hastaneye kaldırdık. Durumu kritik.
Gerçekti. Daha da ağlamaya başladım.
- Kurtulcak mı?
Buket: Bilmiyoruz. Dediğim gibi durumu çok ağır. Kurtulur mu, bilemiyoruz.
- Tamam. Hemen geliyoruz.
Telefonu kapatıp ailenin meraklı bakışlarına döndüm.
- Durumu çok kötüymüş.
Hıçkırıklarım konuşmama engel oluyordu. Son söylediğim cümleden sonra Haluk abinin gözleri doldu.
Güneş: E hadi ne bekliyoruz hemen gidelim.
Evden çıkıp hep birlikte arabaya bindik. Çabucak hastaneye geldik. Koşarak danışmaya yöneldim.
Danışma: Buyrun.
Nefes nefese konuşmaya başladım.
- Ali. Ali Mertoğlu.
Danışma: Bir saniye. Bakıyorum.
Bir süre ekrana baktıktan sonra cevap verdi.
Danışma: Ha şu uçak kazasından gelen hasta.
- Evet evet.
Danışma: Şu an ameliyatta. Şurası.
Parmağıyla ameliyathaneyi gösterdi.
Danışma: Benim gördüğüm kadarıyla durumu baya kötüydü. Yanık izleri falan vardı.
- Allahım nolur Ali'ye bişey olmasın! Ben Ali'siz yapamam..
Nazlı: Selin, bak Ali'ye bişey olmayacak.
Sıkıca sarıldı.
Nazlı: Kardeşim benim. Kıyamam sana.
Savaş: Dayan kardeşim, dayan. Kurtulacaksın.
Arkadan ağlayarak Sevilay geldi.
Sevilay: Ali nerede? Durumu nasıl.
Haluk: Durumu kötüymüş.
İnci: Haluk abi..
Haluk: Ne! Gerçekleri bilmesin mi kadın? Zaten canım acıyor...
Rana: Haluk sakin ol.
Sevilay daha da ağlamaya başladı. Ve aniden yere yığıldı. Hepimiz yanına koştuk.
- Doktor yada hemşire yok mu?
Hemşire geldi. Hemen müdahale etti. Sevilay'ı odaya alıp serum taktılar. Bende hemen oturdum. Çünkü eğer bir yere oturmasaydım bende bayılacaktım. Nefes alış verişlerimi kontrol edemiyordum.
Savaş: Selin sakin ol. Ali kurtulacak. Dayanıklıdır o.
- Ben onu çok üzdüm. Ya gitmek isterse.
Savaş: Hadi sen üzdün. Ama Ali bu kadar insanı bırakıp gitmez.
- Off!
Derin bir iç çektim.
■■■■
Saatlerdir çaresizce beklemekten başka hiç bir şey yapamıyoruz. O kadar uzun bir süredir bekliyoruz ki Savaş'la Nazlı bir köşede beraber uyuya kalmışlar. Sevilay Hanım hala uyanmadı. Rana teyze, Haluk abi ve annem kantine gitti. Peri ve İnci abla bahçede. Bende hâlâ bekliyorum. Arada hemşireler girip çıktı. Dedikleri şey aynıydı.
"Umut yok."
Ona yaptıklarım, yaşattıklarım aklıma geldikçe daha da pişman oluyorum. Ben tüm bunları düşünürken doktor çıktı ameliyathaneden.
- Doktor bey!
Ben direk öyle bağırınca Nazlı ve Savaş da uyandı.
Nazlı: Dur Selin.
Halit: Çok zorlu bir ameliyat geçirdik. Hayati tehlikeyi atlatabilmiş değil. Vücudunda ikinci derecede yanıklar var. Kafasına aldığı darbeler baya sert. Kaburgada çatlaklar ve sağ kolda kırık var. Fakat baya dayanıklıymış. Buraya kadar gelebilmiş olması bile bir mucize. Ümidi kesmiştik. Ama o bizi şaşırtmayı başardı.
- Kurtulacak mı?
Halit: Henüz bir şey söylemek için erken. Elimizden geleni yapacağız.
- Peki ne zaman görebileceğiz?
Halit: Şu an göremezsiniz. Yoğun bakımda. Önlem olarak 24 saat uyutcaz.
Rahatlamış bir şekilde yerime oturdum. Biraz kafa dağıtmak için kulaklığımı takıp en sevdiğim şarkıyı dinlemeye başladım. (Multiyi açabilirsiniz.)Alev alev yanıyorum
Buzlarım çözülüyor aşka
Gardım düşüyor tutamıyorum
Korkuyorum bakışların çarpınca bana
Alev alev yanıyorum
Buzlarım çözülüyor aşka
Gardım düşüyor tutamıyorum
Korkuyorum bakışların çarpınca bana
Birbirimize birkaç aşk kadar geç kalmış olmasaydık
Hep yanlış gidenlerin ardından yorulmasaydık
Birbirimize birkaç aşk kadar geç kalmış olmasaydık
Hep yanlış gidenlerin ardından yorulmasaydık
Alev alev yandığım doğru
Küllerinden doğar mıyım sana
doğru
Kendimi arıyorken olmaktan korktuğum yerdeyim sendeyim..Al beni ne yaparsan yap
Al beni ne yaparsan yap
Sen ışığını arayan, güzel günebakan
Ben tozuna dumanına hasret, bir enkaz
Alev alev yandığım doğru
Küllerinden doğar mıyım sana doğru
Kendimi arıyorken olmaktan korktuğum yerdeyim sendeyim..Al beni ne yaparsan yap
Alev alev yandığım doğru
Küllerinden doğar mıyım sana doğru
Kendimi arıyorken olmaktan korktuğum yerdeyim sendeyim..
Al beni ne yaparsan yap
Al beni ne yaparsan yap
Al beni ne yaparsan yap
Al beni ne yaparsan yap...Kulaklığı çıkarıp, kapatmış olduğum gözlerimi açtım. Yoğun bakımın önünde bir hareketlenme vardı. Hemşireler bir içeri giriyor, bir dışarı çıkıyor. Biri daha içeri girdiğinde kulağımı kapıya dayayıp ne olup bittiğini öğrenmeye çalıştım. Ama duyduğum şey korkunçtu.
Buket: Hocam, çabuk olun! Hastayı kaybediyoruz!Arkadaşlar!! Sonunda yeni bölümü yazdım jsajsa. Umarım beğenmişsinizdir. Salı günü yeni bölüm gelir. Görüşmek üzere.