( yazım hataları için özür dilerim. Kusura bakmayın lütfen. İnşallah beğenirsiniz.medyada ki nisan. )
(Bu bölüm üçüncü ağızdan yazılarak düzenlenmiştir. )
"OĞLUM YİĞİT HOŞGELDİN "
Genç kız gülümseyen Hasan amcaya baktı önce. Ve ardından Hızla adama döndü. Mutlaka gülümsüyordu oda. Gülüşünü sevdiği adama baktı. Unutmamak için, unutmayacağını bilsede harama yetmişti ancak. Gamzesini hatırlamak için bakmıştı azda olsa kulağını kurcaladı.
Hasan amca "oğlum " demişti yine Yiğit' e. Bir amcanın yeğenine beslediği sevgiden daha da öteydi onun ki, dilinden çıkan her söz, yüreğinden kopup geliyordu sanki yaşlı adamın. Ve babacan bir tavırla konuşmaya devam etti Hasan amca.
- Gel otur şöyle oğlum. Birşey ikram edeyim sana.Toprak kızım bakar mısın buraya?
Genç kız heyecanla bir o tarafa bir bu tarafa baktı. Başka birine söylemiş olabilirdi. Ne biliyim. Belki sabah Toprak adında başka birini daha işe almıştı. Kalbi kulaklarında atarken, işittiği sesle dahada eridi olduğu yerde
- Yok amcam sağolasın. Acil işlerim var fazla kalmayacağım. Babam ille de benim gelmemi istedi, şu babam için yaptığın pastayı verde gideyim ben.
- Baban da söylemese geldiğin yok zaten kerata. Dur bekle o zaman getiriyorum hemen.
-Yok amcam olur mu öyle şey?
Genç kız tezgahta başını ellerinin arasına almış hayran hayran bakıyordu adama. Sanki radyoda en sevdiği şarkı çıkmış gibi mi konuşuyordu bu adam? Hani sözlerinden beste yapılsa tutacağı falan yoktu tabide. Kızdaki de hayal dünyasıydı işte.
Hasan amca mutfağa girdiğinde genç kız kendini toparladı elbiseni düzeltti. Onun olduğu tarafa bakma ihtimali vardı. Amuda kalkan danaya bakar gibi baktığını görmesini istemiyordu.
Yani bu nezih pastaneye hergün böyle taş çocuklar gelirdi. Bu neydi. Pehhh.
Platonik aşıksada onunda bir gururu vardı sonuçta. Yelkenleri hemen suya indiremezdi.
Genç kız tezgahın arkasında kendi kendini teselli ederken, adam etrafa göz gezdiriyordu, kızla göz göze geldiler birden.
Genç adam başıyla selam verip hafifçe gülümsedi. Gülmüş müydü o.
Genç kız bu zamana kadar körmüşte sanki ilk kez gülen birini görmüş gibi baktı adama. Öylesine şaşkın, öylesine
garip...Ufo görmüş yaşlı teyze gibi bakmaya devam ederken rezilliğini tescillemiş ve mutfak kapısının açılmasıyla mastırını yarıda bırakmıştı.
" Al bakalım oğlum" diyerek elindeki pasta kutusunu uzattı Hasan amca.
"Sağol amcam, kendine iyi bak görüşürüz. " deyip elini öptükten sonra, kutuyu alıp kapıya doğru ilerledi genç adam.
" Kardeşime selam söyle"
" Baş üstüne amca. " deyip kapıya gelince şu garip kıza tekrar dönüp gülümsedi. Ne kadar duru bir güzelliği vardı. Bakışları.....
Ne renkti bu kızın gözleri. Aklında garip sorularla ayrılmıştı oradan. Sahi onu bu zamana kadar neden fark etmemişti.
Genç kız olanlara anlam veremese de vakit kaybetmeden, Hasan amcayla konuşmak istedi.
- Hasan amca!!
- Efendim.
Sanki hiç bilmiyormuş gibi sordu kız. Bu zamana kadar merak edip bir türlü soramadığı zaten bildiği halde belki başka birşeylerde öğrenme umuduyla sordu.