Dae Bak çalan kapı ziliyle yerinden sıçradı. Ardından Taehyung'dur diye düşünüp üstünü başını düzleyip kapıya yöneldi.
Kapı deliğinden baktığında karşısında annesini ve üvey babasını görmeyi beklemiyordu.
Kapıyı açtı, şaşkındı.
"Bizi içeri davet etmeyecek misin?" Annesinin sorusuyla bir adım geriledi genç kız.
Ardından kollarıyla içeriyi göstererek davet etmiş oldu.
Annesi ve üvey babası ayakkabılarını çıkarmadan içeri geçtiler. Üvey babası tam bir amerikan özentisiydi ve annesi de onun izinden gitmekten hiç çekinmiyordu.
Oturma odasına geçtiklerini karşılıklı şekilde oturdular. Anlatacak şeyleri var gibi duruyordu.
"Dae Bak" diye söze girdi annesi "Anlatacaklarım var"
Genç kız ailesi onun evini ziyarete geldiği için mutluydu. Hatta daha çok heyecanlıydı "Birşeyler içmez misiniz?" Diye sordu.
"Hayır. Direk sadede gelelim" diyen üvey babasıdıydı ve devam etti "Biliyorsun ki annen hamile ve bizim evimiz çok küçük. Sadece bir çocuk odamız var ve onu da yeni bebeğim için istiyorum" dedi orta yaşlı adam. Bebekten bahsederken 'kardeşin' deme gereği bile duymamıştı.
"Sen de Tae Hyun ile yaşamaya başladın" dediğinde kız hemen atladı "Tae Hyun değil Tae Hyung" fakat üvey babası umursamadan devam etti "Bizde düşündük ki-" sözünü kesen annesi oldu.
"Bizde düşündük ki senin eşyalarını babanın evine taşımaya karar verdik. Ya da direk buraya da taşıyabiliriz" dedi tıpkı kendisine benzeyen orta yaşlı bayan.
"Resmen beni kovuyorsun anne, farkında mısın? Babamın ne kadar psikopat olduğunu unuttun mu?" Dedi kız, sinirlenmişti "Onun yüzünden var olmayan şeyler görüyorum ben, çevreme zarar veriyorum. Ve şimdi bana onunla yaşamamı mı söylüyorsun?"
"Bak" dedi kadın ve ne kadar çirkin gözüktüğü umursamadan göz devirdi "Illa oraya got diye birşey demedim fark ettiysen. Burda da kalabilirsin. Hem Tae Hyung ünlü değil mi? Birsürü paran our işte"
"Sana anne dediğime inanamıyorum" derken ayağa kalktı Dae Bak "Babamdan bile betermişsin. Hamile kaldın, tamam ama en azından ultrasona gittiğinde falan haber verebilirdin. Ben orda hastanede yatıyordum ya. Sen yanıma uğramayı bırak, kapının ucundan bile bakmadın bana. Yanımda sadece Tae Hyung vardı. Ve şunu da unutma ben onu parası için sevmiyorum" dedikten sonra dışarıyı işaret etti "Şimdi lütfen gider misiniz? Yalnız kalmak istiyorum. Ayrıca senin için bir çöp kadar değersiz olan eşyalarımı çöpe atabilirsin. Ihtiyacım yok"
Annesi ve üvey babası kapının önüne kadar tek kelime etmediler fakat sessizliği bozan çirkin görünüşü adam oldu "Bizim de kendimize göre sebeplerimiz var. Yanlış anlama. Hem artık reşit oldun. Sana bakmak zorunda değilim"
Genç kız cevap vermeden kapıyı hızla örttü ve etrafında beliren gölgelere baktı. Bu sefer her zamankinden fazla ve her zamankinden korkunçlardı.
Kulaklarını ve gözlerini kapatarak oturma odasına ilerledi.
Koltuğa oturup gölgelerin gitmesini beklerken en sevdiği şarkılardan birini mırıldandı. Ama farkında olmadan tırnaklarıyla vücudunu çiziyordu. Kendine zarar veriyordu.
Gölgelerin çabucak gitmesini umut ederken Tae Hyung'u beklemeye başladı. Tae Hyung onun için bir kurtarıcı gibiydi çünkü.