->41.Bölüm.(Vicdansız..)

2.4K 131 14
                                    

Özgür'den..

Deniz kokusunu içime çektim yeniden. Bu koku bile huzur verememişti bana. Bu kadar acıydı durum.

"Senin suçun değil." Dedi Ülker elimi tutarak. Ona doğru döndürdüm başımı. O kocaman mavi gözleriyle bana içtenlikle bakıyordu. Sanki suçsuz değilmişim gibi hissediyordum ona bakınca. Ama.. Her şey ortaya çıktıktan sonra Kağan'ın bana bakışı.. Sensin diye bağırıyordu resmen. Suçlu sensin.

Sonra çekip gitmişti. Hiç bir şey yapmadan. Hiçbir şey demeden. Helin'de öyle. Kağan'ın peşinden bile gitmemişti. Sanki hiç bir şey olmamış gibi çekip gitmişti o da.

Hepsiyle sonra karşılacaktım. Biliyordum. Mutlaka biri kapıma gelecekti. Belki Kağan gelecekti bana. Kavga etmek için.. Hırsını benden çıkarmak için... Ona dokunmazdım bile. Beni dövmesine izin verirdim.

Aslında en çok diyeceklerinden korkuyordum. Ya bana 'Sen benim kardeşimdin!' Derse?

O benim kardeşim. Her zaman.

"Neden böyle oluyor?" Diye sordum. "Neden?"

Gözlerini benden kaçırdı. Haklıydı. Bunun cevabı yoktu.

"Düzelecektir her şey." Dedi sonra.

"Kendin bile inanmıyorsun buna dimi?" Diye sordum. Gülümsedi. Acıyla..

"Her şey düzelir Özgür. Eninde sonunda her şey yoluna girer."

Dirseklerimi bacağıma yaslayıp öne doğru eğildim. "Ne yapabilirim onu bile bilmiyorum. Şimdi gitsem Kağan'a.. Ne diyeceğim?"

Cevap vermedi. Vermesini beklemiştim ama. Bir cevaba ihtiyacım vardı.

"Gel." Deyip beni arkaya doğru çekti.

Beni kendine çekip başımı göğüsüne yasladı.

"Beynini dinlendir biraz tamam mı? Boşalt aklındaki düşünceleri. Sadece denizi dinle..dalga seslerini dinle."

Elleriyle saçlarımla oynamaya başladı. Kokusunu içime çektim.  Nasıl bir insanın kokusu bu kadar huzur verebilirdi ki?

"Uyuyabilir miyim?" Diye sordum sonra.

"Uyuyabilirisin." Dedi saçlarımı öperek. "Ben seni uyandırırım. Söz seste çıkarmam."

Gözlerimi kapattım. Dalga sesleri ve.. Kalp atışlarının sesini duyuyordum şuan. Dünya'nın en güzel müziği..

Bir süre öylece yattım. Uyumadım ama. Beynim uykuya dalmak için fırsat kolluyordu ama düşüncelerim buna engel olacak kadar güçlüydü.

"Onunla konuşmaya gitmem gerek." Dedim gözlerimi açıp.

Başımı kaldırdım. "Kağan'la konuşmam gerek."

Ayağa kalktığımda o da kalktı. Yüzündeki endişeli ifade dikkatimi çekmişti.

"Zaman tanıman gerekiyor ama." Dedi.

"Zaman.." Deyip güldüm. "Zaman bizi mahvedecek asıl."

Hüzünle gülümsedi. "Ben kendim giderim." Dedi sonra. "Sen git."

"Bırakırım." Deyip arabaya doğru yürümeye başladığımda kolumdan tutup yürümeme engel oldu. "Fikrim değişmeden git Özgür. Ben giderim."

"Olma..." Diye başladığım cümlemi elini kaldırarak kesti. Yanağımı öpüp geri çekildi.

"Ara beni."

Başımı 'tamam' anlamında salladım. Arkasını dönüp uzaklaşmaya başladığında öylece orada kalakalmıştım. Fikrim öyle çabukta değişmezdi aslında ama..

Adı "MAVİ"Olsun..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin