1.Bölüm

27 5 1
                                    

 Arabasını rastgele bir yere bırakan genç kadın yavaşça arabadan indi. Kırışan elbisesinin eteğini düzelttikten sonra yine yavaş adımlarla uçurumun ucuna doğru ilerlemeye başladı. Taşlarla dolu alanda yürümek oldukça zor olduğundan adımları istemeden temkinleşiyordu. Adımları kendiliğinden hareket etse de yine kendine kızmadan edemedi. O değil miydi her Allah'ın günü ölmek isteyen, o değil miydi bir an önce ölümün gelmesini bekleyen.

 Bu düşüncelerle adımlarını hızlandırdı. Artık adeta koşuyor gibiydi. Hiçbir şeyi düşünmek istemiyordu, onun için daha da hızlandı. Koştu, koştu... Az kalmıştı ulaşmasına.

 Yürümek istemişti biraz arabadan inip ama sanırım mesafeyi biraz abartmıştı. Zihnindeki düşünceler onu her yalnız yakaladığında hapsediyordu. Aklına o masum anıları her getirmek istediğinde ruhen öldüğü gün aklına geldiği için zihnini havadan sudan şeylerle oyalamaya çalışıyordu. Uçurumun ucuna ilerlerken de zihniyle baş başa kalmamak için etrafında bir şeyler aradı. Onunla kafa yormak için herhangi bir şey. Etrafına göz gezdirmeye başladı. Ta ki orayı görene kadar.

 Gördüğü yer ile aniden durdu. Hafif bir gülümseme oluştu yüzünde. Bu gülümseme öylesine acı doluydu ki. Zihninde o gün var olunca gülümsemesi dondu. İlerlemek için bir adım attığında ise tökezleyip düştü. İşte o anda sarsılmanın da etkisiyle gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı. İçinde biriken o koca deniz yavaş yavaş akıyordu yanaklarından aşağı doğru. Ağlamasını durdurmak istese de bir türlü başaramadı.

 "Sakin ol Dolunay, sevdiğin seni ilerde bekliyor. Hadi git ona." dedi kendini isteklendirmeye çalışıp. Devam etti çabalarına, "Söz vermiştin ağlamak yok. Hem onu da üzmek istemezsin değil mi?" 

 Kendine usulca başını sallayarak cevap verdi. Toparlanıp kalktı. Bembeyaz elbisesi toz toprak içinde kalmıştı. Eteğini yeniden düzeltip silkelendi. Ellerine baktığında avuçlarının derisini delen taşlar yüzünden kanadığını gördü. Umurunda bile değildi canının acıması. Sevgilisine güçlü gözükmeliydi. Biraz daha yürüdükten sonra sevgilisinin yanına geldi. Hemen yanına oturup toprağını öptü, kokusunu içine çekti. "Ben geldim." dedi neşeli olmaya çalışarak.  Ne kadar cevap alamayacağını bilse de bir cevap bekledi. Bir süre sonra konuşmaya devam etti. "Seni çok özledim." "Ben de seni özledim." demesini bekliyordu besbelli. Olmayacağını bilse de ümit ediyordu.

 Elini sevdiğinin toprağının üzerinde gezdirip gözlerinden süzülen yaşlara izin verdi. Uzun bir sessizlikten sonra cümlesini toparlayarak konuşmaya başladı. Konuştukça söküldü her şey bir iplik gibi. "Ali ben neden geldim biliyor musun?" dedi fısıltı şeklindeki ses tonuyla. Sesini ayarlayıp devam etti. "Ben sana bir söz vermiştim hatırladın mı? Bir gün sen bana demiştin ya 'Ben her şeyi unutsam bile  bana aşkımızı unutturma. Her şeyi tekrar anlat, hatırlat bana. Unutmak istemediğim tek şey sen ve o inanılmaz aşkın' Ben çok korktum Ali'm. Beni unutmandan, aşkımızı unutmandan... Aşkımızı sana unutturmayacağım. Sen bıksan bile tekrar tekrar anlatacağım. Ben senin yanına gelene kadar..."

 Gözünü topraktan ayırıp uçurumun ucunu boydan boya gözden geçirdi. Derin bir nefes alıp başladı anlatmaya "Bizim hikayemiz bu uçurumda başladı. Burada da son buldu."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 25, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin